0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Kışın kar yağar

Bulamadım!

Neyi mi?

Şu anda içinde bulunduğumuz hali anlatacak kelimeyi, sözü...

Mesela, Avrupa kupalarında namağlup 16 takım arasına girip yoluna devam eden, lakin Süper Lig puan sıralamasında, ha düştü ha düşecek sınırında olan bir Galatasaray!

Tiyatro, sinema, otobüs, metroda aşı şartı aranmaksızın seyahat edilebiliyor, tiyatro oyunu, sinema filmi seyredilebiliyor, açık alanda stadyumda maç seyretmek için PCR testi de yetmiyor, üç aşı olmanız olmanız gerekiyor!

Laf aramızda, kaç yıldır beklediğimiz gerçekleşebilecek, Trabzonspor şampiyon olacak, ama ben bir tek maçını seyredemeyeceğim!

Dünyada, yılda elli milyon insan gripten ölürken, üç yıldır daha beş milyonu yeni aşmış ölüm vakası görülmüşken, bir mikrop yüzünden kaç yıldır yüzümüzde maske, ne ana babana ne evladına ne de arkadaşına dokunabiliyorsun!

Kaç gündür elimiz yüreğimizde, kar korkusundan tir tir titriyoruz!

Sene kaçtı bilmiyorum, ama Ekmek Teknesi dizi setine gitmek için bir arkadaşımla Kasımpaşa'dan yola çıkıp, Mecidiyeköy'de bir anda bastıran kar nedeniyle, arabanın içersinde altı saat kalakalmıştık!

Dahası ilkokul yıllarımda bir elimde okulda sobada yakacağımız fındık dalından odun, diğer elimde eczane poşetinden okul çantam, önümde benim boyumu aşmış karda, babamın ardından okula gittiğim yıllar...

Yaklaşık 40 yıldır, yaz demeden kış demeden Edirne'den Ağrı'ya turne yapan benim, her on kilometrede bir mazotumuz donduğunda, elimizde piknik tüpü mazot deposunu ısıta ısıta yaptığım turneler...

Hiçbir dönemde, bu kadar panik havası yoktu.

Kar, su demektir, dezenfekte demektir.

Ne güzel işte, ne kadar mikrop varsa kırılacak!

İşi bilen hocalar, yağmurdan ziyade kar barajları doldurur, demiyorlar mı?

Ne güzel işte, barajlarımız dolup taşacak!

Ne yani, bu mevsim bu ayda, boğazda piknik yapıp arada sulara dalıp, kulaç mı atacaktık?

Bakınız, şu fotoğrafa!

Çok eski değil, sene 1954...

İstanbul Boğazı!

Sadece 1954' te değil, defalarca donmuş boğaz!

Peki, isimlendirmekte zorlandığım bu halimiz nedir?

Sizi bilmem, ama bu yaşadıklarımızın bir şeylerin habercisi olduğu gibi bir his var içimde!

Hayalini bile kurmakta zorluk çektiğimiz ülkülerimize dokunmaya ramak kalmışken, bir anda dolar yükseldi!

Zaten, Covid denen mikroptan canımız yeterince daralmıştı.

Kış mevsiminde, Ocak ayının 25'inde, tabii olarak kar yağıyor, ama ortalıkta felaket senaryoları...!

Yok ozon tabakası delindi, yok buzullar eriyor, milyonlarca yıl buzullarda donmuş mikroplar canlanıyormuş ve Dijital Çağ'da mikroplar dünyasında yaşayacakmışız!

Bill Gates'in, "ineklerin gazı dışkısı ozonu deliyor" sözünden sonra tabiat olayları üzerinden bir felaket tellallığı, hatta kıyamet çığırtkanlığı yapılıyor!

Kırk yıllık bir hikaye anlatıcısı olarak diyorum ki, yeni yepyeni bir senaryo çekilmeye başlandı!

İşte, ben de bu yeni filme isim bulamıyorum.

Bildiğim şu ki, bu filmde bol katliamlar var!

Mesela, ozon tabakasını gazı ve dışkısı ile delen inekler...!

Bu sıralarda bilim insanlarının ağzına bakar haldeyiz ya, yine o bilim adamları, "Dünyada bir tek canlı neslinin yok olması, dünyanın altüst olması demektir " demişlerdi!

Hatta, ufacık canlı türlerinden bir tanesinin bile, dünya dengesinin alt üst olmasına sebep olacağını da söylemişlerdi!

Ahmet Yenilmez Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX