0530 708 54 54
0530 708 54 54
12 Kasım 2017 Pazar 20:44:00 - Güncelleme:13 Kasım 2017 Pazartesi 09:51:00

Cumhurbaşkanı Erdoğan yabancı kuralı için tarih verdi

Cumhurbaşkanı Erdoğan "Yabancı sınırı konusunda 2019'a kadar sözleşme yapıldıysa spekülasyon yapmaya gerek yok" dedi

ÖNE ÇIKAN BAŞLIKLAR....

Herhalde politik hayata atıldığınızdan beri spor hayatınız, programınızdan hiç eksik olmadı. Biz de futbol sevgisinin kaynaklandığı günlerle başlayalım. Futbol sevgisi, spor sevgisi sizde nasıl başladı?

Fatih Terim Stadyumu'nda halkımla bu ekranlardan seslenmek mutluluk verici. 15 yaşında başladı futbolla ilişkim. Sürekli olarak da sevgiyle arttı.

Kasımpaşa'da sokak arasına kağıttan futbol topuyla başladı futbolla ilişkim. Mahalle takımında da oynadım ve yükselişim çok çabuk oldu. Amatör kümeye çıkma sürecim gerçekleşti.

Mahalle takımında yer alan 2 profesyonel ağabeyim sayesinde Camialtı takımına transfer oldum. Sürekli başa oynayan bir takımı Camialtı.

Amatör kümenin o kadroları oradan hep takip edilirdi. Sizler de ne kadar yıldız almışsınız, durum nedir, ne değildir. 

Altta yorumlar da var. Şimdiki gibi değil. Şimdi amatör küme takımlarına yer kalmıyor ki... Bundan dolayı tabii heyecan dolu bir süreçti. Erokspor mahalle takımımızdı ama iyi bir takımdı.

Amatör kümeden dediğim gibi Feti Ağbi gibi, Nevruz Şerif gibi amatör kümede sivrilmiş büyüklerimiz mahalle takımımızda beraber oynadığımız ekipti. Oradan Camialtı'na amatör kümeye geçerek 7 yıl orada forvet oynadım. Hem de okuyorum.

Camialtı'nda oynarken İstanbul Amatör Karması'na seçildim. Gökmen ile Yasin'in kardeşleri Doğan da bizim amatör karmanın kalecisiydi. Ali Sami Yen o zamanlar çimleri tam budanmış değildi. Çimi vardı. Çünkü sonraları çim mim görmek mümkün değildi; Ali Sami Yen o hale düştü. Orada amatör karmasına seçildik. Bir süre orada kaldık.

7 senelik süreçten sonra da İETT'ye transfer oldum. İETT'ye transfer olmak bizim için ayrı bir imkandı. Hem iş imkanı doğdu hem de İETT de sürekli zirveyi zorlayan bir takımdı. Orada da 7 yıl oynadım.

Bunun da beş yılı hep grup şampiyonluğuyla, İstanbul Şampiyonası ve İstanbul Şampiyonluğu ile geçti. Bizim takım da çok iyi bir takımdı. Orada da malum Oğuz var. Sonra Fenerbahçe falan da yaptı. Bizim takım da devamlı grup şampiyonu olan, İstanbul Şampiyonası'nı zorlayan bir takım. Böyle bir süreci de orada yaşadık.

Tabii bir de İETT'de takım kaptanlığım da oldu. İETT'deki bu heyecan daha da farklıydı. Herhangi bir farklı, olumsuz alışkanlıkları olmayan bir takım. O zaman Vefa falan hep toprak saha. Çim saha yok. Nerelerde oynuyorduk? Mesela Şeref Stadı, toprak saha. O zaman duşlar bile aman yarabbi! Nasıl duşlar olduğu malum. Karagümrük diye bilinen Vefa Stadı'ydı.

Zeytinburnu sınırları içerisinde Bozkurt Stadı vardı. Orası da tamamen toprak. Alibeyköy var, gene toprak. Düştüğün zaman, zımpara gibi derinizi alıp götürüyor. Paşabahçe vardı. Buralarda geçti futbolculuğumuz. Ali Sami Yen çimdir diye düşünürken orası da zamanla kaybetti çimini... Böyle bir süreçte 14 yıl... Son yılımı da yetiştiğim mahalle takımı Erokspor'da oynadım. Oradan da askere gittim.

"BABAM 'KESİNLİKLE OKUYACAKSIN' DERDİ"

Babam, Allah rahmet eylesin, "Kesinlikle okuyacaksın" diyordu. Top oynadığımı dahi çok sonraları öğrendi. Tabii... Mesela ben futbol ayakkabısını falan, çok sonra Adidas ile müşerref oldum. Biz amatör kümede ilk zamanlar başkalarından ayakkabı alırdık. Aldığımız ayakkabılar da meşhur Dinyakos vardı, onlar... Dolapdere de, Yenişehir'de iki tane... Bir Rahman vardı, bir de İbrahim... Öldüyseler, rahmet okuyalım... Sağsalar, sağlık, esenlik dileyelim. Kösele, altında kramponlar, onlar da kösele... Toprak sahada oynuyorsun. O kramponlar falan, eriyor. Çiviler ayağı deliyor. Toplar, sonradan gelişti tabii... O Dinyakos ayakkabılar suyu da yiyince çamurlanıyor, iyice şişiyor. Karar vermek demeyeyim de... Babamı o konuda ikna ettim sonra. Yani ikna oldu.

Çünkü dedim ki, "Baba bak ben okula da gidiyorum. Bu da var. İETT'deyim. Orada biraz daha lüksümüz de arttı. Camialtı'nın son dönemlerinde yine aynı şekilde. Adidas ayakkabı falan onları artık bulduk. Hele İETT'de imkanlar çok çok daha iyi. Şartlarımız çok daha iyi. Camialtı'nda da öyle. Antrenman şartları oralarda, duşlar vesaire o imkanlarımız, kulüp şartları... Camialtı'nda da iyiydi, İETT'de de... İETT'de bir de malum otobüslerimizle antrenman alanlarına gider gelirdik. Maçlara aynı şekilde gidiş, gelişlerimiz olurdu. Bir de her iki takımda da birlik, beraberlik, dayanışmamız, arkadaşlarımızla çok çok iyiydi. O dayanışma zaten bize başarıyı getiriyordu. Bazı arkadaşlarla hala telefonlaşırız. Zaman zaman görüştüklerim de olur. O birlikteliğin getirdiği neticeler vardı. Babamı sonunda ikna ettim. O da, rahmeti, bu noktadan sonra artık bana bir şey yapmadı.

Hatta benim üçüncü bir önemli şeyim daha vardı. Siyaseti de yapıyordum. İETT'deyken... Gençlik kollarında İstanbul Başkanlığı'nı yapıyordum. Önce Beyoğlu, sonra İstanbul Gençlik Kollar Başkanı oldum. Hem antrenmanlar hem maçlar hem okul hem de İstanbul Gençlik Kolları Başkanlığı, büyük bir yoğunluk içerisinde bunları yürüttük. Dolmabahçe'ye stada doğru inerken İETT Spor Kulübü orada... Teknik Üniversite'nin arka tarafında... Üniversitenin bir ufak antrenman sahası var dı. Bazen de orada antrenman yaptığımız olurdu.

"HAYATIMDA BİR KIRMIZI KART VARDIR"

Oradan çıkardım. Elmadağ'a doğru büfeler vardır. Orada müşterisi olduğum bir büfem vardı. Oraya gittiğimde anlardı hemen zaten. Bal-süt-muz hemen karıştırırdı. Verdiğimiz enerjiyi hemen orada yeniden alırdık. Bir kere... Çok da aslında ciddi bir şey değildi ama... Anadolu Hisarı Stadı'nda yanılmıyorsam Yıldız ile oynuyorduk. Takım kaptanıyım aynı zamanda... Kaptanlığın verdiği itirazı yaptım. Hakem bana kırmızı kartı çıkardı. Hayatımda bir kırmızı kart vardır; odur. Başka yok....

ESKİ TAKIM ARKADAŞLARI CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'I ANLATTI

Nevruz Şerif (IETT eski oyuncusu)

"İETT'de de oynadı. O IETT'de oynadığı yıllarda bizde Kaleporoviç antrenördü. Kaleporoviç dedi ki, "Sizde semt arkadaşınız Tayyip var. Uzun futbolcu" dedi. Ben de "Sir hemen al" dedim. Çok iyi futbolcu. O hakikaten gerçekten öyleydi. Ben teknik bir futbolcu olarak anılırdım. Benden daha teknikti.

Arif Özgülüş (IETT eski oyuncusu)

O kadar çok anımız var ki. IETT'de beş sene beraber oynadık. O dönemde amatörde çok güçlü takımlar vardı. Takımımız hep kolej takımı gibiydi. Disiplinli ve çalışkandı. Kaptanımızdı. Karşısında hep titrerdik. Takım yenildiği zaman, bizleri çok haşlardı. Hep kazanmak isterdi. Futbolu da çok iyiydi. İdaresi de iyiydi. Takımı toparlardı.

Bülent Azaklı (İETT eski oyuncusu)

Kendisi çok disiplinli, tertipli, çalışkan, hoşgörülü, cesur. Esprili bir kişiliği vardı. Çok kuvvetli ve güçlüydü. Öyle bir grubun içerisinden sayın Cumhurbaşkanımız gibi bir liderin çıkması bizim için onur ve gurur vesilesi oldu. Futbolu bırakma noktasına gelmiştim. Soyunma odasında beni 2 gül terapi etti. Onun için şükran borçluyuz.

YABANCI SINIRI AÇIKLAMASI

Şu anda yasa neyi emrediyorsa, neye amirse, bütün kulüpler onu yapıyor. Özellikle, bizim futbol kulüplerimiz, futbolcuyu niçin hazırlar? Milli Takımımız için hazırlar. Milli Takıma hazır olabilmek için bir defa oyuncunun oyun saatinin, oyun dakikasının miktarının fazla olması lazım. Ne kadar bir futbolcu fazla oynarsa görev alırsa o zaman Milli Takıma adaylık konusunda da onun şansı o kadar artacaktır. Ama bizim diyelim ki; en güçlü takımlarımızda biz istikbal vaat eden veya beklediğimiz futbolcularımız olmazsa, bizim oradaki şans yüzdemik eksilir. Biz yine de yurt dışında oynayan futbolcularımızı, lejyonerlerimizi almak suretiyle takım oluşturmaya çalışıyoruz. Dünyaya baktığımızda, dünyada da marka futbolcular seyirci çekebilmek için ne yapıyorsar? Transfer yapmak suretiyle, o kulüpler çok ciddi rakamları harcıyorlar. Benzer şey bizde de var. Fakat bir çok yabancı futbolcuyla diyelim ki; 2019'a kadar anlaşmalar yapılmış. O tarihe kadar anlaşmalar yapıldığına göre; bunun üzerine herhangi bir spekülasyon yapmaya gerek yok. Çünkü bu yürüyen bir süreç. 2019'dan sonrasıya yönelik Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tüm kulüplerle oturup masaya yatırmalı ve bundan sonraki süreci nasıl sürdürelim, yürütülem konusunda durmalarında fayda var. Yabancı futbolcu olmasın mı? Hiç olmasın mantığı bir defa yanlış bir mantık. Olacak bir şey değil. Çünkü onların da bizim futbolumuza katacakları çok şey var. Onların katkısı ve bir de tribünlere ayrı bir hareket, canlılık getirecektir. Bunları da görmemezlikten gelemeyiz. 

Etiketler :
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX