Canı pahasına İstanbul'u korudu

Yayın Tarihi: 15 Temmuz 2018 Pazar 00:00:00

Güncelleme Tarihi: 15 Temmuz 2018 Pazar 00:00:00

FETÖ kalkışmasında şehit düşen “en kıdemli asker” Piyade Kurmay Albay Sait Ertürk, arkadaşı Piyade Albay Davut Ala ile 66. Zırhlı Tugay'da verdiği mücadeleyle İstanbul için kilit rol oynayarak, tugayın darbe girişimine desteğini engelledi.

15 Temmuz gecesi FETÖ tarafından düzenlenen hain kalkışmayı televizyondan haber alan Piyade Kurmay Albay Sait Ertürk, arkadaşı Kartaltepe Kışlası Komutanı Piyade Albay Davut Ala ve bir astsubayla buluşarak, istişarelerde bulundu. Toplantı sonunda, iki arkadaşı ve Ertürk, 66. Zırhlı Tugay Komutanlığının darbeye desteğinin engellenmesi gerektiğine karar verdi. Ertürk ve Ala, tamamen kendi inisiyatifleriyle, yanlarına aldıkları üç polis ve üç uzman çavuşla tugaya giderek, o kara gecenin en önemli mücadelelerinden birini verdi.Gece 03.30’da eşi Ceylan Ertürk’le konuşan Sait Albay, kendisini merak etmemesini, valilikten gelen bir araçla olayların olduğu yere gidip hainleri sabaha kadar yakalayıp derderst edip teslim edeceklerini, sabah kadar bu işin biteceğini söyledi.


“TESLİM OLMANIZI EMREDİYORUM”

İki komutanın liderliğinde kurulan dörder kişilik iki tim, tankların, silahların ve askerlerin dışarı çıkmasını engelleyerek, tugay içindeki hareketlenmeyi durdurdu. Darbeci askerleri yakalamak için karargâha arkadan yaklaşan Sait Albay ve beraberindeki bir polis, iki uzman çavuşun karşısına darbeci hainler çıktı. Sait Albay onlara önce kendisini tanıtarak, “Ben 3. Kolordu Harekât Yar Başkanı Albay Sait Ertürk, teslim olmanızı emrediyorum” dedi. Hainler, “Sen bize teslim ol” karşılığını verdi. Sonrasında çıkan çatışmada önce polis memurları, sonra Albay Sait Ertürk şehit oldu.

EŞi YAŞADIKLARINI ANLATTI

Şehit Piyade Kurmay Albay Sait Ertürk'ün eşi Ceylan Ertürk, olay gecesi yaşadıklarını ve eşiyle konuşmalarını anlattı. Darbe girişimini iki kızıyla bulunduğu Akçay'da televizyondan öğrendiğini belirten Ertürk, bunun üzerine büyük kızının neler olduğunu sormak için hemen babasını aradığını dile getirdi. Ertürk, gece boyunca eşini gerek telefonla arayarak gerek mesaj atarak, neler olduğu ve ne yaptığı konusunda bilgi sahibi olmaya çalıştığını söyledi.

'YAPTIĞINIZ VATAN HAİNLİĞİ'

Ceylan Ertürk, eşi, Davut Albay ve iki polisin nizamiyeden hücum yeleği ve silah istediklerini belirterek, şunları anlattı: “Davut Albay'ın yanında iki polis bir uzman çavuş, Sait'in yanında bir polis iki uzman çavuş iki ayrı tim oluyorlar, karargaha doğru ilerliyorlar. Sait, karşısına çıkan askerlere 'Devletten yana mısınız, hainlerden yana mısınız?' diye sorarken, 'Devletten yanayız' diyenleri de yanına alıyor. Karşısına çıkan gruplara teslim olmaları gerektiğini, yaptıklarının vatan hainliği olduğunu söylüyor ve kışla içerisinde bu kalkışmaya karışan askerleri ikna ederek, etkili bir konuşmayla olayların yatışmasını sağlıyor, tankların ve silahların dışarı çıkmasını engelliyorlar. Karargaha varana kadar geçen birkaç saat içinde tugay içindeki hareketlendirmeyi durduruyorlar. Taziye için beni arayan komutanlardan şu ifadeyi kullananlar oldu; 'Sait olmasaydı, bugün İstanbul yoktu.'Tabii ben bunun.” ifadeleri yer aldı.

TÜRKİYE’Yİ AĞLATAN ŞİİR

15 Temmuz darbe girişiminde şehit olan askerlerin en kıdemlisi olan 47 yaşındaki Piyade Kurmay Albay Sait Ertürk’ün, iş yerindeki masasında ve o gece yanında götürdüğü çantasında şehitlikle ilgili 2 tane şiir bulundu. Şehit Kurmay Albay Sait Ertürk'ün, o gün yanında bulunan not defterinin ilk sayfasında yer alan Yahya Kemal Beyatlı'nın “26 Ağustos 1922” başlıklı şiirinin şu mısralarının yazılı olması dikkati çekti.

“Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi,
Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi,
Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın,
Galip et, çünkü bu son ordusudur İslam'ın.”
“Said olmasaydı bugün İstanbul yoktu”

'HER YÖNÜYLE BİR VATANSEVER'

Şehit Albay Sait Ertürk'ün yanında bir dönem çalışan astsubayın sosyal medyada yer alan yazısı da okuyanları duygulandırıyor: “30 senelik astsubaylık mesleğimde emrinde çalışmaktan gurur duyduğum en saygıdeğer, en dürüst amirimdir. Her yönüyle çok katı bir vatansever, (Pek kimse bilmez ama babası anlatmıştı) hayatının sınavına, akademi sınavına oruçlu girecek kadar dindardı. Akademi sınavına hazırlanırken, mesai saatleri içerisinde çalışmayı haram sayan, mesai saatleri dışında çalışarak akademiyi ilk hakkında dereceyle girerek kazanan, devletin tek kuruşunu lüzumsuz harcatmayan, devletin bir paslı çivisini 'Devlet malıdır, yetimin hakkı vardır' diye hor kullanmayan, sohbetlerimizde aşırı dürüstlüğünden dolayı 'Kurtuluş Savaşı'ndan kalma tipsiniz' diye takıldığımızda 'Sizin bana söylediğiniz bu cümle benim gururumdur' diyen bir yüce gönüllü insandı. Dikkat edin, insandı. Malum gecede bizler tarafından şehit edildi. 'Bizler tarafından' diyorum çünkü o bizi korumaya çalışırken şehit oldu ama biz onu koruyamadık. Onun gibi Halis Başçavuşları, Hüseyin Başçavuşları koruyamadık.”