Medya 28 Şubat’ta darbeye bizzat iştirak etti

28 Şubat postmodern darbe Türkiye'nin tarihinde kara bir leke olarak kalmıştır. Merhum Necmettin Erbakan'ın başbakan olduğu 28 Şubat 1997 yılı döneminde Milli Güvenlik Kurulu, skandal kararlar alarak Türkiye'nin seçilmiş hükümetine el çektirdi.

28.02.2019 16:01:00

Yayın Tarihi

28.02.2019 16:04:00

Güncelleme Tarihi
1/52

28 Şubat postmodern darbe Türkiye'nin tarihinde kara bir leke olarak kalmıştır. Merhum Necmettin Erbakan'ın başbakan olduğu 28 Şubat 1997 yılı döneminde Milli Güvenlik Kurulu, skandal kararlar alarak Türkiye'nin seçilmiş hükümetine el çektirdi.

2/52

Ordu ve bürokrasi merkezli yürütülen postmodern darbe, vatandaşları da hedef alarak Türkiye'deki sivil hayata da müdahale etme sürecini başlattı. Başörtülü kızların eğitim haklarının ellerinden alınmasıyla, skandal kararların uygulandığı Türkiye'de yaşayan vatandaşların huzuruna kastedilmişti. Seçilmiş hükümete el çektirilmesi, ordu, bürokrasi ve sivil hayata müdahale, vatandaşların temel hak ve hürriyetlerden mahrum bırakıldığı, insanlık suçlarının işlendiği 28 Şubat 1997 yılı postmodern darbeye, dönemin medyası tarafından işte bu manşetlerle destek verilmişti.

3/52

28 Şubat postmodern darbesinin üzerinden 22 yıl geçti. Türkiye tarihinde kara bir leke olan bu süreçte gazeteler de bu süreçte etkin şekilde kullanılmış adeta olacaklar için zemin hazırlamıştı.

4/52

Konuyu gündeme taşıyan Star gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak,

"Bunu 15 Temmuz’da da gördük.

Bahsettiğimiz bu “toplumu darbeye hazırlama” görevini ise hep medya üstlenmiştir.

Her darbede, farklı hassasiyetleri kullanarak, “Asker gelsin daha iyi” dedirtmek ve darbe gibi bir hıyaneti; “Elden gitmekte olan Atatürk ilkeleri ve laikliğe sahip çıkmak” şeklinde yutturmak ancak medyanın inandırabileceği bir yalandır."

5/52

Ama 28 Şubat’ta medya, sadece toplumu hazırlamakla kalmamış, darbeye de bizzat iştirak etmiştir. Daha doğrusu, 28 Şubat darbesinin silahı medyadır.

6/52

Nitekim...

28 Haziran 1996 tarihinde kurulan Refahyol Hükümeti daha icraata başlamadan, Hürriyet’in “70 yıllık imajımız güme gidiyor” şeklindeki “savaş” startından itibaren (14 Ağustos 1996) manşetleri takip ettiğinizde, generallerle paslaşarak ülkeyi nasıl; adım adım darbeye götürdüklerini açıkça görürsünüz." dedi.

7/52

28 ŞUBAT SÜRECİ

28 Şubat süreci, Necmettin Erbakan'ın başbakan, Tansu Çiller'in dışişleri bakanı olduğu 28 Şubat 1997'de olağanüstü toplanan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irticaya karşı başlatıldığı iddia edilen, ordu ve bürokrasi merkezli postmodern darbeye giden süreçti.

8/52

Türkiye siyasi tarihine geçen kararlar ve bu kararların uygulanması sırasında Türkiye'de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda yaşanan değişimlere neden olan bir süreçte yaşananlar, post-modern darbe olarak da adlandırılmıştır.

9/52

NASIL VE KİME KARŞI?

Bu dönem, başta muhafazakar kesime karşı başörtüsü yasağı gibi ayrımcı uygulamalara ve insan hakları ihlallerine sahne olmuş, başörtülü öğrenciler okullardan atılmış, ikna odaları kurulup başlarını açmaları için zorlanmış ve çok sayıda kamu personeli işinden atılmıştır.

10/52

"İrticayla mücadele eylem planı" ile anılan bu süreçte verilen kararların ve yaptırımların uygulanıp uygulanmadığı denetlemek için Çevik Bir öncülüğünde Batı Çalışma Grubu kurulmuştu.

11/52

28 ŞUBAT'TA ALINAN KARARLAR

28 Şubat'ta yapılan MGK toplantısı 9 saat sürdü. MGK laikliğin Türkiye'de demokrasi ve hukukun teminatı olduğunu vurguladı. 28 Şubat 1997'deki MGK kararları hükümete bildirildi. Kararda, "laiklik için yasalar uygulanmalı, tarikatlara bağlı okullar denetlenmeli ve MEB'e devredilmeli, 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmeli, Kuran kursları denetlenmeli, Tevhidi Tedrisat uygulanmalı, tarikatlar kapatılmalı, irtica nedeniyle ordudan atılanları savunan ve orduyu din düşmanıymış gibi gösteren medya kontrol altına alınmalı, kıyafet kanununa riayet edilmeli, kurban derileri derneklere verilmemeli, Atatürk aleyhindeki eylemler cezalandırılmalı" deniyordu.

12/52

Konuyu gündeme taşıyan Star gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak,

" Darbecilere “rampa” görevi yapan medya, FETÖ ve siyasi kanadın amaçlarına ulaşmasının tek yolu iktidarın düşmesinden geçiyordu.

13/52

Refahyol’un, Atatürk ilkelerine uyup uymamasının hiç önemi yoktu.

14/52

Onun için “yıkım ekibi” 28 Şubat sonrasında da hükümete “darbe” vurmaya devam etti.

15/52

Fetullah Gülen, “Beceremediniz gidin” diyor, Mesut Yılmaz “Alternatif hazır” manşetiyle görev beklediğini ilan ediyordu.

16/52

Nitekim aynı Yılmaz, daha Refahyol üç ayını doldurmadan “İndirme planı”nı Ertuğrul Özkök’e aktarmış, o da “İlk hedef Kazan” şeklinde manşet atmıştı.

17/52

Tesadüfe(!) bakın ki aynı gazete, 5 ay sonra, “Kudüs Gecesi” düzenlediği için gözaltına alınan “Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız’ı ziyarete gitti” diye, Adalet Bakanı Kazan’a “Bakan değil militan” diyordu.

18/52

FETÖ firarisi Ergun Babahan’ın yönettiği SABAH ise iktidar ortağı DYP’nin vekillerine, “Tarihi görev sizi bekliyor” manşetiyle, “Partinizden ayrılın Yılmaz’ın kuracağı hükümeti destekleyin” talimatı veriyordu!

19/52

“HA GAYRET ÇATIRDIYOR...”

Tam o günlerde (21 Mayıs 1997) bir vesayet savcısı, iktidardaki partinin kapatılması için dava açarak “devirme” savaşına katkı sağlıyor, “Bu iktidarı yıkın” talimatı alan FETÖ ZAMAN’ı da, bunu manşetten müjdeliyordu!

20/52

Doğan’ın Milliyet’i, durup dururken attığı “Erbakan bırakıyor” manşetiyle, “Ha gayret, çatırdıyor” mesajı veriyordu.

21/52

Nihayet “darbecilerin amiral gemisi”nin kaptanıErtuğrul Özkök, “Gerekirse silah bile kullanırız” tehdidini gururla(!) manşete çekiyor ve köşesinden de “Nereye kadar” sorusuyla üzerine benzin döküyordu.

22/52

Bu “darbe”lere daha fazla dayanamayan Erbakan, Cumhurbaşkanı Demirel ile vardıkları mutabakat çerçevesinde, başbakanlığı ortağı Çiller’e devretmek üzere 18 Haziran günü istifa ediyor ve istifa mektubunda da bu mutabakatı kayda geçiriyordu.

23/52

Ama o da ne?

Erbakan’ın istifa haberi Hürriyet’e, “Refahsız arayış” manşetiyle giriyor, “Baba: Mektup beni bağlamaz” başlığıyla da, “arayış” istikametini gösteriliyordu.

24/52

Nitekim Demirel, “baba bir manevra”yla, yeni hükümeti kurma görevini, Yalım Erez ile bir duvar pası yaptıktan sonra“yıkım”da ciddi emeği olan Mesut Yılmaz’a veriyordu.

25/52

28 Şubat,“Manşetlerin 18 Haziran Darbesi”yle gerçek amacına ulaşmıştı. "dedi.

26/52

28 ŞUBAT KARARLARI SONRASI YAŞANANLAR

4 Mart'ta dönemin Türkiye Başbakanı Erbakan, MGK kararları yumuşatılmazsa imzalamayacağını söyledi ve daha sonra da imzalamadı. 21 Mayıs'ta Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, "Ülkeyi iç savaşa sürüklediği" suçlamasıyla, RP'nin kapatılması için dava açtı. 3 Haziran'da Susurluk Davası 7 ay aradan sonra DGM'de başladı. 7 Haziran'da Genelkurmay, irticai faaliyetleri desteklediğini iddia ettiği firmalara ambargo koydu.

27/52

ASKERDEN MAHKEMELERE "İRTİCA BRİFİNGİ"

10 Haziran'da Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay başkan ve üyeleri Genelkurmay Başkanlığı'na çağrılarak kendilerine irtica konusunda brifing verildi. 18 Haziran'da Necmettin Erbakan başbakanlıktan istifa etti. İstifasının nedeninin başbakanlığı Tansu Çiller'e devretmek olduğunu belirtti.

28/52

Ertesi gün 19 Haziran'da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini o sırada arkasında TBMM çoğunluğu olan DYP lideri Tansu Çiller'e vermeyip, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a verdi.

29/52

30 Haziran'da Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve Hüsamettin Cindoruk'la birlikte ANASOL-D Hükümeti'ni kurdu.

30/52

MECLİS'TE KAVAKÇI'YA AĞIR SÖZLER

Fazilet Partisi 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan seçimlerde 111 milletvekili çıkarmış ve meclisteki yerini almış, İstanbul'dan milletvekili seçilen Merve Kavakçı, 28 Şubat sürecinin ve başörtüsü yasağının devam ettiği o günlerde başörtüsü nedeniyle daha seçildiği ilk günden itibaren Türkiye kamuoyunda yer bulmuştu. Dönemin meclisin en yaşlı üyesi TBMM geçici başkanı Ali Rıza Septioğlu ise Atatürk'ün Şapka İnkılâbı'nı işaret ederek ve Kavakçı'nın başörtüsüyle meclise genel kuruluna giremeyeceğini ve yemin edemeyeceğini söylemiştir.

31/52

Daha sonra 2 Mayıs 1999 tarihinde Yüksek Seçim Kurulu'ndan mazbatasını aldıktan sonra meclisin açılış oturumuna katılmak için Merve Kavakçı, TBMM Genel Kurul Salonu'na gelmiş ancak başörtüsüyle meclis genel kuruluna girmesi üzerine Demokratik Sol Parti (DSP) milletvekilleri sıralara vurarak ve yuhalayarak Kavakçı'yı protesto etmişler, bu sırada DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit meclis kürsüsüne gelerek şu sözleri sarf etmiştir:

32/52

"Burası hiç kimsenin özel yaşam mekanı değildir. Burası devletin en yüce kurumudur. Burada görev yapanlar devletin kurallarına uymak zorundadırlar. Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen bu hanıma haddini bildiriniz!"

33/52

28 ŞUBAT'TA FETÖ'NÜN DURUŞU

28 Şubat sürecinde dikkat çeken isimlerden Fetullah Gülen olmuş, 11 Ocak 1997'de Necmettin Erbakan Ramazan nedeniyle 51 tarikat ve cemaat liderini Başbakanlık Konutu'na iftara çağırmış, Fetullah Gülen de çağrılanlar arasında olmuş ancak iftar yemeğine katılmamış, olay kamuoyunda yoğun tartışmalara neden olmuştur.

34/52

29 Mart 1997'de Samanyolu TV'de katıldığı bir televizyon programında Türk Silahlı Kuvvetleri'ni siyasete müdahale etmek ve muhtıra vermekle eleştirenlere karşı "Asker demokratik yollarla sorunların çözümünü istedi" demiş, 28 Şubat sonrasında Necmettin Erbakan'ı eleştirenler arasında yer almış ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin müdahalesini demokratik bulduğunu söylemiştir. Yine 16 Nisan 1997'de Kanal D'den Yalçın Doğan'a verdiği röportajında da askerin tutumunu destekleyerek şöyle demiştir:

35/52

"Askerlerimiz bir yönüyle yaptıkları bazı şeylerden ötürü bazı çevrelerce, belki antidemokratik davranıyor sayılabilirler. Ama onlar konumlarının gereğini anayasanın kendilerine verdiği şeyleri yerine getiriyorlar. Hatta dahası, ben zannediyorum, onlar, bazı sivil kesimlerden daha demokrat. Herhalde onların temsil ettikleri kuvvet şu partiler arasında birbirini istemeyen insanların elinde olsa bir gece hızlı bir baskınla gelirler hasımlarını bertaraf ederler onun yerine otururlar. Kuvvet ellerinde olduğu halde çok mantıki davranıyorlar. Çok muhakemeli davranıyorlar. Epey zamandan beri. His öne çıkmıyor burada ve kuvvet, güç gösterisi şeklinde öne çıkmıyor. Bana demokraside daha dengeli geliyorlar, o açıdan."

36/52

İşte 28 Şubat sürecinde gazete manşetleri...

37/52

38/52

39/52

40/52

41/52

42/52

43/52

44/52

45/52

46/52

47/52

48/52

49/52

50/52

51/52

52/52