0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Ölümsüzlük peşinde 

Dünyada ilk kez 1964 yılında Amerika’da, ileride canlandırılmak üzere 23 yaşında “Mandel” adında bir adam donduruldu. Sonra kimliği gizli tutulan 42 yaşındaki bir kadın… Onları 70 yaşındaki Paul Hurst ve 42 yaşındaki Herman Cummings izledi. Eylül 1971 itibariyle Amerika Ölümsüzlük Peşinde Koşanlar Cemiyeti, 750 üyeye sahipti. Aynı tarihlerde Ruslar da ölümsüzlük peşinde koşuyorlardı gizli gizli. 

Ölümsüzlük Peşinde Koşanlar Cemiyeti Başkanı R. J. Allen’e göre “Ölüm de bir nevi hastalıktan başka bir şey değildir. İlim, nasıl zamanla her hastalığı yendiyse, ölüme de çare bulunacaktır. Şimdilik (1971) bütün mesele, vücudu kokmadan saklayabilmek. Bunu da, damarlardaki kanı çıkarıp yerine özel bir sıvı sıkmak suretiyle yapıyoruz. İleride ölüm de bir hastalık gibi tedavi edilebilince, ölümsüzler dünyasında yaşamamız imkân dâhiline girebilecek.” 

Avustralya ve Kanada, laboratuvar sahası ve “paravan” iki devlet. Her iki ülke, bir takım gizli deney çalışmalarına ev sahipliği yapıyor. Bazı tehlikeli deneyler için, özellikle Avustralya, bir ada devleti olması, dünyanın yoğun yerleşik nüfusuna uzak bulunması sebebiyle, kontrol edilemeyecek haller için özellikle tercih ediliyor. Kanada’da insan ömrünü uzatmaya dair bilimsel çalışmaların en az 70 yıllık bir geçmişi var. Bu ülkenin Montreal şehrinde insan ömrünü uzatmak üzere çalışmalar yapan bir laboratuvarın başkanı olan Dr. Bottlieb, 1956 yılında şu açıklamayı yapmıştı: “Öyle ümit ediyorum ki, bu araştırmalarımız sonunda bir gün gelecek ki, ihtiyarlamayı durduracak ve insanların ebediyen yaşamasını temin edeceğiz.” Bu alanda güncel çalışmalar da mevcut. Üç ABD’li bilim insanı “ebedi gençlik” umutlarını artıran gen çalışmalarıyla 2009 Yılı Nobel Tıp Ödülü’ne layık görüldü. 2012 yılında da Almanya Kiel'deki Christian Albrecht Üniversitesi ile Schleswig-Holstein Üniversite Hastanesi uzmanları, 'ebedi gençlik' adı ile andıkları bir genin varlığını saptadıklarını ‘ölümsüzlük genini bulduk’ diye duyurdular. 

Kur’anı Kerim’de “Her nefis ölümü tadacaktır” ayeti bulunmakta. Bir görüşe göre, ölümü tatmak demek, ölmek demek değil, adı üstünde “tatmak”tır, ölümü bilmek demektir. Çeşitli şekillerde ölünebilir. Biyolojik vücudun ortadan kalkması bir nevi ölüm olabilir. Ölen, bedendir, ruh ise ölümsüzdür. Herkes ölümsüzlük peşinde ve bunun yakalanabilir olduğuna da inanılıyor. Bir başka görüşe göre ise; herkes kendisiyle iletişime geçtiğine inandığı mistik grupla ya da mitolojik grupla veya insanüstü varlıkla, iletişimi sürekli ve kaliteli kılabilecek coğrafyayı arıyor. Bunlar da belirli coğrafyalarda bulunuyorlar. En azından bilgi bu yönde. Dünyanın, farklı açılardan yapılmış parselasyonları var. Kamboçya, Tibet, Vietnam ve Sibirya, kadim bilgide özel statü sahibi yerler. Bu coğrafyalarda, ölümsüzlüğü elde etmiş grupların var olduğuna ve bu coğrafyalar üzerinden bu guruplarla temasın mümkün olduğuna inanılıyor. Bu sebeple bazı bölgeler “özel hedef”, bazı bölgeler mayınlanıyor veya bu maksatla boşaltılıyor. 

Arkeoloji ve mitoloji el ele, bu yolda en fazla mesafe kat edenler, Almanlar ve Yahudiler. Rusya ve ABD dâhil, diğerleri bu alanda Almanya’ya yaklaşabilmiş değil. Yaşlanma hızlandıkça ve demografik durum kötüye gittikçe “bunu nasıl bertaraf ederiz” diye, hem devletler bazında hem de küresel hegemonlar bazında inanılmaz bir çaba var. Küresel kaosların yükselmesi, bu alandaki çabanın ve rekabetin yükselmesiyle doğrudan irtibatlı. “Zamanımız daraldı, sayımız azaldı” telaşı içinde, bunu bertaraf etme çabası, dünyayı kaosa sürüklüyor. Bu konuda dini metinlere ve mitolojilere nasıl önem verilmesi gerektiği konusunda da ciddi bir karartma var. Bu maksatla tüm dünyada ve ayrıca Yahudiler, Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasında din algılayışını ciddi anlamda deforme ettiler, tasavvufla oynadılar. 
İnsan ne yaşadığı topraklara sığıyor ne de kendi ömrüne. Taşmak istiyor uzaya, yıldızlara ve ölümsüzlüğe doğru… Yakın hedef ömrü uzatmak, nihai hedef ise ölümsüzlük. 

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX