0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Herkes işini hakkıyla yapsa...

Merhum Mehmet Akif Ersoy I.Dünya Savaşı'nda, müttefikimiz Almanların daveti üzerine Almanya’ya gider ve yaklaşık dört ay Almanya’da kalır. 

Aslına bakarsanız merhum Akif’in hayatıyla ilgili en az bilgi ve belgenin bulunduğu dönem de, işte bu dönemdir! Bundan nedenle de Akif’in bu ziyaretiyle alakalı ne biliyorsak sözlü aktarıma ve duyumlara dayanmaktadır! Oysa merhum Akif’in Almanya ziyareti en ince noktalarına varıncaya kadar incelenebilseydi, bugün özellikle de yaşadığımız şu günlerde bizlere birer ibret vesikası olacak ve çok faydalı olacaktı! 

Bu kadar az bilgi ve belgenin bulunduğunu söyledikten sonra bu kadar iddialı sözü nasıl edebildiğim sorulabilir, ancak ben, Akif’in gerek çıkardığı dergiler gerekse bugün elimizde bulanan Safahat adlı eserin, Osmanlı’nın çöküşünü, yıkılışını ve yerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni sosyolojik olarak inceleyen itibar edilecek birkaç eserden biri olduğuna inanmaktayım! 

Dahası merhum Akif’in Almanya Berlin ziyaretinin adeta bir muamma gibi gizli tutuluyor olması da beni inanılmaz rahatsız etmektedir! Özellikle kendinden sonra gelecek nesle, ‘’Asımın Nesli’’ gibi bir rol model çizen Akif, Almanya’da çok büyük acılar çekmiş olsa gerek, diye düşünüyorum. Kendi medeniyetinin geldiği nokta ve bir süre içinde bulunduğu Batı Medeniyeti yüzleşmesi karşısında çok acı çektiğine inanıyorum! 

‘’Çanakkale Şehitleri’’ şiirini Necid Çölleri’nde değil de, Almanya’da Berlin günlerinde yazdığı bilgisinin doğruluğunu teyit edemesem de, bu durum bana çok dikkat çekici geldi! Bu bilgiyi araştırmacı yazar Sayın Latif Çelik Bey’in 11 Ocak 2005’te Türkiye Gazetesi’nde yayınlanan mülakatından okumuştum! 

Uzunca zamana dayanan Akif merak ve araştırmalarım, bendenizi Almanya Berlin’deki İstasyon Restoran’ına kadar götürmüştü! Merhum her gün aynı saatte aynı masada aynı sandalyeye oturup notlarını burada yazarmış! Sayın Çelik’in ifadelerinden, ‘’Çanakkale Şehitleri’’ şiirini de burada yazdığını ertesi gün bir Türk talebenin şiiri Berlin Postanesinden Sebil-ül Reşad Dergisi’ne yolladığı bilgisini öğrenmekteyiz! 

Onca konu varken neden merhum Akif’ten söz açtığım dikkatinizi çekmiş olabilir, öncelikle arz etmeliyim ki, konu her ne olursa olsun ister dini, ister siyasi, ister bilimsel merhum Akif’in yaşantısının, tavrının ve eserlerinin bizler için bir rehber olduğuna inanıyorum! 

Aslına bakarsanız, bir sanatçı olarak bugün yazıma, 402 yıl önce bugün 9 Haziran 1617’de açılışı yapılan Sultanahmet Camii'ni yazarak başlayabilirdim! 

Öyle ya, dünyada altı minareli tek cami, hatta altı minareli olmasından tutun da yapıldığı zaman itibarıyla, ‘’Gerek var mıydı’’ tartışmasının yapıldığına kadar, yazacak o kadar çok konu vardı ki! 

Altı minareli olması tartışılmış, çünkü yapıldığı zamanda altı minare sadece Kabe’de bulunuyormuş! Hatta padişah I. Ahmet’in sorması neticesinde, mimar Sedefkar Mehmet Ağa’nın iki yıl ortadan kaybolup, ‘’Hünkarım artık Kabe’nin yedi minaresi var’’ dediği rivayet edilir! 

Yapıldığı dönemde Osmanlı’nın içinde bulunduğu ekonomik şartlardan dolayı, bugün Çamlıca Camii’ne, ‘’Bu kadar büyük camiye ne gerek var’’ diye itiraz edenler gibi itiraz edenlerin olduğunu da yazabilirdim! 

Evet, yazacaktım da, ancak bir ay aradan sonra döndüğüm ülkemde bir ay öncenin öncesinde konuşulanlara baktığımda, merhum Akif’in Berlin ziyareti gibi Fransa günlerimde görüp şahit olduklarım karşısında, ‘’Neden? Neden?’’ sorularını kendime sorup, çektiğim acıları hatırladım! 

Sonrasında da merhum Akif’e Berlin sonrası, ‘’Üstad ne gördün?’’ diye sorulduğunda söylediği şu sözleri aklıma geldi, ‘’Berlin’e gittim sefirimiz Kur’an tefsiri ile uğraşıyordu, döndüm Fatih Camii imamı siyasetname yazıyordu’’! 

Hülasa, yüz yıl öncenin intikamının alınmaya gelindiği şu günlerdeki halimiz! 

Alfabenin A’sından başlamak gerek! 

Herkesin kendi işini yapmadığı yerde bütün işler bir ya da birkaç kişinin omzuna biner! 

İş geldi dayandı İstanbul seçimlerine! 

Geldim gördüm ki, bütün işler Saygıdeğer Cumhurbaşkanımızın omuzlarında! 

Ah, o, işlerini layıkıyla yapmayanlar, yüklenenin omzuna ağırlığı katmerleştirenler! 

İşte, onlara ne demeli?

Ahmet Yenilmez Diğer Yazıları

Pers Aklı

18 Nisan 2024

Benden demesi

16 Nisan 2024

Distopya

14 Nisan 2024

Gerçekten o kadar etkili miyiz dünyaya?

11 Nisan 2024

Seçim mi seferberlik mi?

09 Nisan 2024

Beceremedi

07 Nisan 2024

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX