0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Bilinmeyen Alman

Batı’da beyni en değişik çalışan millet, Alman’lardır, zihinsel olarak Avrupalı değillerdir. Görünen ve bilinenin aksine şiddete yatkındırlar. Kamu mallarını, sanat yapıtlarını yakma yıkma tutkusuna “Vandalizm” denir. Bu isimlendirmenin kökeni, 5. Yüzyıl’da, Galya, İspanya ve Kuzey Afrika’yı yakıp yağmalayan Cermen kavmi Vandal’lardan gelir. 

“Alman teknolojisinin ilham kaynağı neresidir” sorusu, halen cevapsızdır. Almanlar, Arkeoloji ve Mitolojiye büyük önem verirler. Alman endüstrisinin temelinde Alman milletinin disiplini ve çalışkanlığı kadar, sahip oldukları “Kadim Bilgi”nin de önemli ölçüde payı vardır. 
Almanlar, insan ömrünü uzatmak maksadıyla, karaciğer, kalp ve akciğer gibi yıpranan bazı organların daha yenisiyle değiştirilmesi hususunda ciddi ilerlemeler kaydetmişlerdir. Güney Afrika, Hindistan ve Avustralya’da kurdukları merkezlerde, organ değiştirme çalışmalarını insan klonlamaya dönüştürmeye çalışmaktadırlar. 

Alman milleti ırkçıdır ama ne gariptir ki; Cermen ırkının üstünlüğü iddiasının arkasında, bu milletin iki tarihi düşmanı Fransız ve İngilizlerin izleri vardır. Fransız diplomat-yazar ve oryantalist Arthur de Gobineau'un 1853’de gündeme getirdiğine göre “Bütün insan ilerlemesini ve uygarlığını başlatanlar, Cermenlerdir. Beyaz ırk, siyah ırk ve sarı ırk (Moğol ırkı) arasındaki farklılıklar tabii bir bariyerdir. Bu ırkların karışması bu bariyerleri yıkıyor ve Kaos’a sebep oluyor.” 
Bu görüş, İngiliz H. Stewart Chamberlain (1911) tarafından daha da geliştirilip, genişletilmiştir. Chamberlain’a göre “Bugün, iki kuvvet yani Yahudiler ve Cermen ırkları, özelliklerini Kaos’un son dalgalarının bulandırmadığı her yerde, bazen dostça, bazen düşmanca, fakat her zaman karşı karşıya gelen yabancı kuvvetler olarak korurlar.” 

Orta Avrupa’nın doğuştan Yahudi karşıtlığı ile birleşerek Nazizm’i meydana getiren, elbette ki bu çeşit doktrinlerdi. Daha sonra Nazizm’e dönüşecek Cermen ırkçılığının fikir babası bir İngiliz ve bir Fransız’ken, Fransa ve İngiltere’nin, Almanların her haklı atılımına karşı çıkması, Cermenler’i çileden çıkartıp iki dünya savaşından başka bir sonuç doğurmamıştır. 
Türk Dışişleri Bakanlığı Siyasi İstihbarat Şubesi'nin 23 Mart 1932 tarihli “Almanya'da Dahili Vaziyet” konulu şu raporu, “Alman”ın kiminle niçin mücadele ettiğini ortaya koyuyor: 

“Almanya'da vaziyete hâkim olan Yahudi iktisatçılar, milleti iktisadi tertip ve inceliklerle meşgul etmişler ve dünyayı da bu siyaset peşinde sürüklemişlerdir. 1922-23 senesindeki enflasyon yoluyla hariçten aldıkları borçları ve yabancı paralarını dondurarak dünyada görülmemiş bir batakçılık yapmışlardır. Bu Yahudi siyaseti, (Alman) milliyetçileri çok asabileştirmiştir.” 

Bilinen ve yaşananların haricinde bu ve benzer raporlara rağmen, Yahudilere yapıldığı ileri sürülen eziyetlerin kompleksinden kendini kurtaramamış olan Alman, halen, Yahudi’ye karşı ezik ve ona karşı alttan alıp, anlayışlı davranmak zorunda hissediyor kendisini. 
Günümüz küresel düzeninin kurucularından ve idarecilerinden 95 yaşındaki Henry Kissinger, ikili sohbetlerinde, sağlığını neye borçlu olduğunu soranlara “Ben dünyanın en mutlu insanıyım, çünkü insanlığa hizmet ediyorum” diyor. Ezoterizmle yakından ilgilenen Kissinger ayrıca “Ben, Tanrı’yla konuşuyorum” diyor. Şimdi, Kissinger gibi Almanlar da dünya çapında , “Küresel” ve “Tanrısal” bir rol peşinde. 

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX