0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Hülasa, sizinki size benimki bana…

Yine yollardayım ve benim gündemim bana dair...

Vefaya dair, eşrefi mahlukatın fıtratına dair...

Bu arada yolum o kadar uzun ki, şu son haftada yolumun bir ucu Almanya Düsseldorf'ta iken, diğer ucu Ankara Tarihi Türk Ocağı'nda idi!

Çirkin gündemden, merhum dedemiz Sultan II. Abdülhamid Han 'ın ruhu feryad ediyor; Gazi Mustafa Kemal Atatürk 'ün ruhu ar ediyor!

Ve ben, Almanya Essen' de merhum Üstad Necip Fazıl Kısakürek'i yad ederken de Ankara Tarihi Türk Ocağı Sahnesi'nde Sultan II. Abdülhamid Han'ı canlandırırken de bu çirkin gündemden içim yanıyor!

Onlar ne için dertlendiler, biz onları nasıl yad ediyoruz?!

Madem, o kadar Abdülhamid Han'ı seviyordunuz da Başkent Kültür Yolu takviminde hem de sizden birinin canlandırdığı Usta Sultan II. Abdülhamid Han oyununda salonun yarısı neden boştu?

Kime neyi anlatıyorum ki...?

Önemli olan güzel anılar biriktirmek elbette, oyun bitiminde, beş yıllık evli genç bir çiftin, "Biz eşimle ilk kez birlikte bir tiyatro oyununa geldik ve bu evliliğimizde müstesna bir anı olacak" demesi, mutluluğuma yetti!

Gerek Abdülhamid Han sevgisi, gerekse bir sanatçı ağabeylerine gösterdikleri vefa, bu beş yıllık evli kardeşlerimde fazlasıyla mevcuttu.

Biliyor musunuz, onlar beraber gittikleri ilk tiyatro oyununda, çok başka bir Sultan II. Abdülhamid Han seyrettiler.

Abdülhamid Han olmasaydı, Atatürk'ün olamayacağını, Atatürk de olmasaydı, merhum Halife Sultan II. Abdülhamid Han anlaşılamayacağını anladılar.

Belki müstemleke bir devlet olacaktık ya da ortada bir devletimiz bile olmayacaktı!

Bir durun Allah aşkına!

Ne Han, "Kızıl Sultan" dı ne de Gazi, Han düşmanıydı!

Emin olun, onlar birbirleri için ne olduklarının idraki içindeydiler.

Gazi vefat ettiğinde, kafasına sıkıp intihar eden merhum Salih Bozok, Gazi'nin en samimi arkadaşıydı!

Aynı zamanda da Han, Beylerbeyi Sarayı'nda hapisteyken oranın güvenlik amiriydi.

Dediğine göre, Gazi, sık sık ziyaretine gider, Han'ı uzaktan seyredermiş!

Sık sık "Han" diye zikrettiğim, merhum Halife Sultan II. Abdülhamid Han'dır!

Ben en çok Han demeyi yakıştırıyorum O'na.

Bir çift sözüm de merhum Han'a saygısızlık yapan sözüm ona Gazi'nin ruhaniyetine kene gibi yapışanlara...

Ey zeka yoksunları, hakaret ettiğiniz o Han olmasaydı, Gazi, okuyacak okul bulamayacaktı!

Ey hadsizler, gerici dediğiniz o Han, Yıldız Sarayı'nda bu ülkenin ilk modern tiyatro salonunu yaptırmıştı da tiyatro oyunu yazıp, yönetip, bürokratını sanatla eğitmişti!

O Han'ın döşettirdiği raylar olmasaydı, milli mücadelede neferin yiyeceği olmadığı gibi, silahı da olmayacaktı!

Ah, şu geçinenler sınıfı, durun!

Sizin tezgahınızdaki, ne Sultan II. Abdülhamid Han ne de Atatürk ile bizim işimiz yok!

Onun hesabını Allah'a vereceksiniz!

Ben Ankara Tarihi Türk Ocakları Salonu'nda bir evli çift buldum...

Hülasa, sizinki size benimki bana...

Her ikisine de bir çift sözüm var.

1991'den beri Almanya'ya giderim, hemen hemen sahneye çıkmadığım şehri yoktur.

Ben daha Hitler'e, bırakın sizin sözleriniz kadarını, uluorta hakaret eden bir tek Alman 'a şahit olmadım...!

Ahmet Yenilmez Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX