0530 708 54 54
0530 708 54 54
14 Haziran 2019 Cuma 13:22:00 - Güncelleme:14 Haziran 2019 Cuma 13:28:00

Türkiye-AB İlişkilerinde Yeni Dönem: DMW’nin başına ilk kez bir Türk geçti

DMW Uluslararası Diplomatlar Birliği’nin ilk Türk Genel Başkanı olan Ferhat Bozçelik, DMW’nin yeni yol haritasını aksam.com.tr’den Ezgi Aşık’a anlattı. İlerleyen süreçte Türkiye için çok şeyin değişeceğini anlatan Bozçelik, "Türkiye bir değişim içerisinde, Eskiden yüz metre koşucusuyduk, şimdi maraton koşuyoruz. Stratejik olarak Türkiye, dünyada çok önemli bir yerde duruyor. Türkiye’nin yer altı madenleri 2023’ten sonra piyasaya çıkarılanlarla kat ve kat daha güçlü olacak." diye konuştu.

Avrupa Birliği Komisyonunun desteği ile kurulan DMW Uluslararası Diplomatlar Birliğinin ilk Türk Genel Başkanı olan Ferhat Bozçelik, seçim sonrası, DMW’de yaşanacak yenilikleri ve Avrupa’nın yakın geleceğini aksam.com.tr’den Ezgi Aşık’a değerlendirdi.

Bozçelik, “Türkiye Cumhuriyeti, eski ve kadim gelenekleri olan, dünyanın en güçlü ülkesidir, asla yıkılmaz. Stratejik olarak, Türkiye dünyada çok önemli bir yerde duruyor. Türkiye’nin yer altı madenleri 2023’ten sonra piyasaya çıkarılanlarla kat ve kat daha güçlü olacak.” ifadelerini kullandı.

DMW’nin yeni döneminde AB ile Türkiye arasında siyasi ve ekonomik bağları güçlendirmek için her türlü argümanı kullanacağını belirten Genel Başkan Ferhat Bozçelik, “Almanya’nın en büyük kuruluşu olan Senatörler Birliği ile iş birliği protokolü imzaladık. Ekim veya kasım gibi, Avrupa Yatırım ve Tanıtım Zirvesi’ni İstanbul’da yapacağız. Bugüne kadar yaptığımız en büyük zirve olacak. Senatörler Birliği içerisindeki köklü şirketleri ve dernekleri Türkiye’ye getirerek, ülkemizin PR’nı, tanıtımını, Türkiye’nin yatırım ülkesi olduğunu göstermek istiyoruz.” dedi.

DMW’de (Uluslararası Diplomatlar Birliği) 19 yıl sonra ilk defa bir başkan değişikliği oldu. Derneğin başına geçen ilk Türk başkan oldunuz. Süreç nasıl gelişti?

Avrupa Birliği Komisyonu tarafından 2000 yılında kurulan DMW, AB Komisyonu, AB Parlamentosu ve Birleşmiş Milletlere akredite olan, Avrupa’nın en önemli sivil toplum kuruluşlarından biri olarak kabul edilmektedir. 2000 yılında, 30-35’e yakın Avrupalı diplomat, 20 ülkede bir araya gelerek, DMW Uluslararası Diplomatlar Birliğini kurdu. Ben de 2008 yılında DMW’ye kabul edilen ilk Türk oldum. Önce üye olarak alındım. 2010 yılında başkan yardımcısı seçildim ve 2012 yılında ise Türkiye’de resmi olarak DMW’nin temsilciliğini kurduk. 2014 yılında ise ana yönetime alınan tek Türk oldum.

Yaptığımız bütün çalışmalardan sonra Nisan 2019’da bir seçim oldu. 12 ülkede ofislerimiz var ve ilk defa Avrupa Birliği’nin kurduğu bir dernekte, bir Türk seçildi. Bunun önemini şöyle açıklayabilirim: Türkiye’nin Avrupa Birliğine alınma süreci devam ediyor. Bu Kurum, bugüne kadar 7 tane Avrupa Zirvesi düzenlemiş, Avrupa çapında Türkiye dâhil olmak üzere 20’nin üzerinde Avrupa Birliği toplantıları yapmış. Bu kadar önemli ve hatta stratejik bir kurumun başına ilk defa bir Türk geliyor.

Çok gurur verici bir olay.Şunu da belirtmem gerekir ki AB çevrelerinde birçok kişi rahatsız oldu, itiraz ettiler, şikâyette bulundular. Fakat başarılı olamadılar. Mahkeme kararıyla resmi olarak nisan ayı itibarıyla, DMW’nin Yönetim Kurulu Başkanıyım.

Dünya çapında 320 tane üyemiz var. Türk dostu olanlar, çok ciddi şekilde mutlu oldular. Bizim 4-5 yılda yaptığımız çalışmaları herkes gördü. Türkiye ofisimiz dışında diğerleri pasifleşmişti. Çünkü onlar artık Avrupa Birliğine girdikleri için pasifleştiler. Burada yeni bir değişikliğe ve döneme giriyoruz.

“BAŞKANLIĞIMLA TÜRKİYEMİZ İÇİN ÇOK ŞEY DEĞİŞECEK”

Başkanlığınızla beraber hayata geçirmeye çalıştığınız projeler neler olacak?

10’uncu yılıma giriyorum ve Avrupa’yı gezerek çok şey öğrendim. DMW Avrupa Birliği Komisyonu tarafından desteklenerek kurulmasından dolayı her yıl yeniden akredite ediliyor. Bu çok önemli çünkü eğer bir yanlış yaptıysanız, Avrupa Birliği sizi akredite etmiyor. Biz 19 yıl boyunca hep tertemiz kalmışız. Birleşmiş Milletlerde ise her 3 yılda bir akredite ediliyoruz. Birleşmiş Milletlerde 9’uncu yılımız. Avrupa Birliği Komisyonunda söz hakkımız var. Birleşmiş Milletlerin bütün toplantılara katılabiliyoruz. Türk vatandaşının söz hakkı olmadığı, duyup da konuşamadığı yerlerin içerisinde söz hakkımız ve bir oy hakkımız var. Ben yönetim kurulundayken bazı şeyleri ön plana koyamadım ama şimdi işin başındayım ve Türkiye’miz için çok şey değişecek.

“NEYİN DÜZELTİLMESİ GEREKTİĞİNİ BİLİYORUM”

DMW, Türkiye Cumhuriyeti için çok stratejik bir Birlik. Peki, başkanlığınızla beraber neler değişecek?

Burada bir misyon üstlendik. Ben Türk’üm ve Alman vatandaşlığını da almadım. Bütün ailemin içerisinde tek Türk vatandaşı benim. Bu da bir farklılık getirdi. Çünkü Türk asıllı Alman vatandaşı diyemeyecekler. Ben yüzde yüz Türk’üm, çifte pasaportum da yok, sadece Türk pasaportum var. Çok uzun süredir Almanya’dayız, ciddi bir şekilde eziklikler yaşadık, ikinci sınıf insan muamelesi gördük. Bu eziklikten sıyrılıp böyle bir pozisyona geldiğinizde, neler yapabileceğinizi görüyorsunuz. Neyi düzeltip, nerede güçlü olmamız gerektiğini, yaşayarak biliyorum. Kültürleri birleştirmek lazım, doğru kararlarla doğru hedeflere ulaşabiliriz.

“TÜRKİYE VE AVRUPA BİRLİĞİ İÇİN YENİ DÖNEM”

DMW yeni dönemde, Avrupa Birliği ile Türkiye arasında siyasi ve ekonomik bağların güçlenmesini sağlayacak her türlü argümanları kullanacaktır. Ayrıca global ölçekte iş birliği ve güç birliği yapmak içinde ciddi projeleri hayata geçirecektir. Allah nasip ederse, Türkiye’deki 7 bölgeye Temsilcilik vereceğiz. Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu, İç Anadolu, Ege, Karadeniz, Akdeniz ve Marmara Bölgeleri. 7 bölgede ofis açacağız. O Bölge Temsilcileri içerisinde güçlü olmamız lazım, çünkü orada da bir şeyler toplandığında, biz hemen Avrupa Birliğine sunabilelim. Sırf tek bir merkezli olduğunuzda herkes görüşmek isterse İstanbul’a geliyor.

7 bölgeyi doğru adamlarla konumlandırmak büyük bir güçtür. Bunu Avrupa Birliği ile konuştuk, çok mutlu oldular. Doğu Anadolu’da tarımı ve hayvancılığı güçlendirmemiz lazım. Biz ticareti çok iyi yapan bir ülkeyiz, devletimizi güçlendirmeliyiz.

Ayrıca büyükşehir belediyelerine ve ilçe belediyelere Avrupa Birliği konusunda danışmanlık hizmeti vermek ve AB fonlarının sağlıklı ve güçlü bir şekilde Türkiye’ye gelmesini sağlamak da istiyoruz. Üniversitelerin AB üyesi ülkelerdeki üniversitelerle başta teknoloji, Ar-Ge olmak üzere, diğer alanlarda da işbirliği için köprü vazifesi görmek istiyoruz. Tabi aynı şey, şirketler, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, öğrenciler için de geçerli.

“TÜRKİYE’NİN YATIRIM ÜLKESİ OLDUĞUNU GÖSTERMEK İSTİYORUZ”

Peki, iş birlikleri ve projeler neler olacak?

Avrupa İş Adamlar Kulübü çok önem verdiğim bir yer. İçerisinde 500’e yakın iş insanı var. Bir işbirliği protokolü imzaladık. Bu üyelerin içerisinde çok ciddi bilim insanları ve A’dan Z’ye iş insanları bulunuyor. Bizim için çok önemli. İkincisi ise European Alliance Diplomacy International dediğimiz 20 yıllık bir kökü olan diplomasi derneği, hem ticaret hem de siyaset yapıyorlar. Bunlarla da işbirliği protokolü imzaladık.

Almanya’nın 242 tane üyesi olan dev kuruluşu Senatörler Birliği. Bu Birlik, Avrupa’nın TÜSİAD’ı gibi. Yıllık 650 milyar avro ciro yapıyor. Almanya’nın en büyük kuruluşu olan Senatörler Birliği ile işbirliği protokolü imzaladık. 9’uncu ve 10’uncu aylarda, Avrupa Yatırım ve Tanıtım Zirvesi’ni İstanbul’da yapacağız. Bugüne kadar yaptığımız en büyük zirve olacak. Senatörler Birliği içerisindeki köklü şirketleri ve dernekleri, Türkiye’ye getirerek, ülkemizin PR’nı, tanıtımını, Türkiye’nin yatırım ülkesi olduğunu göstermek istiyoruz.

“YILLARIN BİRİKİMİNİ TÜRKİYEM İÇİN KULLANMAK İSTİYORUM”

Türkler olarak PR ve reklamımızı başarılı yapamıyoruz. Devletimiz o kadar güzel imkânlar sunuyor ama bir yere haber verene kadar, insanlar bunu duyana kadar haftalar geçiyor. Türk halkı olarak pasif araştırmacıyız. Kendimizi iyi ifade edemezsek, iyi tanıtamazsak güçlü taraflarımızı ortaya iyi koyamazsak, karşı taraf bunu bilemez. Reklamsız bir şey yürümez, elinizdekileri kullanmasını bilirseniz başarılı olursunuz. Ben bu iş için 18 yılımı verdim, 40 yıllık Avrupa mazimi de hesaba katarsak 50 yıllık birikimimi şimdi Türkiyem için kullanmak istiyorum. Ticaretin olduğu her yerde, yüzde 90 başarı vardır. Bu yüzden ticarete ağırlık vermeliyiz. Türkiye’nin “marka değeri” arttıkça, Türkiye’deki kurumlarında, şirketlerin de marka değeri artacaktır. Türkiye dünyada ne kadar çok tanınırsa, o kadar güçlü bir devlet oluruz.

“BİZİ ÇOK OYALADILAR”

Türkiye’nin Avrupa Birliğine girme sürecini konuşmak isteriz. Süreç sizce neden ilerlemiyor? Uluslararası Diplomatlar Birliği Başkanı olarak, AB’nin Türkiye’ye karşı tavrını nasıl gözlemliyorsunuz?

Bizi çok oyaladılar, böyle bir gerçek var. Bu konuda karşımıza çıktıklarında söyleyecek çok fazla şeyleri kalmadı. Türkiye Cumhuriyeti hükümetimiz ve devletimizin uyguladığı yüzde yüz güzel politikası var. “Biz Avrupa Birliği yolumuzdan sapmadık, sapmayacağız ve devam edeceğiz.” Bunları artık onlara karşı sorgulayabileceğiz. Ben toplantılara gittiğimizde soruyorum, göstere göstere sebep kalmadı. Çok basit bir dille, bizden çok düşük ülkeleri bile Avrupa Birliğine aldınız. Bizi neden almıyorsunuz? Bunu artık sorgulamamız gerekiyor. Bunu sorguladığımızda onları suçlu duruma düşürüyoruz. Kamuoyu yaratmada çok zayıfız ve bu konuda başarılı olamadık. Avrupa’da 3 buçuk milyon Türk vatandaşı var, çoğu Avrupa ülkelerinden fazlayız. Bir türlü kamuoyu yaratamıyoruz. Türk Diasporası oluşmalı. Bütünlük içinde olmalıyız. Parça parça dernekçilikle, Türk Diasporası oluşturulamaz. Birlikten kuvvet doğar.

“HRİSTİYANLIK ÇÖKERKEN İSLAM YÜKSELİYOR”

Peki, süreci sürekli oyalayan AB, Türkiye’den neden çekiniyor?

İslamofobi gerçeği var, bunu unutmamak lazım. Türkiye, en büyük Avrupa ülkesi olacak, böyle bir ciddi korku var. AB, kendi sistemleri içerisinde bir Hristiyanlık kulübü gibi bir şey maalesef. Bunu kabul etmemiz gerekiyor. Bunun ileriki dönemlerde kırılabileceğine inanıyorum. Çünkü dünya farklı bir yere gitmeye başladı. Ön planda Türkiye’nin çok güçlü bir ülke olması işlerine gelmiyor. Avrupa’da Hristiyanlık çökerken, İslam yukarı çıkıyor ve bu da önemli bir korku. Düşünün şu anda Almanya’daki kiliseler ve eğitim gördükleri kiliselerin çoğu satışa çıkarıldı. Çünkü eskisi gibi kullanılmıyor. İslam devam ediyor ve camiler olmaya başlıyor.

Türkiye bir değişim içerisinde. Bunu kimse görmezden gelemez. Eskiden yüz metre koşucusuyduk, şimdi maraton. Türkiye Cumhuriyeti dünyanın en güçlü ülkesidir, asla yıkılmaz. Stratejik olarak Türkiye, dünyada çok önemli bir yerde duruyor. Çünkü İslamiyet ile Hristiyanlığın geçişi Türkiye üzerinden, yaşadığımız bazı olaylar geçmişle bağlıdır. Bizim yıllar önce kazandığımız zaferlere dayanamayıp, farklı yollarda intikamını alma durumu var.

Türkiye’nin yer altı madenleri 2023’ten sonra piyasaya çıkarılanlarla kat ve kat daha güçlü olacak. Bizim yaşadıklarımızın yüzde 10’unu başka bir ülke yaşamış olsaydı parçalanmış, yok olup gitmişti. Allah’ımıza şükürler olsun ki ayaktayız.

“AVRUPA BİRLİĞİ HEDEFLERİNDEN ÇOK UZAKLAŞTI”

İngiltere'nin Brexit süreci ve yaşanan fikir ayrılıklarıyla sizce Avrupa Birliği kendi içinde bir çöküş yaşıyor mu?

Avrupa Birliğinin önemli bir konumu var. İlk kurulduğu yıllardaki hedeflerden şu anda çok uzaktalar. Almanya ve Fransa’dan sonra geriye kalan ülkeler “oturan oyuncular” gibi, koşan oyuncuda yok, koşamıyorlar, hepsi oraya bağlı. Avrupa Birliğinin ana hedefi, gerektiğinde tek bir para birimini alabilmekti ama hedeflere ulaşamadılar. Çünkü Avrupa Birliği içerisinde paraları kendi menfaatleri için kullandılar. Mesela buna örnek gerekirse; Polonya’ya aktarılan para akıl almayacak kadar fazla.

Avrupa Birliğinde çok ciddi bir düşüş var. Hızlı toparlanmazlarsa bu devam edebilir. Fakat Avrupa Birliği yüzde yüz dağılıp yok olacak diye bir şey yok. Bu konuda çok güçlüler, Fransa buna müsaade etmez, sağlam başınız varsa alttakileri tutabiliyorsunuz. Çok ciddi depremler yaşayacakları bazı yeniliklerin olması lazım. Bunun ileri bir tarihte olacağına inanıyorum. Avrupa Birliği her zaman var olacak. Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. AB’nin patronu Almanya’dır. Bu dün böyleydi, bugün de böyle ve yarın da böyle olacak. O yüzden AB’nin merkezi Almanya olmalıdır. AB yeni başkenti Brüksel değil, Berlin veya Frankfurt olmalıdır.

“AVRUPALILAR IRKÇILIĞI KENDİLERİ YARATTI”

Yakın zamanda Avrupa Parlamentosunda seçim yaşandı. Sandıkta ırkçı partilerin yükselişi görüldü. Avrupa’da özellikle artan İslam karşıtlığını ve ırkçı olayları yakından takip ediyoruz. Avrupa’da artan ırkçılığın kaynağı sizce nedir?

Avrupalılar ırkçılığı kendileri yarattı. İslamofobi çok ciddi şekilde arttı. Almanya’da çok üzüldüğüm olaylardan bir tanesi, meclisin içerisinde ilkokullu çocuklara başörtüsü yasağı gelecek. Almanya’da böyle bir şey asla düşünülemezdi. Mesela Fransa, nüfusunun yüzde 50’si yabancı, onlar için iş kontrolden çıktı, ırkçılık korkusu yaydılar. Irkçılık da zamanı geldiğinde onların başına büyük dert olacak. Kendi elleriyle icat ettikleri, kendi başlarını yiyecek. Kısa sürede tedbir alınmazsa hem kendileri hem de bizim vatandaşlarımız zarar görecek.

Almanya’da ne kadar Danimarkalı var biliyor musunuz? Sadece yüz bin tane. 30 yıl önce partileşmiş, o kadar güzel kamulaşmışlar ki 4-5 tane milletvekili ve bir bakan çıkardılar. Bizim de Türkiye olarak Avrupa’da yaşayan Türkleri desteklememiz gerekiyor. Orayı Türkiye olarak desteklemezseniz zayıflarsınız. STK’ların, derneklerin ve vakıfların desteğe ihtiyacı var. Avrupa’daki Türk vakıf ve derneklerin hepsini ortak bir amaca ve hedefe yönlendirecek, üst bir organizasyon şart. Buna Türk Diasporası dersiniz veya konfederasyon dersiniz. Adı önemli değil ama amaç bir olmalıdır.

“HERKESİN BİR TANE EVİ VARDIR, BİZİM DE TÜRKİYE”

Son olarak Avrupa’da yaşayan Türklere ne mesaj vermek istersiniz?

Geldiğimiz yeri ve kökümüzü unutmayalım, bizim bir tane vatanımız var. O da Türkiye Cumhuriyeti’dir. Dünya insanıyız, bu ayrı bir şeydir ama herkesin bir tane evi vardır. Bizim evimizde Türkiye Cumhuriyeti’dir. Türkiyesiz onlarında bir değeri yoktur, bunu unutmasınlar. Şu anki bu krizi de atlattıktan sonra önümüz açık, akıllı ekonomi paketleriyle çok güzel seviyeye varacağız. Biz ne kadar güçlü olursak, Avrupa’da yaşayan Türkler de güçlü olacaktır.

Kaynak: Aksam.com.tr

Etiketler :
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX