0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Çok doluyum çoookk…!

Şunun şurasında ne kaldı, topu topu sekiz küsur ay...

Eskilerin tabiriyle, ağzım burnum derken, geçip gider, bir de bakmışız 2023...

Merhum Ozan Arif (Arif Şirin) ağabeyimin diliyle, ''Varım dersin, ama iş işten geçer!"...

Neden mi bahsediyorum?

Dün kutladığımız 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve cümle milli, dini bayramlardan...

Bu tasnifi kim yaptı da alıp, ben de buraya yazdım, anlamak mümkün değil!

Eee sığlaşma başlamaya görsün, göldeki tüm su biter de ortaya hiçbir şeyin yetişmeyeceği bir çoraklık kalır!

Doğrusu, ben kendimi sudan çıkmış balığa bile benzetemiyorum, çünkü sudan çıkanın, çırpınırken de olsa kendini atacağı suyu vardır, bende o da yok!

Kendimi, kuruyan gölde son çırpınışlarında olduğu, inceden kıpırdayan kuyruğundan anlaşılan balık gibi hissediyorum!

Çok doluyum çoookk...!

Hani, yanık bir Anadolu türküsü der ya, ''Bir of çeksem karşı ki dağlar yıkılır! Bugün posta günü canım sıkılır!"

Canım çok sıkkın...!

Lakin, gün, canım çok sıkkın, deme lüksüne sahip olduğumuz gün değil!

Görüldü ki, aidiyet ve mensubiyet duygusuna sahip, yani inanmış insandan başka güçlü silah yok!

Hele de Anadolu'da yaşıyorsan...!

İlk tohumun düştüğü, medeniyetin kültürün beşiği, hayat reçeteni yazan hekimin şifalandırdığı Anadolu'da yaşıyorsan, başka silahın yok, başkasına ihtiyacın da yok!

Zaten, düşman da bunun farkında ve işte, o silahı elimizden almak istiyor!

Çünkü, o silahı yapan, işte, o inanmış insan namzetlerine rol model olan Selçuk Bayraktar'ı da ortaya çıkarıyor.

Yoksa, iş SİHA İHA değil, anlasana...

İş, inanmış insan gölünü kurutmamak!

Onun içindir ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, artık adı ne olursa olsun, ister dini ister milli olsun, tüm bayramlarını Misak-ı Milli, Türk Devletler Teşkilatı ve gönül coğrafyamız ölçeğinde düşünmeli!

Ve sanırım Covid sürecinden dolayı yapılamayan TRT 23 Nisan etkinlikleri, bir an önce eskiden olduğu gibi yapılmalı, yakışan mekanı da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi olmalı!

Ve dahi, kutlamalar bir tarza, düzene hani, moda ifadeyle konsepte dayanmalı...

Naçizane teklifim; düsturumuz da Gaspıralı'nın, ''Dilde birlik, fikirde birlik, işte birlik'' parolası olmalı...

Geçmişten bu güne örneklerimiz mevcut, her ne kadar niyetleri farklı idiyse de, dünyada dil birliğini sağlama gayretinde gibi göründüler, dillerini bilimde, sanatta ve her alanda dünya dili yaptılar ve insanlığın kanını emmekle doymayıp başka hesapların peşine düştüler!

Bu durumda, tek kurtuluşumuz Anadolu...

Türk Dünyası ve gönül coğrafyamız artık, Kazakistanlı kardeşi can pazarı yaşayıp, birileri onun canı üzerinden oyun oynarken, anlaşabilmek için Azerbaycanlı kardeşime Rusça, Azerbaycanlı kardeşim de Anadolulu kardeşine Türkçe anlatma utancından kurtulmalı, yoksa gerisi lafı güzaf!

YTB ve TİKA, bunun güzel bir örneğini, 18 Mart Çanakkale Zaferi kutlamasında, asrın Çanakkale'si Karabağ Şehitlerimizin evlatları ile 107 yıl önceki dedelerini Çanakkale'de buluşturarak; 23 Nisan'da da Balkanlar, Yemen, Çanakkale, Kurtuluş Savaşı'nda bizzat savaşan Sudanlı Musa dedemizle Sudan'dan gelen 13 evladımızı buluşturarak verdiler.

Artık, Çanakkale, Milli Mücadele dendiğinde, anlamanın ötesinde, ömürleri boyunca yürekleri aynen bizim gibi çarparak dillendirecek 26 evladımız var!

Unutmayın, her iki hikayenin de kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, vatanı da cumhuriyeti de hayaliyle son nefesini verdiği Misak-ı Millî'yi de yeni nesillere emanet etti!

Ahmet Yenilmez Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX