Türk şiirinin yaşayan efsanesi: İsmet Özel kimdir? En sevilen şiirleri
Yayın Tarihi: 23 Ağustos 2024 Cuma 20:45:00
Güncelleme Tarihi: 23 Ağustos 2024 Cuma 20:45:00
Türk şiirinin yaşayan en büyük efsanesi kalemi ve düşüncesiyle zihinlerimizde adeta şimşekler çakmasına sebep olan İsmet Özel'in aralarından seçmek zor olsa da kesinlikle okunması gereken 3 şiirini sizler için derledik...
İSMET ÖZEL KİMDİR?
1944'te Kayseri'de dünyaya gelen İsmet Özel, çocukluğu ve gençliği farklı şehirlerde geçirdi. Üniversitede siyasal bilimlerle ilgilenmesine rağmen, sonunda Fransızca alanında uzmanlaşmaya karar verdi. 18 yıl boyunca Fransızca öğretmenliği yaptı ve ilk şiirini henüz genç yaştayken yayınladı.

60'lı yıllarda şiirleriyle dikkat çeken Özel, kısa sürede edebiyat dünyasının önemli isimlerinden biri haline geldi. İlk şiir kitabı "Geceleyin Bir Koşu" ve daha sonra büyük yankı uyandıran "Evet, İsyanı" gibi eserleriyle edebiyatımıza önemli katkılar sağladı. Aynı dönemde, yakın arkadaşı Ataol Behremoğlu ile birlikte dergi çıkardı.

70'li yıllarda ise hayatında önemli bir dönüm noktası yaşandı. Daha önce savunduğu sol görüşlerden uzaklaşarak, İslam'a yöneldi. Bu değişim, düşüncelerini derinden etkiledi. Müslümanca yaşayan ve bu sorumluluklarla hareket eden Özel, gazetelerde yazılar yazdı, çeviriler yaptı ve kültürel faaliyetlerde bulundu.

Siyasi yazılarıyla da tanınan Özel, uzun yıllar boyunca çeşitli gazetelerde köşe yazıları yazdı. Aynı zamanda, şiirlerine ara vermeden edebiyat çalışmalarına devam etti. Şiir dışında deneme türünde de başarılı çalışmalara imza attı.

İsmet Özel, sadece bir şair değil, aynı zamanda bir düşünür ve yazar olarak Türk edebiyatına önemli izler bırakmış önemli bir isimdir. Hayatının farklı dönemlerinde yaşadığı dönüşümler, eserlerine de yansımış ve onu özgün bir sanatçı haline getirmiştir.

2007'de İstiklal Marşı Derneğini kurmuştur. 2013 itibarıyla şiire veda ettiğini duyurmuştur.

Evli ve dört çocuk babası, iki çocuk dedesi İsmet Özel, Çengelköy'deki evinde düşünce ve sanat hayatına devam etmektedir.
İşte Özel'in yaşamın tılsımlarını mısralarına gizlediği okunması gereken 3 şiiri...

AMENTÜ (1974)
İnsan
eşref-i mahlûkattır derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman
bu söz asıl anlamını kavradı
geçti çıvgınların, çıbanların, reklamların arasından
geçti tarih denilen tamahkâr tüccarı
kararmış rakamların yarıklarından sızarak
bu söz yüreğime kadar alçaldı
damar kesildi, kandır akacak
ama kan kesilince damardan sıcak
sımsıcak kelimeler boşandı
aşk için karnıma ve göğsüme
ölüm için yüreğime sürdüğüm eczâ uçtu birden
aşk ve ölüm bana yeniden
su ve ateş ve toprak
yeniden yorumlandı.
Dilce susup
bedence konuşulan bir çağda
biliyorum kolay anlaşılmayacak
kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın
yanık yağda boğulan yapıların arasında
delirmek hakkını elde bulundurmak
rahma çağdaş terimlerle yanaşmak için
bana deha değil
belgeler gerekli
kanıtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza...
Gençken
peşpeşe kaç gece yıllarca
acıyan, yumuşak yerlerime yaslanıp uçardım
bilmezdim neden bazı saatler
alaturka vakitlere ayarlı
neden karpuz sergilerinde lüküs yanar
yazgı desem
kötü bir şey dokunmuş olurdu sanki dudaklarıma
Tokat
aklıma bile gelmezdi
babam onbeşli olmasa...

MAZOT (1970)
Ağlamadan
dillerim dolaşmadan
yumruğum çözülmeden gecenin karşısında
şafaktan utanmayıp utandırmadan aşkı
üzerime yüreğimden başka muska takmadan
konuşmak istiyorum.
Şehre neden
esmer ve dölek yüzümle döndüm dağlardan
kar vakti tarlaları kımıldatan soluğum
niyedir sarmalasın vites dişlilerini
defneler, nakışlar yok
alnımda neden.
Ağlamadan
etimin iğneli beşiklerde bıraktığı izlere aldırmadan
o mavi korularda ve dibektaşlarında
bırakıp sözlerimin kalıntılarını
açıkça konuşmak istiyorum.
Besbelli ki leşler koruyor şehrin bedenlerini
göğsünün kafesinde yalnızca pasak
biliyorsun...
KARLI BİR GECE VAKTİ BİR DOSTU UYANDIRMAK (1972)Benim adım insanların hizasına yazılmıştır.
Her gün yepyeni rüyalarla ödenebilen bir ceza bu.
Keşke yağmuru çağıracak kadar güzel olmasaydım
Ölüm ve acılar çatsaydı beni
Düşüncem yapma çiçekler kadar gösterişli ve parlak
Sözlerim ihanete varacak doğrulukta olsaydı.
Anmaya gücüm yetseydi de konuşsaydım
Diri-gergin kasları konuşsaydım
"Kardeşler! " deseydim "Kardeşlerim! "
"Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan
"Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan
"Bakın yaklaşıyor..."
Yazık, şairler kadar cesur değilim
Çocukların üşüdükleri anlaşılıyor bütün yaşadıklarımdan
Gövdem kuduz yarasalarla birazcık yatışıyor...


















