0530 708 54 54
0530 708 54 54
26 Kasım 2019 Salı 12:47:00 - Güncelleme:26 Kasım 2019 Salı 17:42:00

FETÖ tarafından katledilen gazeteci Hrant Dink cinayetinde tanıklardan flaş itiraflar

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler, jandarma ve eski emniyet görevlilerinin de aralarında bulunduğu 76 sanığın yargılandığı davada tanık beyanları alındı. Tanık olarak dinlenilen eski Emniyet Müdürü Yunus Dolar, "Zaman gazetesine bir şeyi Ercan Gün aracılığıyla iletiyorduk ve Zaman gazetesinden Ekrem Dumanlı da söyleyeceklerini Gün vasıtasıyla iletiyordu. MİT krizinin yaşandığı dönem (7 Şubat 2012) İstanbul'da güvenlik şube müdürüydüm. Zaman zaman yanıma Ercan Gün, uğrardı. Sohbetimizde ona, 'Müsteşarın ifadesinin alınması bana mantıklı gelmedi.' dedim. O da bana 'Niye şaşırıyorsun, ABD'deki FETÖ elebaşının olduğu yerde konuşulmuş.' gibi bir şey söyledi" itiraflarında bulundu.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar eski emniyet müdürü Ramazan Akyürek ve Ercan Gün SEGBİS aracılığıyla katıldı.

Tutuklu sanık Muharrem Demirkale ve Ali Fuat Yılmazer ise duruşmaya gelmedi. Aralarında dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ve yine dönemin Trabzon Jandarma Alay Komutanı Ali Öz'ün de bulunduğu 7 tutuksuz sanığın hazır bulunduğu duruşmada, müdahil Dink ailesini de avukatları temsil etti.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin 76 sanığın yargılandığı davada tanık olarak dinlenilen eski emniyet müdürü Yunus Dolar, "Zaman gazetesine bir şeyi Ercan Gün aracılığıyla iletiyorduk ve Zaman gazetesinden Ekrem Dumanlı da söyleyeceklerini, Ercan Gün vasıtasıyla iletiyordu." dedi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, daha önce alınan ara kararlarda tanık olarak dinlenilmesine karar verilen dönemin Trabzon Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlileri Hasan Özalan ve Uğur Erdoğan ile o dönem İstanbul'da görevli emniyet müdürlerinden Yunus Dolar, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile hazır bulundu.

Tanıklardan Uğur Erdoğan, dava konusu dönemde Trabzon Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğündeki aşırı sol şubesine bağlı tim komutanlığında görev yaptığını belirterek, "Orada internet, bilgisayarımız vardı. O bilgisayardan arkadaşlarımız Hrant Dink ve Agos gazeteleriyle ilgili dokümanlara bakıyorlardı. Dink öldürülmeden bir ay öncesi falandı sanırım." diye konuştu.

Bu arkadaşlarının kim olduğu sorulan tanık Erdoğan, isim olarak tam aklına gelmemesiyle birlikte söz konusu görev arkadaşlarının başçavuş Okan Şimşek ve yardımcısı Veysel adlı bir uzman çavuş olduğunu tahmin ettiğini bildirdi.

Sorulara karşılık, istihbarattaki günlük toplantıların bazılarına katıldığını ve Dink ile ilgili yapılan herhangi bir toplantıya katılmadığını savunan Erdoğan, Trabzon'da 2007 yılına kadar çalıştığını, sonra tayininin Iğdır'a çıktığını ve o dönem Trabzon MİT Bölge Başkanlığı görevlileriyle kendi konularıyla ilgili paylaşımlarda bulunduklarını ifade etti. 

Ercan Gün hakkında ifadesi olan tanık Dolar

Duruşmanın öğleden sonraki kısmında tanık olarak bilgisine başvurulan eski Emniyet Müdürü Yunus Dolar da Mahkeme Başkanı'nın, tutuklu sanıklardan Ercan Gün'ün FETÖ ile ilişkisi hakkında daha önce beyanları olduğunu hatırlatması ve bildiklerini anlatmasını söylemesi üzerine bazı bilgiler verdi.

Zaman gazetesine bir şeyin iletilmesi durumunda bunu Ercan Gün aracılığıyla yaptıklarını ve Zaman gazetesinden de Ekrem Dumanlı'nın da söyleyeceklerini Gün vasıtasıyla ilettiğini aktaran Dolar, "MİT krizinin yaşandığı dönem (7 Şubat 2012) İstanbul'da güvenlik şube müdürüydüm. Zaman zaman yanıma Ercan Gün uğrardı. Sohbetimizde ona, 'Müsteşarın ifadesinin alınması bana mantıklı gelmedi.' dedim. O da bana 'Niye şaşırıyorsun? ABD'deki FETÖ elebaşının olduğu yerde konuşulmuş.' gibi bir şey söyledi." ifadelerini kullandı.

"Ahmet İlhan Güler, fikir ayrılıkları yaşayınca ayrılma sürecine girdi"

"FETÖ üyeliği" suçundan son görev yaptığı Bilecik'te yargılandığını da anlatan Dolar, etkin pişmanlıktan faydalanarak ifade verdiği için hakkında "ceza verilmesine gerek yoktur" kararı verildiğini söyledi.

Dolar, "Ercan Gün ile bağlantınız var mıydı, nasıldı?" sorusunu üzerine, "Bağlantımız vardı. Ergenekon başladıktan sonra yapılanların doğru olmadığını hissettiğim için eleştirilerimi yükseltmeye başlamıştım. Neticede 17-25 Aralık sürecine kadar görüşüyordum. Ercan'la da eski hukukumuz vardı, görüşüyorduk." dedi.

Dönemin emniyet görevlileri ve aynı zamanda davanın sanıkları olan isimleri tanıyıp tanımadığı da sorulan Dolar, eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ile beraber çalıştığını ve Güler'in o zaman için belli bir süreye kadar cemaat mensubu olduğunu ifade ederek, "Güler, fikir ayrılıkları yaşayınca ayrılma sürecine girdi. Ergenekon operasyonunu yapmaya razı olmayınca Güler ile İstihbarat Daire Başkanı arasında bir çekişme başladı. Güler'i o zamanlar tanıyordum diyebilirim. 2007- 2008'li yıllarda." diye konuştu.

"Dink'in iş yeri ve evinin bulunduğu ilçelere yazı yazdık"

Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Emniyet Müdürü Engin Dinç ve eski Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay'ın FETÖ ile herhangi bir bağlantıları olmadığını öne süren Dolar, tutuklu sanık Ali Fuat Yılmazer'i de İstanbul'da emniyet müdür yardımcısı olduğu için tanıdığını ve devrelerinden Yılmazer'in cemaatçi olduğunu duyduğunu aktardı.

Eski Emniyet Müdürlerinden Erol Demirhan ile ilgili soruya, "Makamına gittiğim zaman görüşmüşlüğümüz oldu ama belli konuları paylaşmadık. İstanbul Emniyet Müdürlüğüne cemaat vasıtasıyla atandığı malumdur." yanıtını veren Dolar, eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'un da cemaatle bir bağlantısının olmadığını savundu.

Tanık Yunus Dolar, daha sonra Dink ailesinin avukatı Hakan Bakırcıoğlu'nun sorularını yanıtladı.

Hrant Dink ve Agos gazetesinin, Şişli'de bazı ülkücüler tarafından protesto edildiği 2004 yılında, Dink'in iş yerinin olduğu Şişli ve evinin olduğu Bakırköy ilçe emniyet müdürlüklerine İstanbul emniyetinde Azınlıklar Bürosu sorumlusu olarak gerekli önlemlerin alınması için yazı yazdıklarını hatırladığını anlatan Dolar, 2005 yılında tayini çıktığı için sonraki süreci bilmediğini söyledi.

Ercan Gün'ün avukatı Koyuncu'nun soruları

Tutuklu sanıklardan Ercan Gün'ün avukatı İlkan Koyuncu da tanık Dolar'a müvekkiliyle ilişkisi hakkında sorular yöneltti.

Koyuncu'nun, "Etkin pişmanlık beyanınız var. Erzurum Başsavcılığına verdiğiniz beyanda 'Askeri okuldan atılma gazeteci Ercan Gün' diyorsunuz. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığındaki beyanınızda ise, 'FETÖ üyesi olduğunu bildiğim Ercan Gün' diyorsunuz. Ercan zaten polis muhabiri. Emniyet müdürlüğündeki basın odasında polislerle görüşüyor. 'Birtakım toplantılar, dersler falan oluyor.' diyorsunuz ya. Siz emniyet dışında örgütsel bir faaliyetini gördünüz mü?" sorusuna Dolar, Ercan Gün ile emniyet dışında bir araya gelmedikleri yanıtını verdi.

Dolar, "Örgüt üyesi olduğunu nereden biliyorsunuz?" sorusu üzerine, "Normal bir gazeteciyle ancak geyik muhabbeti yaparsınız. Ancak aynı düşünceyi paylaştığınız zaman konuştuğunuz konular farklı olur. Biz cemaatle ilgili konular konuştuğumuz için konularımız farklıydı." ifadelerini kullandı.

Tanık Yunus Dolar, MİT krizinde Ercan Gün'ün kendisine söyledikleriyle ilgili beyanı hatırlatılarak, "Ercan Gün'e, 'MİT müsteşarıyla ilgili ABD'den talimat geldiğini kimlerden duydun?' diye sormadın mı?" sorusu yöneltilen Dolar, "Böyle kritik bir bilgi herkese paylaşılmaz." diye konuştu.

"Emniyet ayrı gazete ayrı bir cemaat birimi"

Avukat Koyuncu'nun, "MİT dosyası tefrik edilerek bu dosyayla birleşti sizin beyanlarınızla ilgili. Sizin beyanınız dışında bulgu yok. Madem kendi aranızda emniyette sohbet yapıyorsunuz, bunu bilmiyor musunuz?" sorusuna Dolar, "Emniyet ayrı gazete ayrı bir cemaat birimi. Birbirinden farklı. Örgüte ait toplantı yapması zaten olası değildi. Sohbetlerimizin olduğunu ve bununla ilgili bilgileri zaten devletimle paylaştım." cevabını verdi.

Emniyette FETÖ kapsamında firari olan Ekrem Dumanlı'nın polis olan kardeşiyle beraber çalıştığını belirten Dolar, "Ekrem Dumanlı, Zaman gazetesinin başındaki kişi. Kardeşi polis emniyet teşkilatında. Bunların arasındaki iletişimi Ercan Gün mü sağlıyor diyorsunuz? Kardeşiyle iletişim için neden böyle bir yol seçsin?" sorusuna, "Evet. Bu mahrem hizmetlerde bir kuraldır. Kardeşi de olsa babası da olsa direkt görüşemez." karşılığını verdi.

Bu beyanlara itiraz eden tutuklu sanık Ercan Gün, "Bu alçakça bir iftiradır." diye bağırdı. Beyanına devam eden tanık Yunus Dolar, "Ekrem Dumanlı ile kardeşi konuşuyorlar. Kardeşi de bize, 'Ercan Gün vasıtasıyla iletişim kuracaklarını, onun vasıtasıyla iletişim kuracaklarını' söyledi." ifadesini kullandı.

"Askeri okuldaysanız mahrem yapıda oluyorsunuz"

Ercan Gün'ün, "Benim askeri liseden atıldığımı söylüyorsun. Nereden biliyorsun?" diye sorduğu tanık Dolar, "Ben öyle biliyorum. Sen bana söyledin." dedi.

Bunun üzerine tekrar konuşan Ercan Gün, şunları söyledi:

"Bu benim zaten kitabımda yazıyor. Okuldan yabancı dil sınavını geçemediğim için ayrıldım. FETÖ ile ne ilgisi var. Bu kişi benim askeri liseden atılmamı örgüte bağlıyor. Benim ne gerekçeyle ayrıldığım beli. Ben Ekrem Dumanlı'nın kardeşini basından tanıdığım için tanıdım. Cemaatin gazetesinde çalışmış olmak, bir dönem sempati duymak, örgüt üyesi olmayı gerektirmez. Mühim olan somut bir şey. Yunus Dolar'ın ifadesinden dolayı buradayım."

Mahkeme heyeti, tanığın beyanlarının ardından duruşmayı yarına erteledi.

Davanın geçmişi

Dönemin özel yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 sanığın yargılandığı davada 17 Ocak 2012'de verdiği kararla tutuklu sanık Yasin Hayal'in, "Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, yazar Orhan Pamuk'u tehdit etmekten 3 ay ve "ruhsatsız silah bulundurmak" suçundan da 1 yıl hapisle cezalandırılmasını, "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan ise beraatini kararlaştırmıştı.

Tutuklu sanıklardan Erhan Tuncel'in de 10 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına hükmederek tahliyesine karar veren heyet, sanıklardan Ersin Yolcu'yu 12 yıl 6 ay, Ahmet İskender'i 13 yıl 4 ay ve Salih Hacısalihoğlu'nu 2 ay 15 gün hapisle cezalandırmış, bütün sanıkların "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan beraatine hükmetmişti.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi de "örgüt" yönünden verilen beraat kararını bozarak, sanıkların "silahlı terör örgütü" değil, "suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt" üyesi oldukları gerekçesiyle yargılanmalarına karar vermişti.

"Kasten öldürmeye azmettirme'' ve "Orhan Pamuk'u tehdit" suçlarından sanık Yasin Hayal'e verilen mahkumiyet kararını onayan daire, Yasin Hayal hakkında ''silahlı terör örgütü kurmak, yöneticisi olmak'' suçundan verilen beraat kararını ise ''suç örgütü kurmak ve yönetmek'' suçundan mahkumiyet gerektiği için bozmuştu.

Sanıklardan Erhan Tuncel'in ''patlayıcı madde imal etmek'' suçundan mahkumiyet kararını onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, ''kasten öldürmeye azmettirmek'' suçundan beraat hükmünü ise sanığın Dink'in öldürülmesi suçuna yardım suretiyle iştirak etmesi sebebiyle mahkumiyeti gerektiği için bozmuştu. "Silahlı terör örgütü yöneticisi olmak'' suçundan beraat kararı da ''suç örgütü üyesi olmak'' suçundan mahkumiyeti gerektiği gerekçesiyle bozulan Tuncel hakkında, Trabzon'da 24 Ekim 2004'te McDonalds'ın bombalanması olayında, ''genel güvenliği kasten tehlikeye sokmak, mala zarar vermek ve 6 ayrı kasten yaralama'' suçlarından verilen mahkumiyet kararı da bozulmuş, bu eyleminin ''6 ayrı kasten öldürmeye teşebbüs'' suçunu oluşturacağına karar verilmişti.

Dava yeniden İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde

Yargıtay kararının ardından davanın yeniden görülmesine, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde başlanmış, bu mahkemede 6 duruşma yapıldıktan sonra dosya, Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması üzerine, İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, kamu görevlilerine ilişkin iddianameyi kabul ettikten sonra dava dosyasını, Ogün Samast, Yasin Hayal ve Erhan Tuncel'in de aralarında bulunduğu, haklarındaki hükümler Yargıtay tarafından bozulan 8 sanıklı ana davayla birleştirilmesi için İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesine sevk etmişti.

Bu mahkemenin heyeti, "Birleştirme kararında muvafakat talep edilmediği, mahkemenin terör suçlarına bakmakla görevli olmadığı, ana davada yargılamanın ileri aşamaya geldiği ve bu davada yargılananlarla yeni davada yargılanacak kamu görevlileri arasında ortak sanık bulunmadığı" gerekçeleriyle dosyayı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine iade etmişti.

Mahkemeler arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi için dosyaların gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesi, iki dosyayı birleştirip, davaların İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmesine karar vermişti.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler ve jandarma görevlilerinin de aralarında bulunduğu 50 sanık hakkında Hrant Dink cinayetine ilişkin açılan yeni davanın, aralarında Ogün Samast, Erhan Tuncel, eski emniyet müdürleri Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer, Coşgun Çakar'ın da yer aldığı 35 sanıklı ana dava ile birleştirilmesine hükmetmişti.

Kamu görevlisi sanıkların iddianamesinden

Davaya eklenen iddianamede, eski emniyet müdürleri Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer ve Coşgun Çakar'ın "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, diğer suçlardan da çeşitli hapis cezalarına çarptırılması talep ediliyor.

Dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç ve eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler'in de "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi ve görevi kötüye kullanmak" suçlarından 15 yıl 6 aydan yirmi ikişer yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, İstihbarat Daire Başkanı (İDB) Sabri Uzun, Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay, Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarattan Sorumlu Müdür Yardımcısı Hasan Durmuşoğlu, Trabzon İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Ercan Demir, Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı, İDB Şube Müdürü Yunus Yazar, İDB C Şube Müdür Yardımcısı Ali Poyraz, İDB'de görevli Komiser Yılmaz Angın, Hamdi Egbatan, Mehmet Akif Yılmaz, Serkan Şahan ve Ömer Faruk Kartın, İDB C Büro Şube Müdür Yardımcısı Tamer Bülent Demirel ve Osman Gülbel, Komiser Yardımcısı Özkan Mumcu, Trabzon'da polis memurluğu yapan Muhittin Zenit, Mehmet Ayhan, Onur Karakaya ve Mehmet Uçar ile eski Mülkiye Müfettişi Şükrü Yıldız hakkında da benzer suçlardan farklı oranlarda hapis cezaları öngörülüyor.

FETÖ bağlantılı iddianameyle sanık sayısı 85'e çıktı

Yargılama devam ederken Dink cinayetine ilişkin soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökalp Kökçü, yeni bir iddianame hazırladı.

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, kapatılan Zaman gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, gazeteciler Adem Yavuz Arslan, Ercan Gün ile meslekten ihraç edilen Tuğgeneral Hamza Celepoğlu, dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz, Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Metin Yıldız ve İstanbul Jandarma İstihbarat Görevlisi Yüzbaşı Muharrem Demirkale'nin de aralarında bulunduğu 51 sanık hakkında hazırlanan iddianamede, cinayetin FETÖ ile bağlantısıyla ilgili "Dink cinayeti, Fetullah Gülen'in sapkın dini inançları referans alınarak başka bir düzen getirmek için FETÖ/PDY'nin şiddet içeren bir başlangıç eylemidir." ifadeleri kullanılıyor.

Tüm sanıklar hakkında "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen iddianamede, Gülen ile Öz ve jandarma görevlilerinin de aralarında olduğu 40 sanık hakkında ise ayrıca "kasten öldürmeye iştirak'' suçundan müebbet hapis cezası talep ediliyor.

Dink cinayetine ilişkin ana davayla birleştirilmesi talebiyle İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen 50 sanığın yer aldığı 3. iddianame, eksiklikler bulunduğu gerekçesiyle iade işlemlerinin ardından 29 Mayıs 2017'de kabul edildi. Heyet, 2 Haziran 2017'de 50 sanıklı yeni iddianameyle 35 sanıklı ana dava dosyasının birleştirilmesine hükmederek, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in gıyaben tutuklanmasına, Ekrem Dumanlı ve Zekeriya Öz'ün de aralarında bulunduğu 6 sanık hakkında da yakalama emri düzenlenmesine karar verdi.

Ana dava dosyası sanıkları ayrıldı

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde 13 Haziran 2019'da görülen davanın duruşmasında, aralarında Ogün Samast ve Yasin Hayal'in de olduğu 9 ana sanığın dosyası ayrılmasına karar verdi. Heyet, bu sanıklar hakkında 17 Temmuz 2019'da kararını açıklamıştı.

Heyet kararında, Erhan Tuncel'i, Trabzon'daki Mc Donald's bombalamasında 6 mağdura karşı "tasarlayarak ve bomba kullanarak kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 78 yıl, "mala zarar vermek" suçundan 1 yıl, "silahlı suç örgütüne üye olmak" suçundan 2 yıl 6 ay, Dink'in öldürülmesine ilişkin "kasten öldürmeye yardım" suçundan 18 yıl olmak üzere toplamda 99 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına hükmetti. Heyet, Yasin Hayal "silahlı suç örgütü kurma ve yönetme" suçundan 7 yıl 6 ay, Ogün Samast "silahlı suç örgütüne üye olmak" suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermişti.

Heyet, sanık Zeynel Abidin Yavuz'u Dink'in öldürülmesine ilişkin "kasten öldürmeye yardım" suçundan 12 yıl 6 ay, "silahlı suç örgütüne üye olmak" suçundan 1 yıl 6 ay 22 gün olmak üzere toplamda 14 yıl 22 gün hapis cezasına mahkum etmişti.

Mahkeme heyeti, sanıklar Tuncay Uzundal'ın Dink'in öldürülmesine ilişkin "kasten öldürmeye yardım" suçundan 15 yıl, "silahlı suç örgütüne üye olmak" suçundan 1 yıl 10 ay 15 gün olmak üzere 16 yıl 10 ay 15 gün, Ahmet İskender ile Ersin Yolcu'nun "silahlı suç örgütüne üye olmak" suçundan 1 yıl 10 ay 15 gün hapisle cezalandırılmasına karar veren mahkeme heyeti, sanıklar Salih Hacısalihoğlu ve Osman Hayal'in ise beraatine hükmetmişti.

AA

Etiketler :
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX