‘Recep İvedik' seyirciye ayıp ediyor

Örnekse Gülse Birsel ve Şahan Gökbakar...

Peki 'film sinemada izlenir' diyen seyirciye ihanet mi ediyorlar?

Milyonlarca izleyiciye ulaşan, gişe rekorları kıran İvedik serisinin yeni filmi Recep İvedik 7 için bir dijital platformla anlaşan Gökbakar, bir hesap yapmış ve dijital platformların aile bütçesi dostu olduğuna kanaat getirmiş.

'Bir bilet 50 lira, dört kişi gitsen 200 TL. Yoluydu, yediğin içtiğindi derken 300-350 TL.

Sadece bir kere izleyeceksin. Aşağı yukarı bu paraya 1 yıl boyunca dijital platform abonesi olup istediğin kadar ve istediğin kişilerle Recep 7'yi izleyebilirsin. Hem de başka binlerce film, dizi de cabası... Hangisi daha iyi olmuş' diye de soruyor.

Şahan'ın bu hesabına içerleyen yönetmenler de var.

Geçen haftalarda seyirciyle buluşan ve ilk üç günde 200 bin kişi tarafından izlenerek 2022'nin rekor açılışını yapan Çakallarla Dans 6'nın yönetmeni Murat Şeker bunlardan biri.

İkisinin ortak bir yönü var; hem Şahan, hem Murat gişeye hitap eden, popüler filmler üreten iki isim ancak tercihleri farklı; biri 'dijital', diğeri 'sinema salonu' diyor.

Şahan'ın dijital hesabını aktardık, peki ya Murat ne diyor?

Varlığını borçlu olduğu sinema sektörüne nankörlük etmekle suçluyor Şahan'ı.

Dijital platformların sinemanın değil, televizyonun alternatifi olduğunu düşünüyor.

Dolayısıyla Şahan'ın hesabının yanlış olduğunu öne sürüyor. Örnekse, futbol maçı izlemek için de stadyuma gitmeye gerek yok.

Hatta, evde oturup kahve içmek varken neden Türkiye'nin her tarafında kahve dükkanları açılıyor.

Oysa bir arada yapılması güzel olan şeyler vardır, sinemaya gitmek, stadyumda maç izlemek gibi.

İnsanların sosyalleşmesini, bir araya gelmesini engelleyecek her türlü açıklamayı abes buluyorum. Oldu olacak pandemiye geri dönelim, sinemaya da gitmeyelim, tiyatroya da, konsere de... Servetini sinemaya borçlu olanlar seyirciye ve sektöre ayıp ediyor.

Murat Şeker böyle düşünüyor.

Tabii sinemacıları bekleyen bir başka tehlikeden daha söz edebiliriz bu noktada.

Seyircisini dijital platformlara kaptıran sinema salonları kapısına kilit vuracak olursa ne olur.

Dijital platformlar alternatifsiz kalırsa, bu güçlerini yapımcılar ve yönetmenler üzerinde bir baskı mekanizması olarak kullanmaya kalkışırlar mı? Ki bu konuda Netflix gibi platformların mimli olduğunu biliyoruz.

Bu tür küresel platformların proje tasarımından senaryoya kadar söz sahibi olma çabalarını, dahası ülkelerin siyasi ve kültürel özelliklerine yönelik belirli bir ajanda dahilinde çalıştıklarını biliyoruz.

Murat Şeker'in dediği gibi meselenin kültürel, sosyal boyutları var ama bir de bu cephesi (küresel ajanda ayağı) var.

Demek ki hiçbir şey Şahan'ın dediği gibi 'ucuza' gelmiyor.

Ne demişler; bedava peynir fare kapanında bulunur.