Van depremi, kötü zeminde yapısal büyümeyi azalttı

Yayın Tarihi: 27 Temmuz 2023 Perşembe 11:57:00

Güncelleme Tarihi: 27 Temmuz 2023 Perşembe 11:57:00

Van'da, Yüzüncü Yıl Üniversitesi ile Bursa Teknik Üniversitesi akademisyenlerince 1988-2018 yılları arasına ait uydu görüntüleri üzerinden yapılan incelemede, Van depreminin ardından zemini kötü olan alanlara doğru büyümenin azaldığı belirlendi.

Van'da, Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) ile Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) akademisyenlerince 1988-2018 yılları arasına ait uydu görüntüleri üzerinden yapılan incelemede, Van depreminin ardından zemini kötü olan alanlara doğru büyümenin azaldığı belirlendi.

Van YYÜ Peyzaj Mimarlığı Bölümü Öğretim Üyesi ve Uzaktan Algılama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Onur Şatır başkanlığında 6 akademisyen, "Doğal Afetlerin Kentsel Gelişime Olan Etkisinin Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri Yardımıyla Modellenmesi: Van Kenti Örneği" projesini hazırladı.

2018'de başlatılan ve 3 yıl süren proje kapsamında, Van ve çevresindeki kentsel gelişmeye açık sahalarda, Göktürk-2'nin de içinde bulunduğu 5 farklı uydu verisi kullanılarak 1988-2018 yılları arasında, deprem sonrası gelişmeleri de kapsayan yapılaşma şekli incelendi.

Yapılan analizlerde, Van depreminin yaşanmaması durumunda şehirdeki yapılaşmanın yüzde 16'sının uygun olmayan zeminlerde devam edeceği, depremin, kentsel yayılmayı yüzde 30 artırdığı tespit edildi.

Araştırmaya ilişkin makale, uluslararası alanda kabul gören ve Almanya merkezli yayın yapan Natural Hazards Dergisi'nin bu yılki ilk sayısında yayımlandı.

"Zemini çok kötü olan alanlara doğru büyüme yüzde 10 azaldı"

Şatır, AA muhabirine, yaptıkları araştırmayla "Deprem olmasaydı Van'daki kentsel gelişim nasıl olurdu?", "Depremden sonra gerçekte nasıl oldu, deprem, kentsel yayılmaya nasıl etki etti?" sorusuna cevap aradıklarını anlattı.

Çalışmanın orijinal bir fikir olduğunu ve literatürde bu tür çalışmalara çok az rastlandığını belirten Şatır, şu bilgileri verdi:

"Yükseklik, eğim, yoldan uzaklık gibi birçok faktörün deprem nedeniyle etkilenip etkilenmediğini bulmaya ve deprem, kenti güvenli alanlara doğru mu itmiş, bunu görmeye çalıştık. Yaptığımız çalışmanın sonucunda Van'daki kentleşmenin deprem olmasaydı sadece yüzde 2'sinin uygun alanlara doğru olacağını, depremden sonra bunun artarak yüzde 8 civarına çıktığını gördük. Çok büyük tedbir almadan, standart inşaat teknikleriyle yapılabilir alanlardan söz ediyoruz. Aynı zamanda zemini çok kötü olan alanlara doğru büyümenin yüzde 10 azaldığını tespit ettik. Depremin, zemin etütleriyle ilgili olarak, alanı yönlendirdiğini belirledik. Depremin kentsel gelişiminde, yola uzaklık, eğim gibi faktörlerden ziyade zemin faktörünün daha çok öne çıktığını gördük."

Van'da depremden önce kentin içine ve yakın çevresine doğru büyüdüğünü belirten Şatır, "Bu, böyle devam edecekmiş deprem olmasaymış ama depremin etkisiyle özellikle TOKİ destekli yapılaşmanın da artmasıyla kentin dışına doğru bir yayılma söz konusu olmuş. Başlangıçta altyapının o bölgelere gitmesi, erişimin mümkün olmasıyla kent dış alanlara doğru yayılmış. Bununla birlikte yatay kentleşme dediğimiz, yatay mimari de yavaş yavaş önem kazanmaya başlamış. Özellikle Edremit bölgelerinde yatay kentleşme ve az katlı kentleşme söz konusu." dedi.

"Uydu verileri yardımıyla kentin mevcut durumunu ve geçmişteki durumunu haritalandırdık"

"Geçmişten günümüze değişim analizi modelleme" çalışması kapsamında 1988'den 2018'e kadar olan yüksek çözünürlüklü uydu görüntülerinden yararlandıklarını vurgulayan Şatır, Türkiye'nin yerli ve milli uydusu Göktürk-2 den de faydalandıklarını dile getirdi.

Yüksek çözünürlüklü uydu verileri yardımıyla kentin mevcut durumunu ve geçmiş durumunu haritalandırdıklarını dile getiren Şatır, "Bu çalışma, kentin geleceği veya deprem olmaması durumuyla ilgili simülasyonları yapmamızı sağladı. Yaptığımız simülasyonlar yaklaşık olarak yüzde 85 doğruluktadır. Bu oran, bu tür çalışmalarda iyi bir doğruluk oranıdır. Projemizi, üniversitemizin bilimsel araştırma projeleri destekli olarak yaptık. Daha sonra projemizden çıkan sonuçları raporladık ve uluslararası görünürlüğü olan dergide yayınladık. Gerçekten objektif değerlendirmeler sonrasında makaleleri kabul eden bir dergi. Dolayısıyla yaptığımız çalışma uluslararası alanda da kabul görmüş oldu." ifadelerini kullandı.