0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

AYAK İZLERİNİZİ SÜREREK AVLIYORLAR...

Yukarıdaki grafikte yer alan başlıklara küresel parazitlerin insanlığın geleceğini inşa etmek için kullandıkları silahlar diyebiliriz. Sektör emisyonlarının toplamdaki payı diyerek alengirli cümleler ile kurulmak istenilen köle düzenini ne güzel kamufle ediyorlar değil mi?

Evet sevgili dostlar, bugünkü yazımızın konusu karbon ayak izi. Birtakım bankaların şimdiden uygulamaya koyduğu ve para babası parazitlerin ısrarla gündemden düşürmediği, ayrıca ulus devletlere baskı yaparak zorla kabul ettirilmeye çalışılan karbon ayak izi meselesi. Hele ki, sahipleri yabancı olan bir özel bankanın, artık tv reklamlarında bile karbon ayak izi düşük olmayana kız da verilmeyecek diyecek kadar ileri giderek, insanların kafasına yerleştirmeye çalıştığı karbon ayak izi.

Peki, nedir bu karbon ayak izi ve nereden çıktı? Yüz yıldır peyderpey küresel ısınma adı altında insanların bilinç altına yerleştirilmeye çalışılan olgu. Neymiş efendim, dünyanın ısısı yükseliyormuş, bu yüzden iklimler değişiyormuş, kutuplardaki buzlar eriyormuş, dünya insanın yaşaması için daha zor hale geliyormuş...

Yüz yıla yakındır bu yaygarayı koparırlar. Madem yüzyıldır bu sıkıntı mevcut idi, hele ki de endüstrileşmenin yeni başladığı yıllarda denetimin sıfıra yakın olduğu yıllarda, İngiliz şehirlerinde fabrika dumanlarından şehirlerde insanların birbirini göremediği yıllarda, küreyi ısıtamadık, şimdi ısıtacakmışız! Arkadaşlar, Kız Kulesi'nin yüz yıl önceki su seviyesine ve şimdiki su seviyesine çok basit bir şekilde açıp bakın bakalım, gram fark görebilecek misiniz?

Ne yazık ki, devrimiz yalan devri. Küresel parazitler uydurdukları ve günümüzün sihir aleti olan Tv ve medya ile insanların kafalarına işledikleri yalanlarla kendi çarklarını döndürmeye çalışıyorlar. Ve yüzyıldır kendilerine topluca bir dur diyen çıkmadığı için, iyice arsızlaştılar. Artık dünyanın nimetlerinden faydalanma hakkının sadece kendilerinde olduğu düşüncelerini korkmadan açık açık gözümüze soka soka dillendiriyorlar. Bu minareyi çalanların günümüzdeki kılıfı ise karbon ayak izi.

İnsanları bireysel bazda bazı alışkanlıklarını değiştirdikleri taktirde, sözde küresel ısınmayı yavaşlatıp, hatta durdurabileceklerini iddia ediyorlar. Bilim adamları, devlet adamları, para babaları da bunlara farkında olarak veya olmayarak gayet güzel hizmet ediyor.

Yukarıdaki tabloda karbon emisyonunun oranlarını vermişler. En büyük pasta enerji üretiminde, daha sonra tarımsal faaliyetler, endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı ve atıklar küresel ısınmayı tetikliyormuş. Bunun için insanların yapması gerekenleri devletler eliyle, önce alıştıra alıştıra daha sonra ise zorla dikte etmeye çalışacaklar.

Karbon ayak izimizi indirmek isteyenlerin bize şimdilik tavsiye ileride ise dikte edecekleri yöntemlerden bazıları şu şekilde;

- Kendileri yüzlerce eskort araçla ve özel uçaklarla dünyada fink atarken bireysel araç kullanımının kısıtlanması için insanlığa baskı.

- Bir yanardağın çıkardığı gazın yanında devede kulak kalan ısınma için kullanılan yakıt gazlarının kısıtlanması.

- İnsanların uyutulması için kullanılan spor stadlarının ve kendi fabrikalarının kullandığı elektriğin yanında devede kulak kalan ev elektrik tüketimlerinin kısıtlanması.

- Çevreye ve doğaya sürekli pislik yağdıran kendi fabrika aletlerinin yerine ev aletlerinin kullanılmasının kısıtlanması.

- Binyıllardır insanoğlunun yetiştirip etinden ve sütünden faydalandığı hayvancılığın kısıtlanması.

- Kıyafet ve ayakkabı üretiminin kısıtlanması.

Listeyi daha da uzatabiliriz.

"Bu bankaların çetelesini tuttuğu karbon ayak iziniz, bu tüketimlerinize bağlı olarak değerlendirilecek." diyorlar, peki ne öneriyorlar;

- Her evde araba olacağına konserve gibi toplu taşımalara istiflenerek işyerlerine giden ve zenginlerin lüks yaşaması için insanlıktan çıkar şekilde çalıştırılan toplum.

- Evlerimizde yaktığımız yakıtları azaltıp, daha soğukta yaşamaya çalışacak bir insanlık.

- Ev tüketiminde kullanacağınız elektriği, dinamolara bağlı bisikletlerle üretip kullanmanız. Bunun bir ileri versiyonu devlet için de günde şu kadar saat evinde elektrik üretmek zorundasın olacak. Bu konuyu güzel anlatan Black Mirror dizisini izlemenizi öneririm.

- Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığın azaltılıp, böcek içerikli gıdaların tüketilmesi.

Peki, buna bugün dur demezsek ileride belki biz, belki de çocuklarımızın karşılaşacağı manzara şu şekilde olacaktır;

- Memleketinize gitmek için uçak bileti alacaksınız, fakat bu ay tükettiğiniz kırmızı etten ötürü karbon ayak iziniz fırlamış size uçak bileti satamayız. Lütfen gidin biraz daha böcek yiyerek karbon ayak izinizi düşürüp öyle gelin.

- Aileniz için ev almaya karar verdiniz ve paranız var fakat karbon ayak iziniz fırladığı için ev alamıyorsunuz. Gidin biraz daha pedal çevirip karbon ayak izinizi dengeleyin öyle gelin. Zaten mülk edinme hakkını da elimizden alıp, her şeyi kendilerinden kiralamamız için gerekli uygulamalar şimdiden başlatılmış vaziyette.

- Çocuğunuzun sağlıklı beslenmesi için büyük veya küçükbaş hayvan yetiştirmeye karar verdiniz. Olmaz diyecekler, biz bunu usullerine göre zaten üretiyoruz. Bizim usullere göre ürettiğimizden yemek zorundasınız kendiniz yetiştiremezsiniz. Usule göre üretilenler de, kanser hücrelerinin tekniği ile çoğaltılan yapay et.

- Kendiniz tarım yapmak isteyeceksiniz. Olmaz diyecekler, biz tarımı da usulüne göre yapıyoruz. Belli bir kapasitenin altındaki üreticiye izin vermiyoruz. Daha evvelinde ülkemizin topraklarını sattığımız yazılım zenginleri sizin yerinize endüstriyel tarım yapıyor onlardan yiyin. (Hollanda'da aylardır bunun savaşını veren çiftçileri araştırırsanız göreceksiniz)

Arkadaşlar, her duyduğunuz reklama, her duyduğunuz tartışmaya ve en önemlisi her duyduğunuz habere inanmayın. Pandeminin başında da renk değiştiren hastalar, pat diye düşüp ölen hastaların kurgu videoları ile ekranlar korku pompaladı. Neticede, toplumun %85'ini, nüfus azaltılması lazım diye bas bas bağıran bir yazılımcının fonlayarak ürettirdiği sıvıları insanlara itelediler. Kalan %15'lik azınlığa selam olsun.

Velhasıl kelam kendinizi düşünmüyor olabilirsiniz, akranlarınızı da düşünmüyor olabilirsiniz. Fakat çoluk çocuğunuzun, neslinizin ifsat edilmesine bugün göz yumarak büyük veballerin altına giriyorsunuz. Birisi size bu böyle dedi diye, inanmayın. Araştırın, Alemlerin Rabbinin sizlere bahşettiği en büyük silahınız olan aklınızı kullanarak karar verin. Size kimlerin neleri dikte ettiğini gözlemleyin, kimlerin neyi savunduğunu ve ısrarlarla insanoğluna kabul ettirmeye çalıştığını fark edin. Ve bu insanların ailelerini, atalarını ve atalarının yaşadıkları dönemlerde kendi çıkarları için insanoğlunun zararına neler yaptıklarını araştırın. Ve ne olur bu durumları küçümsemeyin. Şakaya vurduğumuz dalga geçmekle yetindiğimiz ve ne dedilerse kuzu kuzu kabul ettiğimiz uygulamaların bugün dünyayı ne hale getirdiğini analiz edin. Çok zor değil, sadece televizyonunuzu kapatıp dizi, reklam ve haberlere maruz kalmayı bıraktığınızda bile, gözünüzün ne kadar açılacağına şaşıracaksınız.

Ahmet Yenilmez Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX