İlahiyatçı-Yazar Doç. Dr. Yasin Pişgin: Ülkemizle Kur'an-ı Kerim'i ve İslam'ı bir görüyorlar
Yayın Tarihi: 27 Mart 2023 Pazartesi 13:19:00
Güncelleme Tarihi: 27 Mart 2023 Pazartesi 13:19:00
24 TV Arafta Sorular programında Star Gazetesi Yazarı Esra Elönü'nün sorularını cevaplayan İlahiyatçı-Yazar Doç. Dr. Yasin Pişgin, 'Kur'an'ı nerede yakılıyorlar? Türkiye Cumhuriyeti'nin Büyükelçiliği'nin önünde yakılıyor. Bu şu demek; ülkemizle Kur'an-ı Kerim'i ve İslam'ı bir görüyorlar. Bu bir noktada dünyanın bize hangi gözle baktığını göstermesi bakımından çok önemli.' ifadelerine yer verdi.
Sanatçıdan siyasetçiye, yazardan oyuncuya herkesin kendi arafını anlattığı Arafta Sorular'ın bu haftaki konuğu İlahiyatçı-Yazar Doç. Dr. Yasin Pişgin oldu.
"İNSANIN KENDİSİYLE SAVAŞI EN KIYMETLİ SAVAŞTIR"
Zikir dediğimiz şey de böyledir. Yani kalbe tatmin verir, sükunet verir, dinginlik verir. Çünkü Efendimiz buyuruyor ki, bir insan bir günah işlediğinde onun kalbinde siyah bir nokta oluşur. Bir nokta daha, bir günah daha, Mutaffifin Suresi'ndeki ifadesiyle; 'İşledikleri günahlar onların kalplerini kuşattı, bitkisel hayata sokar imanı. Ve iman işlevini kaybeder.' Mesela düşüncelerimiz eskiyor bizim. Şeytan, nefis, dünyanın seküler yapısı, bir takım etrafınızda dönüp dolaşan isimler, ideolojiler, müzik parçaları, anlatılan izlediğimiz filmler, etki tepki ilişkisinde içinde bulunduğumuz seküler dünya düşüncelerimizi eskitiyor. İnançlarımızı, imanımızı eskitiyor. Peygamberimizin ifadesiyle üzerinizde elbisenin eskidiği gibi, gönlünüzde iman eskir buyuruyor peygamberimiz. Yani yıpranır ve işlevini kaybeder. Nasıl işlevini kaybeder? Bir örnek vereyim mesela. Peygamberimizin ifadeleri var. Mesela buyuruyor ki; 'Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır söylesin ya sussun.' Ben hayır da söyleyemiyorum, susamıyorum da, dilime hakim olamıyorum. Mesela peygamberimiz buyuruyor ki, Kim Allah ve ahiret gününe iman ediyorsa aldatmasın. Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa, anne babasına iyi davransın. Liste uzuyor. Allah'a ve ahiret gününe iman ettiğim halde niçin bu iman bana peygamberimizin yap dediği şeyleri yaptıramıyor bu iman bana ve yapma dediği şeylerden de uzak tutamıyor. Çünkü iman süreç içerisinde eskiyor.
Nefsin tasallutlarıyla, hevayı hevesin bilinçaltında ne bilinç yüzeyinden iman dünyasına değerlerine psikolojik baskısı vardır. Şeytanın her daim tazyiki vardır. Bütün bunlarda aslında biz görünmeyen bir savaş veriyoruz. Dinde buna Cihad-ı Ekber deniliyor. İnsanın kendi kendisiyle, arzularıyla, şeytanın onun gönlünün içerisinde bıraktığı duygu ve düşüncelerle olan en kıymetli savaş bu. Buradaki zafer en değerli zafer. Şeytan parça parça değerlerimizden değer kopartıyor. Yavaş yavaş bizim üzerimizde bir faaliyet icra ediyor ve gerçekten çok tehlikeli bir varlık. Atamız Adem'i, annemiz Havva'yı cennetten çıkarttı. Onlara yasak ağacın meyvesinden yedirdi ve dünyaya indik. Allah, Şeytan sizin düşmanınızdır, buyurdu. Dünya hayatındaki yasaklar da haramlar da cennetteki yasak ağaca çok benziyor. Ve şeytan cennette o yasak ağacın meyvesinden yedirip de annemizi ve babamızı cennetten çıkarttığı gibi bu dünyada da insanın peşindedir. Şöyle düşünüyorum. Kuran'dan anladığım mevzu budur benim. İnsanın adeta sinir sistemine müdahale edecek kadar etki düzeyine sahip.
"BATI ÜLKEMİZLE KUR'AN-I KERİM'İ VE İSLAM'I EŞ GÖRÜYOR"
Asıl dikkatimi çeken konu şudur. Kur'an-ı Kerim yakılıyor. Evet. Nerede yakılıyor? Mesela ne bileyim Suudi Arabistan'ın büyükelçiliğinin önünde değil. Birleşik Arap Emirliği'nin büyükelçiliğinin ya da konsolosluğun önünde değil. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin büyükelçiliğinin veya konsolosluğun önünde yakılıyor. Bu ne demek? Bu iyi bir şey bir bakıma. Yakılması kötü bir şey, melun bir şey. Bizim ülkemizde Kur'an-ı Kerim'i ve İslam'ı eş görüyorlar. Ve bizim büyükelçiliğimiz önünde bunu yaktıklarında gerçekten İslam'a o melun görüşlerini, aksiyonlarını daha iyi dokunduracaklarını düşünüyorlar. Bu dünyanın bize hangi gözle baktığını göstermesi bakımından çok önemli bir tespit. Bir hocamız anlatmıştı bir televizyon programında metaftayım diyor. Ya bu da dilden dile de dolaşıyor. Gerçekten de konumumuzu ifade etmek bakımından çok önemli bir tespit. Çünkü neyi aradığını bilmeyen aradığını bulsa da bulduğunu anlayamaz. Ne olduğumuzu bilmemiz gerekiyor. Tavaf yapıyorum diyor. Simasından Afrikalı olduğunu anladığım bir Müslüman sürekli olarak tavaf yapıyor ve Türkiye için dua ediyor. Hocamız diyor ki ben onu takip ettim. Sonra uygun bir yerde onunla buluştum. Dedim ki nerelisin? Dedi ki Cezayirliyim. Dedim ki sen niçin Cezayir için dua etmiyorsun da Türkiye için dua ediyorsun? Dedi ki Cezayir için yapılan dua sadece Cezayir için yapılan duadır. Ama Türkiye için yapılan dua bütün İslam coğrafyası için, mağdur ve mazlum bütün coğrafyalar için Ümmeti Muhammed için yapılan duadır. Şimdi biz Avrupa'ya gidiyoruz, Balkanlar'a gidiyoruz. Afrika'ya gitmedim ama giden arkadaşlarımdan, kardeşlerimden duyduğum, anladığım, gördüğüm bu. Bize İslam coğrafyasının bakışı budur. Biraz biz o mahiler ki derya işletirler, deryayı bilmezler. İçinde bulunduğumuz nimetin içerisinde objektif olarak, o nimetin içerisindeyken kadro kıymetini Tam olarak ölçüp biçip tartamıyoruz ama dışarıdan görünümümüz budur.
"ELON MUSK İMANSIZLIĞIN TRAVMASINI DAHA DERİNDEN VE DAHA CİDDİ BİR ŞEKİLDE YAŞIYORDUR"
Aslında inanmayan bir insanın kalbinde travmaların oluşmasından bahsetmiştik. Ve Ahmet Hamdi Akseki merhumdan bahsettik. Yani bir insanın bu travmaları aşmasının imkanı söz konusu değil. Dünya müminin cehennemi, kafirin cennetidir dense de iman olmadığı için o insanın ne kadar maddi imkanlara sahip olursa olsun farketmez. Elon Musk imansızlığın travmasını daha derinden ve daha ciddi bir şekilde yaşıyordur. O kadar imkan var, dünyanın bir numaralı zenginisiniz ve vefat edeceksiniz, bunların hepsi burada kalacak ve siz toprak olacaksınız. İnsanlar ölümün oluşturduğu travmayı aşmak için türlü türlü rehabilitasyonlardan geçiyorlar. Yaşlılık dönemlerinde, özellikle batıda türlü türlü tedaviler alıyorlar. Hatta bazıları o travmayı aşamadıkları için işte özellikle Almanya'da arkadaşlarımız anlattılar. Resmi ötenazi bunu talep ediyor ve sonrasında işte doktor eşliğinde insanlar öldürülüyorlar. Çünkü ölümün travmasını aşamıyorlar. Şimdi bunu bir tarafa koyun. Bir taraftan öleceği zamanı zamana şebiaruz diye o manevi terbiyeyi de imanın sağladığı olanakları başka bir tarafa koyun.