Tebrikler Sayın Meloni

Gelişen değişen, geliştikçe düşündüren dünyamıza, yeni yeni adetler eklenmeye devam ediyor. Malumunuz, bir küresel iklim değişikliğidir tutturuluyor son dönemde. Nato'sundan Birleşmiş Milletleri'ne, G20'sinden Davos'una kadar, bütün küresel aktörlerin toplandığı büyük buluşmaların birinci gündemleri, ne yapsak da bu insanlığı doğallıktan gerçeklikten uzaklaştırsak! Bu konuda bir yarışa tutuştular.

Yalnızca bu günün planı değildi bunlar, ta ezelinden doğala ve gerçeğe karşı bir mücadele vardı. Bilirsiniz, bir zamanlar gerçek doğal tereyağı ve zeytinyağına karşı savaş açılıp, margarinler ön plana çıkarıldı. E.. Allah'ın gerçek olarak yarattığı ve gerçek besinlerle beslenmesi gereken insanın vücudunda, zamanla arazlar oluşmaya başladı. Kim karlı çıktı, elbette uluslararası ilaç sanayii. Ardından, yıllarca sütten daha faydalı diye, bu millete süt tozu verildi. Küçücük çocuklar hastalıklara duçar oldu. Sonra baktılar insanoğlunun fıtratını bozmaya bunlar yetmiyor, daha tarladan besini bozdular. GDO adı altında güya sebze meyveleri daha dayanıklı ve besleyici yapıyoruz adı altında, genetiği değiştirilmiş bitkileri soktular sofralarımıza. Onun da sonucu yetersiz beslenme ve yine hastalıklar.

Hatırlar mısınız bilmem, ama eskiden dedelerimiz ninelerimiz neredeyse hastane yüzü görmeden yaşamlarını sürdürür, bir çoğu 100 yaşını devirirdi. Ve hastalıksız kendi halinde yaşayıp, eceli gelince hakkın rahmetine kavuşurlardı. Farkındaysanız, bu gün kalp krizi yaşı neredeyse ilkokul çocuklarına kadar düştü. Kanser yaşı ise, yeni doğanlarda başlıyor.

Yine de insanoğlunun yaradılışı ile mücadele etmede başarılı olamadığını fark edenler, bu sefer neyi eksik yapıyoruz dediler ve hala doğal et yediğimizi anladılar. Yediği yemler yüzünden tam sağlıklı beslenemese de yediğimiz hayvanların etleri bir şekilde vücudumuzun eksik besinlerini tamamlıyor ve bağışıklık sistemimizi biraz da olsa ayakta tutuyordu. Şimdi sıra ona geldi.

Son yıllarda büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine karşı, neredeyse dünya çapında bir saldırı başladı. Küresel iklim değişikliğini bunların tetiklediği bahanesi ile başlandı. Arkasından envai çeşit hastalıklar, et endüstrisinin başına sarıldı. Ne için mi, işte, buna yer açabilmek için:

Karşınızda yapay et... Bunu ilk defa burada duymadığınızın farkındayım, çünkü bir süredir haber programlarında bunu öven bir çok program yapıldı. Bunu eleştirenler, peki...? Onları televizyonlarda göremezsiniz, anca kendi araştırmalarınız neticesinde bunun ne gibi ortamlarda ve ne şekilde üretildiğinin perde arkasına ulaşabilirsiniz.

Velhasıl yakında marketlerde ve kasaplarda karşınıza çıkacak olan bu yapay et, piyasaya temiz et mottosu ile sokulacak. Et üreticileri hastalık ve yemlerin pahalılığı gibi zorluklarla uğraşırken teker teker kapanacak. Piyasa yapay ete kalacak. Onu da büyük şirketler üretebileceği için bir nevi tekel olacak. Dünya çapında tekelleşen gıda firmalarının neler yaptığını, hangi ülkelerde ne gibi davalar kaybettiğini ufak bir araştırma ile bulabilirsiniz.

Dünya çapında bu durum pompalanırken, şans eseri karşıma İtalya Devleti'nin bununla ilgili bazı uygulamaları çıktı. Malumunuz İtalya'da en son seçimlerde küresel politikalara karşı çıkması ile meşhur Sayın Giorgia Meloni Hanım Başbakan seçildi. Avrupa'da un üretiminde kullanılan çekirge ve diğer böcek larvalarının un üretiminde kullanımımın yaygınlaşması neticesinde, geçen haftalarda ülkede böcekten imal edilmiş un kullanımını yasakladığını duyurdu. Bu hafta da yapay et de dahil olmak üzere, sentetik gıda üretiminin ve pazarlanmasının yasaklanması için yasa tasarısı hazırlandı.

İtalya Tarım Bakanı Francesco Lollobrigida, kabine toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında, "Zenginlerin iyi beslendiği, yoksulların yemediği bir toplumda sentetik gıda ile sosyal adaletsizlik riski vardır. Burada, zulümcü bir tutumdan ziyade güçlü bir koruma arzusu söz konusu" dedi.

Başbakan Meloni de "İtalya'nın mükemmelliğini, aynı zamanda tüketiciyi de koruyan bu düzenlemeyi çiftçilerimizle kutlamazsak olmaz" dedi.

Kendilerini kutluyor, darısı, diğer fıtrata uygun yaşamayı seçecek olan ülkelerin başına diyoruz. Kalın sağlıcakla.