0530 708 54 54
0530 708 54 54
04 Ekim 2021 Pazartesi 08:38:00 - Güncelleme:04 Ekim 2021 Pazartesi 08:38:00

İklim değişikliğiyle mücadelede Türkiye'den tarihi adım

Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı ve İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, "Türkiye iklim değişikliği konusunda tarihi bir adım atıyor. BM Genel Kurulu'nda konuşan Sayın Cumhurbaşkanımız ülkemize verilen taahhütler ve ulusal katkı beyanımız çerçevesinde önümüzdeki ay mecliste Paris Anlaşması'nın onaylanacağını bütün dünyaya duyurarak oturuma damgasını vurdu." ifadelerini kullandı.

Covid-19 küresel salgınından ötürü bir yıl tehir edilen ve bu yıl kasım ayında Glasgow'da gerçekleştirilecek olan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 26. Taraflar Konferansı (COP26) öncesinde ülkelerin iklim değişikliğine yönelik tutumlarını gördüğümüz son derece önemli bir oturumun geride bırakıldığını ifade eden Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı ve İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, "Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (BMGK) Yüksek Düzeyli Oturumunda bu yıl devlet ve hükümet başkanları tarafından yapılan genel kurul konuşmalarında güncel siyasi meselelerin dışında pandeminin ve iklim değişikliğinin ele alınmadığı tek bir konuşma olmaması ise dikkat çekti." dedi.

İşte Prof. Dr. Birpınar'ın açıklamalarından satır başları:

Geçtiğimiz ağustos ayında, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından yayımlanan raporda küresel sıcaklık artışının sanayi devri öncesine göre şimdiden 1,2oC arttığı ilan edilmiş, bu gelişme üzerine BM Genel Sekreteri Guterres ise durumun insanlık için "kırmızı alarm" seviyesine geldiğini belirtmişti. İklim değişikliğinin çevresel, ekonomik ve sosyal sonuçlarının daha da kötüleşeceğine işaret eden raporun yankıları hala sürerken BM 76. Genel Kurulu vesilesiyle ülkeler geçtiğimiz hafta New York'ta bir araya geldiler.

Görev süresini başarıyla tamamlayan 75. BM Genel Kurul Başkanı Volkan Bozkır'dan görevi devralan 76. BM Genel Kurul Başkanı Abdulla Shahid oturumun açılış konuşmasında iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine yönelik, "Artık yanlış yolda değiliz, uçurumun kenarındayız" ifadeleriyle durumun ciddiyetini gözler önüne serdi ve sözü liderlere bıraktı.

GELİŞMELER OLUMLU

Yüksek emisyon düzeyiyle iklim değişikliğinin baş sorumlularından sayılan Çin, 2030 yılından önce karbondioksit emisyonlarında zirve noktayı görerek emisyonlarını azaltmaya başlayacağını ve 2060 yılından önce karbon nötr olacağına ilişkin iddialı hedefini paylaşırken Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'in ülke sınırları dışında kömüre dayalı yeni enerji projeleri gerçekleştirmeyeceği açıklaması kamuoyunda ses getirdi.

Bu yıl gözler Paris Anlaşması'na tekrar taraf olan ABD'nin iklim değişikliğine ilişkin yapacağı açıklamalardaydı. ABD Başkanı Joe Biden iklim politikalarında "masaya geri döndüklerini" duyururken, ülkesinin uluslararası iklim finansmanına verdiği desteği, içerisinde uyum yatırımları da olmak üzere, iki katına çıkararak yıllık 100 milyar ABD doları hedefinin gerçekleştirilmesine katkıda bulunacaklarını vurguladı. ABD'nin iklim finansmanına yıllık katkısını 11,4 milyar ABD dolarına çıkaracağına dair bu açıklamanın hiç şüphesiz 2015 yılında gelişmiş ülkeler tarafından gelişmekte olan ülkelere iklim değişikliğiyle mücadele amacıyla aktarılması taahhüt edilen 100 milyar hedefine ulaşılması için büyük bir adım olmasını beklemek yanlış olmayacaktır.

Avrupa Birliği'ni temsil eden AB Konseyi Başkanı Charles Michel ise emisyon ticaret sistemini başarıyla uyguladıklarını ve artık karbon vergisini etkin bir şekilde uygulamayı düşündüklerini söyleyerek karbon fiyatlandırma konusundaki çalışmaları sürdüreceklerinin sinyalini verdi. Buna ek olarak yeşil yatırımlara yönelik ciddi düzenlemeler üzerine de çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Konsey Başkanı, 100 milyar hedefinin gerçekleştirilmesinin çok büyük önem arz ettiğini ifade ederek AB'nin 2013-2019 yılları arasında 127 milyar avro miktarında fon sağladığını, bu tutarın söz konusu hedefin üçte birine denk geldiğini vurguladı. AB ayrıca iklim finansmanı çerçevesinde tüm taahhüt sahibi ülkelerden sözlerini tutmalarını beklediklerini belirterek diğer gelişmiş ülkelere çağrıda bulundu.

Bu açıklamalar üzerine AB'nin çabalarını artırmasını gerektiğini ifade eden söylemler AB'nin dışından değil, aksine içerisinden yükseldi. Lüksemburg Başbakanı Xavier Bettel, Avrupa Birliği'ne sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar en az yüzde 55 azaltma çağrısında bulundu. Başbakan buna ilaveten Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNICEF) 1 milyardan fazla çocuğun iklim şoklarına maruz kalmakta olduğunu açıkladığı raporu kamuoyuna hatırlatarak COP26'da tüm ülkelerin üzerine düşeni yapması gerektiğini vurguladı.

ABD'ye benzer şekilde iklim finans hedefine vereceği katkıyla Genel Kurul'da takdirleri toplayan bir diğer ülke ise Danimarka oldu. Danimarka hibe temelli iklim finansman katkılarını 2023 yılına kadar yılda en az 500 milyon ABD doları olacak şekilde artıracağını duyurdu. Bu miktarın yüzde altmış kadarını en az gelişmiş ve kırılgan ülkelerde uyum alanındaki yatırımlarına ayırdıklarını açıklayan Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen bu katkıyla 100 milyar hedefinin en az yüzde birinin Danimarka tarafından karşılanacağını belirterek Genel Kurul'un en önemli açıklamalarından birini gerçekleştirdi. Bu açıklamayla özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ada devletlerinin en çok şikayetçi oldukları yetersiz uyum finansmanı konusunda somut bir taahhüt verilmiş oldu.

COP26 Başkanlığını yürütmekte olan Birleşik Krallık adına New York'u ziyaret eden İngiltere Başbakanı Boris Johnson çok taraflı kalkınma bankalarının iklim finansmanı içerisindeki özel sektör katkısını artırabilmek için hükümetlerle daha fazla çalışmaları gerektiğine dikkat çekti.

Manşetlere çıkanlar dışında gelişmiş ülkelerin hep birlikte üzerinde uzlaşıya vardıkları husus, iklim değişikliğiyle mücadelenin giderek daha önemli hale gelmesiydi. Bu kapsamda kimi ülkeler iklim finansmanına yaptıkları veya yapacakları katkıları ön plana çıkarırken kimi ülkeler ise emisyon azaltma taahhütleri yoluyla iklim değişikliğiyle mücadelelerini duyurdular.

İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini en fazla hissetmekte olan az gelişmiş ve gelişmekte olan ada ülkelerinden yükselen ses ise temel olarak gelişmiş ülkelerin acilen harekete geçmesine yönelikti. Seslerini gelişmiş ülkelere duyurma konusunda yaşadıkları zorlukları dile getiren devlet başkanları özellikle IPCC raporunda yer alan bulguların ciddiye alınmasının önemini vurguladı. Halihazırda iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini yaşadıklarını kendi ülkelerindeki tecrübelerle aktaran liderler iklim değişikliğine uyum alanındaki finansman ihtiyaçlarına dikkat çekerek 100 milyar hedefinin gerçekleştirilmesi için ise acele edilmesi gerektiğini belirtti.

TÜRKİYE'DEN TARİHİ ADIM

Şüphesiz yüksek düzeyli oturuma damga vuran açıklama ise Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından BM Genel Kurul kürsüsünden ilk kez duyurduğu üzere Paris Anlaşması'nı onaylamak üzere meclis çalışmalarının başlatılacağı açıklamasıydı. İklim rejimi içerisinde yıllardır haksız bir biçimde konumlandırılan ve bu konudaki müzakerelerini her platformda sürdüren ülkemizin atılan olumlu adımlar neticesinde Paris Anlaşması'nı onaylama niyetini belirten Sayın Cumhurbaşkanımızın, çalışmaların kasım ayında Glasgow'da gerçekleştirilecek olan iklim değişikliği müzakerelerinden önce tamamlanmasını umduğunu ifade eden söylemleri tüm dünya kamuoyunda takdir ve övgüyle karşılandı.

Küresel sistemin artık çözüm üretemeyen, adaletsiz, hakkaniyetsiz yapısının özellikle bir süredir Covid-19 salgını ve iklim değişikliğinin yol açtığı sonuçlarla yüzleşen dünyada çok daha iyi görülmeye başlandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan uzunca bir süredir "Dünya beşten büyüktür" itirazıyla dile getirdiği küresel yönetim sistemindeki değişiklik talebini "Daha adil bir dünya mümkün" diyerek bir adım öteye taşıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız iklim değişikliğinin yol açacağı sonuçlar konusunda da adaletsizliğin, haksızlığın karşısında dimdik duracakları mesajını vererek yine mazlum ve mağdurların safında yer aldıklarını gösterdi.

Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi Türkiye, iklim değişikliği konusunda attığı bu tarihi adımla Avrupa Birliği başta olmak üzere ekonomik ve sosyal kalkınmamıza destek talep edeceğimiz çevrelerin karşısına daha güçlü bir şekilde çıkacak, orta ve uzun vadeli tüm kalkınma programlarımızı Yeşil Kalkınma Devrimi'nin gerektirdiği yapısal dönüşümün rehberliğinde hazırlayacak.

Böylelikle, 26. Taraflar Konferansı öncesi Türkiye'nin Paris Anlaşması'na taraf olma sürecini başlatacağını duyurmasının yanı sıra ABD ve Çin'in açıklamaları ile birlikte iklim gündeminde ses getiren bir genel kurul oturumunu geride bıraktık. Özetlemek gerekirse finansman kaynaklarının daha çok iklim değişikliğiyle mücadeleye ayrılacağının, uyum temalı yatırımlara gereken önemin verileceğinin, küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi döneme göre 1,5oC seviyesinde tutulması için gerekli çabanın sarf edileceğinin vaat edildiği bir oturum gerçekleştirildi.

Sevindirici olan husus ise gelişmiş veya gelişmekte olan tüm ülkelerin hepsinin bir şekilde iklim değişikliği konusunda duyarlı olmaları, insanlığımızın karşı karşıya olduğu bu ciddi krizi atlatmak için birlikte hareket etmenin gerekliliğini bir şekilde vurgulamalarıydı. İklim değişikliği kaynaklı doğal afetlerin gelişmiş/gelişmekte olan ülke ayrımı yapmaksızın tüm insanlık üzerinde nasıl yıkıcı bir etki oluşturabileceğine defalarca kez tanık olduk. Yeni gelişmeler ışığında tüm dünya liderlerinin ortak bir paydada buluşacağı ve gerekli tüm adımları atacağı yeni bir iklim dönemine girdiğimize inanıyorum.

Etiketler : Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar KORONA İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX