Kurban Bayramı 2019 hangi gün? Kurban Bayramı tarihi 2020 ne zaman?
Yayın Tarihi: 05 Kasım 2019 Salı 09:04:00
Güncelleme Tarihi: 05 Kasım 2019 Salı 09:05:00
Kurban Bayramı tarihi 2020 ne zaman? Kurban Bayramı 2019 hangi gün? sorularının yanıtı arama motorlarında yoğun olarak araştırılıyor. 2020 yılının yaklaşması ve tatil rezervasyon sitelerinin de erken rezervasyon fırsatlarını başlatmaları ile birlikte 2020 yılının resmi ve dini tatilleri de vatandaşların gündemine geldi. Vatandaşlar, Kurban Bayramı tarihinin ne zaman başladığını ve ne zaman sona erdiğini öğrenmek istiyor. Kurban Bayramı, Müslümanlar tarafından Hicri Takvime göre Zilhicce ayının 10. gününden itibaren dört gün boyunca kutlanan bir dini bayram oluyor. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yayınladığı dini günler takvimine göre 2020'de Kurban Bayramı'nın kutlanacağı tarihler haberimizde sıralanıyor.
2020 yılının yaklaşması ve tatil rezervasyon sitelerinin de erken rezervasyon fırsatlarını başlatmaları ile birlikte 2020 yılının resmi ve dini tatilleri de vatandaşların gündemine geldi. Vatandaşlar "Kurban Bayramı tarihi 2020 ne zaman? Kurban Bayramı 2019 hangi gün?" sorularının yanıtını arama motorlarında yoğun olarak araştırılıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yayınladığı dini günler takvimine göre Kurban Bayramı 2020 tarihleri haberimiz içerisinde yer alıyor..
.jpg)
KURBAN BAYRAMI 2020 NE ZAMAN?
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yayınladığı dini günler takvimine göre Kurban Bayramı 2020 tarihleri;
30 Temmuz perşembe Kurban Bayramı Arifesi
31 Temmuz cuma Kurban Bayramı 1.gün
1 Ağustos cumartesi Kurban Bayramı 2.gün
2 Ağustos pazar Kurban Bayramı 3.gün
3 Ağustos pazartesi Kurban Bayramı 4.gün
KURBAN BAYRAMI NEDİR?
Kurban Bayramı, Müslümanlar tarafından Hicri Takvime göre Zilhicce ayının 10. gününden itibaren dört gün boyunca kutlanan bir dini bayram. Zilhicce ayının onuncu, on birinci ve on ikinci günlerine 'Eyyâm-ı nahr' ve bir önceki gün olan Zilhicce ayının dokuzuncu gününe Arife denir.
.jpg)
Kurban gerek fert gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan malî bir ibadettir. Kişi kurban kesmekle Allah'ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. Müminler her kurban kesiminde Hz. İbrâhim ile oğlu İsmâil'in Cenâb-ı Hakk'ın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdikleri başarılı sınavın hâtırasını tazelemiş ve kendilerinin de benzeri bir itaate hazır olduğunu simgesel davranışla göstermiş olmaktadır. Kurban toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Özellikle et satın alma imkânı hiç bulunmayan veya çok sınırlı olan yoksulların bulunduğu ortamlarda onun bu rolünü daha belirgin biçimde görmek mümkündür. Zengine malını Allah'ın rızâsı, yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığını verir, onu cimrilik hastalığından, dünya malına tutkunluktan kurtarır. Fakirin de varlıklı kullar aracılığıyla Allah'a şükretmesine, dünya nimetinin yeryüzündeki dağılımı konusunda karamsarlık ve düşmanlıktan kendini kurtarmasına ve kendini toplumunun bir üyesi olarak hissetmesine vesile olur.
KURBAN KESME YÜKÜMLÜLÜĞÜ
Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü sayılması için bulunması gereken şartlara kurbanın vücûb şartları denilir. Kurban kesmenin sünnet oldu- ğunu söyleyenlere göre ise bunlar sünnet oluşun şartlarıdır. Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü olabilmesi için dört şart aranır:
1. Müslüman olmak.
2. Akıllı ve bulûğa ermiş olmak.
3. Mukim olmak, yani yolcu olmamak.
4. Belirli bir malî güce sahip bulunmak.
Gayri müslimler öncelikli olarak imanla mükellef olup ancak iman ettikten sonra ibadetleri ifa etmeye ehil sayılırlar. Bu sebeple, bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü tutulabilmesi, daha doğrusu böyle bir ibadeti ifaya ehil sayılabilmesi için müslüman olması gerekir. Bu kural bütün ibadetler için geçerlidir. Hanefîler'den Ebû Hanîfe ve Ebû Yûsuf ile Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre kurbanla yükümlü sayılmak için akıl ve bulûğ şart olmayıp gerekli malî güce sahip olan küçük çocuklar ve akıl hastaları adına kanunî temsilcileri tarafından kurban kesilmesi gerekir. Bu fakihler kurbanın malî bir ibadet oluşu ve başta fakirler olmak üzere üçüncü şahısların hakkının gözetilmesi hususunu ön planda tutmuşlardır.
Hanefî fakihlerinden İmam Muhammed'e ve Şâfiîler'e göre kurban mü- kellefiyeti için akıl ve bulûğ şarttır. Hanefî mezhebinde bu konuda fetva İmam Muhammed'in görüşüne göre verilmiş ve tatbikatta bu görüş ağırlık kazanmıştır. Bu son görüşün ilk bakışta, üçüncü şahısların yani kurban etinden yararlanacak ihtiyaç sahiplerinin haklarını göz ardı ettiği ileri sürü- lebilirse de, ehliyetsiz ve eksik ehliyetli kimselerin mal varlığının korunması ve gerekli tedbirler alınarak onlara daha güvenli bir gelecek hazırlanması açısından isabetli olduğu da söylenebilir. Çünkü çocuk ve akıl hastasının haklarının istikbale mâtuf olarak korunması, kanunî temsilciler için hukukî ve dinî bir sorumluluktur. Böyle bir kaygının söz konusu olmadığı durumlarda kanunî temsilcilerinin zengin çocuklar ve ehliyetsizler adına kurban kesmesi güzel bir davranış olur.


















