Piyanist-Besteci Hüseyin Sermet: Küreselleşme kendisine biat eden bir anlayış istiyor
Yayın Tarihi: 03 Şubat 2025 Pazartesi 12:14:00
Güncelleme Tarihi: 03 Şubat 2025 Pazartesi 12:14:00
24 TV Arafta Sorular programında Star Gazetesi Yazarı Esra Elönü'ye konuk olan Piyanist-Besteci Hüseyin Sermet, “Farklı hayat tarzlarının norm olarak dayatılmasını kesinlikle kabul edemem. Küreselleşme, kendisine biat eden bir anlayış istiyor." dedi.

Gunes.com
24 TV Arafta Sorular programında Star Gazetesi Yazarı Esra Elönü'nün sorularını yanıtlayan Piyanist-Besteci Hüseyin Sermet, "Farklı hayat tarzlarının norm olarak dayatılmasını kesinlikle kabul edemem. Küreselleşme, kendisine biat eden bir anlayış istiyor." dedi.
"Farklı hayat tarzlarının norm olarak dayatılmasını kesinlikle kabul edemem. Küreselleşme, kendisine biat eden bir anlayış istiyor"
''Tekelleşmenin ötesinde küreselleşme diyoruz biliyorsunuz. Ben kimsenin hayat tarzına karışamam. Kendimde öyle bir yetki görmüyorum. Ancak değişik hayat tarzlarının norm olarak dayatılmasını da kesinlikle kabul etmem. Bir babayım aynı zamanda. Küreselleşme kendisine biat eden anlayış istiyor. Dikkat ederseniz hep ortaya aynı isimler atılıyor. Musiki de X diyelim. Tiyatroda ta da sinemada işte Z. Onların dışında onlar kadar iyi iş yapan belki de onlardan daha iyi iş çıkaran kişilerin üstlerine ölü toprağı atılmış. Halk zaten bu konularda genel olarak bilgisiz. Sizin de önünüze hep aynı isim çıkıyorsa çok büyük, çok önemli, çok dahiyane olarak sunulup tüketime açılıyorsa çeşitli televizyon, gazete gibi mecralarda reklam edilir. Bunun başka bir adı yok. Önünüze çıkarsa siz de bu adam ya da bu hanım öne atılıyor dersiniz. Zaten dikkat edin bunların çoğunda zaman sınırlamaları vardır. Bir kısmı mesela yazar olarak belli senelerde ortaya atılır, bir furya haline gelir ya da getirilmeye çalışılır. Ama ondan sonra baktılar ki kafi, halkta karşılığı yok. Kabiliyeti tutturacak kadar önemli değilse o kişi unutulur ve yerine başka biri piyasaya sürülür. Böyle olduğu zaman ortaya çıkan neticede gerek sadece Türkiye'de değil bu dünyada da bu şekilde cereyan ediyor. Belirli isimler, belirli isimleri star haline getirerek piyasaya sürerek devam ediyor. Bu bir nevi hem kültürel hegemonya hem batının demin bahsettiğim kilisenin bazı şeylerin içini doldurması hikayesi ve son zamanlarda kilisenin elinden alınıp belirli bir çevrenin çıkarına hizmet eder şekle sokulmuş olmasından kaynaklanıyor. Bunu siz anlamadığınız tahlil edemediğiniz takdirde de siz bunun eseri oluyorsunuz. Farkında olmadan işte ben bu hanımın konserine gideyim, bu yazarın kitabını alayım diyorsunuz. Ondan sonra okuyorsunuz. Ben sanki yapmadım mı zannediyorsunuz. Gittim aldım okudum ve kendimi zorlaya zorlaya okudum.''
''Kendimce namaz kılmaya başladım. Ve sonra ondan vazgeçtim. Çünkü her seferinde hüngür hüngür ağlıyordum. Çünkü zorluyordu beni''
''Bu söyleyeceğimden dolayı birileri beni rezil etmeye çalışabilirler. Ama ben risk almayı seven bir insanım. Ben namaz kılmayı bilmiyorum. Çünkü benim ailemde böyle bir şey öğrenmenin imkanı ve ihtimali yoktu. Paris'te namaz kılamayı öğreten kitaplar aldım. Ezberlemeye çalıştım. Sonra dedim ki bir şeyi ezberleyip söylemeye çalışıyorum. O bana yeterli gelmiyordu. Kendimce namaz kılmaya başladım. Ve sonra ondan vazgeçtim. Çünkü her seferinde hüngür hüngür ağlıyordum. Çünkü zorluyordu beni. Sebebimi bilemem. Ben yaşadığımı, tecrübe ettiğimi söylüyorum. Bunu bana bir şekilde izah edebilecek olan biri varsa ben onun izahatını seve seve dinlerim. Şimdiye kadar hiçbir zaman söylemedim çünkü benim normal mensup olduğum çevre ah diyerek 'Adamdaki tavra bak kendisini alçalta alçalta yağa çekmek için ne hallere düşüyor' diyecek.''