Fidye ve sadakayla kalbinizi rahatlatın

Hastalıktan ya da yaşlılıktan dolayı tutulamayan orucun yerine fidye verilir. Miktarı ise o günün şartlarına göre Diyanet belirler. Fidye orucu daha sonra tutulursa verilen para sadaka olarak kabul edilir.
Ramazan ayı boyunca oruç tutamayanlar bu ibadetlerini fidye olarak veriyor. Diyanet tarafından belirlenen oruç fidye miktarı, günlük ya da Ramazan'ın sonunda toplu olarak da verilebiliyor. Oruç fidyesinin tutarı fıtır sadakası kadardır. Bu fidyeler Ramazan'ın başlangıcında verilebileceği gibi, Ramazan'ın içinde veya sonunda da verilebilir. Fidyelerin tamamı bir fakire topluca verilebileceği gibi, ayrı ayrı fakirlere de dağıtılabilir. Bu durumda olan kimseler, fidye vermeye güçleri yetmiyorsa Allah'tan bağışlanmalarını isterler. Diyanet bu yıl fidye miktarını 70 TL olarak belirledi. Bir fidye miktarı, bir sadaka-i fıtır miktarıdır ve ayette belirtildiği üzere bir fakiri tam bir gün doyurmaktan ibarettir. Bir gün ise 2 öğün olarak hesaplanır. Oruç tutmaya gücü yetmeyen yaşlılar ile iyileşme ümidi olmayan hastalar, ileride tutabilecek duruma gelirlerse, fidyelerini vermiş bile olsalar tutamadıkları oruçları kaza ederler. Verdikleri fidye de sadaka sayılır.
ÇOCUKLARA DA VERİLİR
Kişi, kendisinin ve küçük çocuklarının fitrelerini vermekle de yükümlüdür. Hz. Peygamberimiz, köle-hür, büyük-küçük, kadın-erkek her Müslüman'a fitrenin gerektiğini ifade etmiştir. (Ebû Dâvûd, Zekât, 20). Fıtır sadakasının vacip olma zamanı Ramazan Bayramı'nın birinci günü olmakla birlikte, bayramdan önce de verilebilir. Hatta bu daha faziletlidir. Bununla birlikte, bayram günü veya daha sonra da verilebilir. Ancak, bayram namazından önce verilmesi uygun görülür. Bir kimse zekâtını, fıtır sadakasını ve fidyesini kendi anne, baba, dede ve ninesine ayrıca çocuk ve torunlarına veremez.

MÜSLÜMANLAR, KÂBE'YE AKIN ETTİ
Yeryüzünde inşa edilmiş ilk mabet olan Kâbe, binlerce Müslümanı ağırlıyor. Suudi Arabistan'ın Mekke şehrindeki Mescid-i Haram içerisinde yer alan Kâbe de, bu Ramazan en kalabalık günlerinden birini yaşadı. Dünyanın dört bir yanında binlerce Müslüman, Kâbe'ye akın etti. Kutsal mekanın avlusunda adım atacak yer kalmadı. Kâbe'yi gören balkonlar bile dolup, taştı.