Milli İstihbarat Akademisi'nden dikkat çekici rapor! Terör örgütü DEAŞ'ın stratejisi neler?
Yayın Tarihi: 17 Mayıs 2024 Cuma 16:42:00
Güncelleme Tarihi: 17 Mayıs 2024 Cuma 16:42:00
Milli İstihbarat Akademisi tarafından hazırlanan raporda DEAŞ'la mücadeleye ilişkin örgütün faaliyetlerine ilişkin bir istihbarat havuzu oluşturulması, bu çerçevede ilgili devlet kurumlarının birbirleriyle eş güdümünü artırmaları önerildi.
AA
MİA'nın resmi internet sitesi "mia.edu.tr" üzerinden yayımlanan raporda, terör örgütü DEAŞ'ın Horasan yapılanmasının Orta Asya üzerinden yeni bir radikalleşme ve terör dalgası yaratma stratejisi ele alındı.
Raporda, örgütün bölgede yapılanırken tarihi ve siyasi konjonktürden nasıl faydalandığı, eleman temin etme yöntemleri, eylem taktik ve stratejisi, propagandasında kullandığı söylem ve anlatı irdelendi.
Uzun süreli istikrarsızlaştırıcı müdahalelerin ne tür siyasi, kültürel ve toplumsal kırılganlıklara yol açtığına ilişkin incelemelerin yer aldığı raporda, bu durumun radikal ideolojilerin yerleşmesi ve kökleşmesinde rol oynadığı, şiddet döngülerini sürekli hale getirerek toplulukları sömürü ve manipülasyona karşı daha savunmasız hale getirdiği vurgulandı.
ORTA ASYA VE AFRİKA
Orta Asya bölgesi ve Afrika kıtasının, son yıllarda başat güçlerin küresel mücadele alanına dönüştüğüne işaret edilen raporda, bu bölgelerin, Türkiye'nin de öncelikli stratejik ilgi alanı içinde yer aldığına ve Türkiye'nin, son yıllarda iki bölge ile olan ekonomik, siyasi ve askeri ilişkilerini derinleştirdiğine dikkat çekildi.
Raporda, Arap Baharı'nın ardından demokratik yöntemlerle iş başına gelme çabasındaki grupların çeşitli müdahalelerle yönetimden uzaklaştırılması ve bu ülkelere yönelik istikrarsızlaştırıcı politikaların uygulanmasının bölge ülkelerinde bazı grupların radikalleşmesinde önemli rol oynadığına vurgu yapıldı.
Bazı yönetimlerin bu süreci isteyerek destekledikleri ve radikal terör örgütlerini, makul muhalefet hareketlerini baskılamak için kullandıkları aktarılan raporda, benzer biçimde Libya'dan Afganistan'a kadar çökmüş/çökertilmiş devletlerin varlığının da radikalizmin ve terör örgütlerinin güçlenmesi için verimli bir ortam oluşturduğuna işaret edildi.
Raporda, DEAŞ terör örgütünün, Irak ve Suriye'de alan hakimiyetini kaybetmesinden sonra coğrafi olarak Rusya, Çin ve İran gibi güçlerin arasında kalan Afganistan'a yöneldiği ve bu bölgeden militan devşirmeye çabaladığı kaydedildi.
DEAŞ/Horasan yapılanmasının, 22 Mart'ta Rusya'nın başkenti Moskova'da gerçekleştirdiği terör saldırısıyla birlikte adını tekrar hatırlattığı, dini istismar eden terör örgütlerinin başında geldiği ve adından da anlaşıldığı üzere ağırlıklı olarak tarihi Türkistan bölgesini kendisine hedef seçtiği belirtildi.
ÖRGÜT İNSAN KAYNAĞINI ORTA ASYA'DAN SAĞLIYOR
Raporda, terör örgütünün Horasan yapılanmasının örgütlü varlığı ile bir yandan Afganistan-Pakistan bölgesinde belirli alanlarda kontrol kurmayı amaçlarken bir yandan da insan kaynağı devşirmek için Tacikistan ve Özbekistan başta olmak üzere Orta Asya'dan yararlandığına ilişkin bilgilere yer verildi.
Örgütün Horasan yapılanmasının, Orta Asya ülkelerindeki siyasi, sosyokültürel ve ekonomik sorun alanlarını yoğun bir şekilde istismar etmeye çalıştığı ifade edilen raporda, terör örgütü yapılanmasının, propaganda yöntemlerinde etkili bir iletişim stratejisi yürüttüğü, bu bağlamda şiddet söylemini kullanarak diğer radikal örgütlerden de militan çekebildiği ifade edildi.
TÜRKİYE'NİN DEMOKRATİK YAPISI ENGEL OLUŞTURUYOR
Raporda, Türkiye'nin demokratik yapısı ile geleneksel dini kurum ve anlayışların büyük ölçüde varlığını sürdürmesinin, DEAŞ terör örgütü ve benzeri aşırıcılık yanlısı grupların zemin kazanmasına karşı önemli bir engel oluşturduğuna dikkat çekildi.
DEAŞ terör örgütünün, çok dilli propaganda çalışmaları yürüttüğüne, bunun da belirli bir ülkeden ziyade Türkiye'nin etrafındaki geniş bir coğrafyayı hedef seçmesinden kaynaklandığına işaret edilen raporda, örgüte karşı mücadelenin, kolektif bir yaklaşımla gerçekleştirilmesinin önemine değinildi.
Raporda, Türkiye'nin, sahip olduğu terörle mücadele tecrübesini ilgili devletlere aktarabileceğine ve demokratik değerlerle uyumlu kültürel, manevi eğitimin yaygınlaştırılması hususundaki birikimini paylaşabileceğine vurgu yapıldı.
Bu çerçevede Diyanet İşleri Başkanlığı ya da İslam İşbirliği Teşkilatına bağlı İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) gibi kuruluşların, ortak bir kültürel strateji ve dil oluşturmada daha aktif rol oynayabileceği belirtildi.
Raporda ayrıca, terör örgütünün zemin bulmasını engellemeye yönelik kültürel ve ideolojik mücadele yöntemleriyle, güvenlik alanında örgütle ciddi şekilde mücadele eden ve bu konuda en fazla bedel ödeyen ülkelerden biri olan Türkiye'nin, farklı bahanelerle hedef alınmasının da önüne geçilebileceği vurgulandı.
TÜRKİYE'DEKİ HORASAN YAPILANMASI BERTARAF EDİLDİ
Terör örgütü DEAŞ'ın hedef alanlarından birinin de Türkiye olduğu tespiti yapılan raporda, Türkiye içerisinde tespit edilen örgütün Horasan yapılanmasına bağlı kişi ve grupların operasyonlar neticesinde ortadan kaldırıldıkları ifade edildi.
Raporda, Türkiye'nin, DEAŞ terör örgütüyle ciddi anlamda mücadele eden ülkelerin başında geldiği ve bu yönüyle de her zaman terör örgütünün hedefinde yer aldığına vurgu yapıldı.
Türk Silahlı Kuvvetlerince düzenlenen Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatlarının sadece DEAŞ terör örgütüne yönelik değil, Türkiye sınırlarında oluşturulmak istenen "terör koridoru"na karşı topyekün mücadelenin de göstergesi olduğunun altı çizildi.
Raporda, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, DEAŞ terör örgütü ile göğüs göğüse savaşan tek ordu konumunda olduğu bildirildi.
Süreç içerisinde Irak ve Suriye'de etkinliğini yitiren terör örgütünün, sözde Horasan yapılanması üzerinden Afganistan ve Pakistan odaklı terör saldırılarının yanı sıra İran, Türkiye ve Rusya'daki terör saldırılarıyla birlikte yeniden kendinden söz ettirme çabasına girdiği, örgütün Türkiye sınırı etrafında alan bulamayıp Orta Asya ve Afrika'da konuşlanmak zorunda kaldığı ifade edildi.
Raporda, Türkiye'nin DEAŞ terör örgütüne yönelik sadece 2023'te 122 operasyon gerçekleştirdiği ve toplamda 426 teröristin yakalandığı, bu sayede örgütün etkili bir yapılanma oluşturamadığı ve militan temininde zorlandığı kaydedildi.
ÖRGÜTLE MÜCADELEYE İLİŞKİN ÖNERİLER
Raporda, DEAŞ'la mücadeleye ilişkin örgütün faaliyetlerine ilişkin bir istihbarat havuzu oluşturulması, bu çerçevede ilgili devlet kurumlarının birbirleriyle eş güdümünü artırmaları önerildi.
Afganistan ve Pakistan özelinde kurulacak terörizmle mücadele mekanizmasının Türk Devletleri Teşkilatı ile bağlantılı hale getirilmesi gerektiği, göç ve iklim krizi gibi hususlar nedeniyle ortaya çıkabilecek ve terör örgütleri tarafından istismar edilebilecek nitelikteki unsurlara yönelik çalışmalar yapılarak önleyici mekanizmaların tesis edilmesinin gerekliliği aktarıldı.
Radikalleşmeden dönüş çalışmalarına dair kapsayıcı bir yol haritasının belirlenmesi tavsiye edilen raporda, Orta Asya ülkelerinde din eğitiminin kurumsallaşmış yapılar tarafından verilmesinin sağlanması gerektiği değerlendirmesine de yer verildi.