0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Liyakat ve Örgütçülük

İngiltere, tüccar kafalıdır, Protestan'dır ve aristokrattır. Bilhassa bu son vasfı, bugünkü devletler arasında, İngiltere'ye müstesnalık verir. “Aristokrat Devlet” demekten kasdımız, insanları itaate alışmış, kanunları basit ve bir idareci sınıf tarafından muhafaza edilmiş ve geniş topraklara mâlik kılınmış bir devlettir. 

İngilizler, nüfuz sahibi bir tabaka tarafından, iç ve dış siyasetin, mahkemelerin, eğitim ve terbiyenin kontrol edildiği ve bu tarz teşekkülün, bütün yurttaşlar tarafından “doğal” karşılandığı bir topluluktur. Tıpkı insanların teneffüs ettikleri havanın cinsinden habersiz olmaları gibi, İngilizler de bir sınıf hükümeti tarafından idare edildiklerinin çok çok az farkındadırlar. 

Bu sınıf hükümeti, İngiltere'yi kuran nesiller ile muasırdır. Sınıf hükümetinin, milli halk saltanatının yerine geçmesi, kilise arazilerinin, asilzadeler ve büyük toprak sahibi Lordlar lehine müsadere edilmesinden sonra olmuştur. 15. asrın ortalarında başlayıp 16. asrın sonlarına doğru durulan bu çalkantıların sonucunda, artık İngiltere'nin idaresini bir zengin adamlar hükümeti, Oligarşi ele alacaktır. İngiltere'yi, ticareti dünya çapında artırmaya ve müstemleke sahibi olmaya yönelten, “daha fazla para”dan başka bir şey düşünmeyen işte bu oligarşidir. 

Sınıf hükümeti, İngiliz milletine zorla ve baskıyla kabul ettirilmemiş, ama kendiliğinden de kabul olunmamıştır. O, adeta kendi kendine filiz vermiş, reformun, kendi asli ve milli ikliminde tekâmül eden reformun tesiri altında, milletin aldığı hüviyetin mahsulü olmuştur. 

Kapitalizmin menşei 

Büyük değişiklik, nihayet tam manasıyla kaybolan, köylü sınıfının sükut ettiği zamanda vaki oldu. İngiliz köyü, Lord'unun malı oldu; Lord, toprağı çiftçilerden muayyen bir ücretle kiralıyordu. Vaktiyle mal sahibi olan köylüler, bir süre sonra haftalıkla çalışmak suretiyle toprak eken amele haline geldiler. Bu vaziyet, İngiliz ticaretinin yükselmeye başlamasından ve sanayi hareketinden de çok evvel, inkişaf ediyordu. Kapitalizmin menşei işte budur. Başlangıcından beri, nüfuzlarını Kral'ınkinin yerine ikame eden zenginlerin bu üstünlüğü, bir sınıf üstünlüğü suretinde biçimlendi. Bugüne kadar da vaziyet değişmemiştir. 

İngiltere, ekonomik, siyasi ve kültürel açıdan dünya üzerinde büyük bir güç olmayı; icatları, maceraperestliği ve girişimleri sayesinde edindi. “Maceraperestlik ve değişik yerleri görme arzusu”, İngiltere yahut İngilizler hakkında yapılacak her bir araştırma sırasında bilhassa dikkate alınması gereken husustur. Macera ve sürekli değişik yerleri görme arzusunu, İngilizlerin her milletten ziyade sevdiklerini,  tarihi masallarda da bulmak mümkündür. 

Bir taraftan da unutmamalı ki, İngiliz’e mahsustur zannettiğimiz her şey, sadece İngiltere'de bulunmaz. Japonyalı, Koreli ya da Alman'da da vardır. Bütün bu hasletler, insaniyetin umumi karakterleri zümresine girer. Farkı doğuran ise “nisbet” meselesidir. Her millet, ticareti, parayı, macerayı, keşfi sever. Fakat insanlar ve ırklar, bu hisse muhtelif derecelerde sahiptirler. İngiliz ise bunun son derecesine sahiptir. 

Çok uzun yıllar, hedef coğrafyalarda “ikilik çıkarmak” suretiyle ve örgütçü modelle dünyanın idaresini elinde tutan İngiltere, Amerikalıların liyakat modeline mağlup oldu. 

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX