0530 708 54 54
0530 708 54 54
09 Mayıs 2020 Cumartesi 10:24:00 - Güncelleme:09 Mayıs 2020 Cumartesi 10:24:00

Türk Eğitim Derneği Okullar için yol haritası hazırladı

Kaynak: IHA

ABONE OL

Türk Eğitim Derneği'nin düşünce kuruluşu (TEDMEM), Covid-19 salgını dolayısıyla 21 Mart itibariyle kapanan okulların Haziran ayında açılma ihtimaline karşın ‘Okulları Yeniden Açmak: Ne Zaman, Kim İçin ve Nasıl' başlıklı bir rapor hazırlayarak okulların açılmasına yönelik alternatifleri, önerileri ve dikkat edilmesi gereken durumları kamuoyuna sundu.

TEDMEM, ‘Okulları Yeniden Açmak: Ne Zaman, Kim İçin ve Nasıl’ başlıklı raporunda okulların açılmasına yönelik alternatifler, önerileri ve dikkat edilmesi gereken noktaları sundu. Raporu, ‘Okullar ne zaman ve hangi koşullar altında yeniden açılabilir’, ‘Okullar hangi öğrenciler için yeniden açılabilir’, ‘Okulları yeniden açmak için neler yapmalıyız’ 3 ana başlığında toplayan TEDMEM, okullarını yeniden açan veya açmaya hazırlanan ülkelerin aldıkları tedbirlere de raporunda yer verdi.

Okulların kapalı olmasının çocukların öğrenmesi üzerinde ciddi ve kalıcı etkileri olabileceğine vurgu yapılan raporda, “Okulların kapalı olmasının sebep olacağı kayıpları azaltabilmek için okulları bir an önce açmaya ihtiyaç var. Ancak okulların açılması kararının ülkenin Covid-19 ile mücadele için alınan sağlık tedbirleri ile uyumlu olması ve öğrencilerin, eğitim çalışanlarının, öğretmenlerin ve ailelerin sağlığını korumak için tüm tedbirlerin alınabilme ve uygulanabilme kapasitesine göre alınması gerekir” ifadelerine yer verildi.

Okulların uzun süreli kapatılmasının aşılama, beslenme, zihinsel sağlık ve psikososyal destek gibi okul temelli hizmetlerin sekteye uğramasına, yüz yüze iletişimin olmaması ise stres ve kaygıya sebep olabileceği belirtilen raporda, her türlü hareketin Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun önerileri dikkate alınarak yapılması gerektiğinin altı çizildi.

Okullar ne zaman ve hangi koşullar altında yeniden açılabilir

Okulların açılması ile öğrencilere virüsün bulaş durumu ve öğrencilerin virüsü okulda, ailede ve toplumda diğer kişilere bulaştırma riski üzerinde durulan raporda, “Yapılan çalışmalar çocukların enfekte olma riskinin yetişkinlere kıyasla çok düşük olduğunu göstermektedir. Onaylanmış vaka sayısının en yüksek olduğu ülkelerden olan Çin ve ABD’de çocuklar tüm vakaların yüzde 2’sini temsil etmektedir. Ancak bu sonuçlar hâlâ çok yeni. Çocuklar açısından risk düşük olsa bile çocukların daha yüksek risk grubu yetişkinlere virüsü bulaştırma ihtimali göz ardı edilemez” açıklaması yer aldı.

Okulların kapalı kaldığı süre içinde, öğrencilerin ne kadar öğrenme kaybının oluştuğunu ve okulların öğrencilerin ve çalışanların güvenliğini sağlama noktasında ne kadar hazır olduğu ise, “ABD’de yapılan bir çalışmada ikinci yarıyılın geriye kalan kısmında okulların kapalı kalmasının öğrencinin bulunduğu sınıf seviyesinde edinmesi gereken bilgi ve becerilerde matematikte yüzde 50, okumada ise yüzde 30 civarında bir öğrenme kaybı ile sonuçlanacağı tahmin edilmiştir. Bu kaybın miktarı öğrencilerin hazır bulunuşlukları, kendi kendine öğrenme kapasiteleri ve uzaktan öğrenme olanaklarına erişme durumlarına göre değişebilir. Okulların bütçesi, altyapısı, olanakları ve kültürü okulların açılma kararını etkiler. Örneğin, sınıfların geniş olduğu ve sıralar arası mesafelerin ayarlanabildiği okullarda bu kolaylıkla yapılabilirken, kalabalık sınıflı ve bütçesi kısıtlı okullarda bu esneklik sağlanamayacaktır” şeklinde ifade edildi.

Tüm öğrencilerin aynı anda okula dönmesinin mümkün olmayacağının belirtildiği raporda TEDMEM uzmanları, eğitimin kademeleri, öğrenci özellikleri ve okul türlerine göre farklı detayların göz önünde tutulması gerektiğine değindi. İlk etapta okul öncesi eğitim kurumları ve ilkokulların açılmasının doğru olacağı aktarılan raporda, “Okul öncesi ve ilkokul kademesinde öğrencilerin uzaktan eğitim yoluyla öğrenmelerinde kayıpların daha fazla olacağı öngörülmektedir. Bu kademelerdeki öğrencilerin bağımsız çalışma ve kendi kendine öğrenme becerilerinin yeterince gelişmemiş olması ve gelişim özellikleri, onların yüz yüze eğitime olan ihtiyacını daha üst kademlere kıyasla görece artırmaktadır. Ayrıca bu yaş gurubu çocukların ebeveynlerinin çalışması halinde bakımları için okulların açık olması gerekmektedir. Çocuklarını okullara bırakan ebeveynler işlerine geri dönebilecektir. Küçük yaş grubuna ait okulların açılması, bu yaş gurubundaki çocukların enfekte olma veya virüs bulaşma riskinin daha düşük olduğuna dair bilgilerin de eğitime yansıması olarak görülmektedir” ifadelerinin yanı sıra Danimarka ve Norveç’te uygulanan karardan da bahsedildi. İlgili ülkelerde; okul öncesi ve ilköğretim kurumlarının açılmasına öncelik verildiği hatırlatıldı.

Raporda, merkezi sınavlara hazırlık döneminde olan öğrenciler de unutulmadı. Sınava hazırlık sürecinde dersler bazında çalışmaları kadar sosyal ve duygusal yönden de öğretmenleri ile yüz yüze etkileşimleri, akranları ile etkileşimlerinin önemli olduğu belirtilirken, öğrencilerin kısa süreli de olsa, öğretmenleri ile yüz yüze etkileşimlerinde öğrenme eksiği olan konuları kısmen telafi etme fırsatı bulabileceği eklendi.

Uzaktan eğitim ve öğrenme konusunda dezavantaj yaşayan gruplar için de okulun açılabileceğini aktaran uzmanlar, “Yaş gruplarından ziyade veya erken yaş grupları ile birlikte, öğrencilerin ihtiyaçlarını ve özelliklerini gözeterek de okullar açılabilir” ifadelerine yer verdi. Ayrıca özel eğitime ihtiyaç duyan, özellikle de uzaktan eğitim vermenin oldukça zor olduğu çocuklar için ve ailesi çalışmak zorunda olan çocuklar için okulların daha erken açılmasının uygun olduğu açıklandı.

OKULLARI YENİDEN AÇMAK İÇİN NELER YAPMALIYIZ

Raporda, okulların açılması hususunun 3 ana planda incelenmesi gerektiğine vurgu yapan uzmanlar, “Sosyal mesafenin korunması için net ve anlaşılabilir protokoller oluşturulup, sınıf mevcutlarının düşürülmesi, okula giriş-çıkış-teneffüs zamanlarının, ulaşım ve servis kısıtlamaları, yemek ve beslenme saatlerinin farklılaştırılması, mümkün olduğunda bazı derslerin açık alanlarda yapılması, çok sayıda öğrencinin ve velinin bir araya geleceği her türlü etkinliğin kısıtlanması gibi tedbirler açıkça tanımlanmalıdır. Gerekirse sınıf mevcutlarını azaltmak için ders saatlerinde azaltma yaparak veya sadece belirli dersleri yürüterek ikili öğretim veya haftanın belirli günlerinde dönüşümlü öğretim yapılabilir. El yıkama, konuşurken veya hapşırırken ağız-burun kapama, koruyucu ekipman-kıyafet kullanma, okul temizliği prosedürleri, ve gıda güvenliği gibi konularda detaylı protokoller ve hijyen tedbirleri oluşturulmalıdır. Uzaktan öğrenme ve harmanlanmış öğrenme desteklenmelidir. Sağlık gerekçeleriyle okula gelemeyen personelin geçici olarak ikamesi için hızlı bir şekilde tedbir almayı sağlayacak düzenlemeler yapılmalı, okul yönetimlerine inisiyatif verilmelidir. Sağlık gerekçeleriyle okula gelemeyen salgın için risk gruplarından birinde olan öğretmen, personel ve öğrenciler için alınacak tedbirler belirlenmelidir. Artan temizlik işleri ve hijyen ihtiyaçlarının karşılanması için finansman miktarı ve bunun nasıl temin edileceği belirlenmelidir. Öğretmenlere ve okul yöneticilerine uzaktan öğrenme ve okulların kapalı olduğu dönemde öğrencilerini nasıl destekleyebilecekleri konusunda mesleki gelişim eğitimleri ve destek sağlanmalıdır. Salgının seyri ile ilgili alternatif senaryolara ve uzaktan öğrenme koşullarına/imkânlarına göre alternatif akademik takvimler oluşturulmalıdır” ifadelerine yer verildi.

Öğretmenlerin özlük haklarının muhafaza edilmesi gerektiğine vurgu yapılan raporda, motivasyonlarının yüksek tutulması ve sürekliliğin sağlanabilmesi için maaş ve ücretleri zamanında ve tam olarak ödenmesi gerektiği belirtildi. Mali kaynakların krizden en çok etkilenen okullara yönlendirilmesi gerektiği uzmanlar tarafından belirtildi. Kriz sebebiyle işini kaybetmiş ailelerin çocukları, göçmenler, mevsimlik tarım işçilerinin çocukları, sabit bir işi ve geliri olmayan ailelerin çocukları, engelli öğrenciler ile bağlantının kopmaması ve tekrar okula başlayabilmeleri için mümkün olan her türlü iletişim kanalı kullanılması gerektiği uzmanlar tarafından üzerinde durulan bir başka konu. Bu grupta olup da iletişimin kaybedildiği öğrencilerle iletişimin bir daha zor kurulacağı da eklendi.

Okulların açılma sürecinde ise uzmanlar tarafından yapılan uyarılar şu şekilde:

“Bakanlığın yerel düzeyde toplum, ebeveynler ve çocukların eğitimle ilgili konular üzerine diyalog ve katılımını geliştirecek iletişim ve koordinasyon mekanizmalarını güçlendirmesi gerekir. Her okulda güvenli ve sağlıklı içme suyu, el yıkama için lavabolar-mümkünse dokunmadan çalışan sensörlü-, yeterli temizlik ve hijyen malzemeleri bulunması sağlanmalıdır. İhtiyacı olan öğrenciler için özel hijyen malzemeleri temin edilmelidir. Okul yöneticileri, eğitim personeli ve öğretmenlere sosyal mesafenin korunması ve hijyen uygulamaları üzerine eğitim verilmeli, ekipman sağlanmalıdır. Öğrencilerin veya personelin salgın/hastalık belirtisi göstermesi halinde ne yapacakları konusunda okul yöneticilerine yönelik bir kılavuz oluşturulmalıdır. Sosyal mesafenin korunması, temizlik ve hijyen koşullarının sağlanması, okul servisleri ve beslenme hizmetleri ile ilgili düzenlemeler, öğrenme kaybının telafisi dahil olmak üzere alınacak tedbirlerin tamamı özel öğretim kurumları için ilave bir maliyet getireceğinden, sektörün kriz sürecinde ayakta kalmasını sağlayacak tedbirler belirlenmeli ve uygulamaya konulmalıdır. Özel öğretim kurumları öğretmenler ve diğer personel için istihdam ve özlük haklarını muhafaza ederken, sektörde başta ücretler olmak üzere tartışmalı konular hakkında Bakanlık karar almalı ve belirsizlikleri ortadan kaldırmalıdır. Uzaktan öğrenme uygulamaları da dikkate alınarak ders geçme ve sınıf geçme şartları revize edilmelidir. Öğretmenlerin, okulların kapalı olduğu dönemdeki öğrenme kayıplarını belirleme ve telafi etme becerilerini geliştirecek eğitimler düzenlenmelidir. İlkokul kademesinde temel okuma yazma ve sayısal becerilere odaklı, öğrenme kaybını ve eşitsizliklerini azaltacak, geniş kapsamlı bir telafi programı oluşturulmalıdır. Engelli öğrencilerin öğrenmeye erişimi sağlanmalıdır. Salgının oluşturduğu belirsizliklerle baş edebilmeleri için öğrencilere ve ebeveynlere sosyal ve psikolojik destek sağlanmalıdır. Dezavantajlı öğrencilerin okula dönüşünü sağlamak için toplumla ilişkiler etkili bir şekilde kullanılmalı ve onların katılımı sağlanmalıdır.”

Okullar açıldıktan sonra ise ikinci bir dalgının önüne geçmenin öneminden bahsedilen raporda, “Yeni bir salgın dalgası olması halinde okulların tekrar kapanması ve yeniden açılması için Bakanlık düzeyinde bir karar modeli geliştirilmelidir. İkinci bir dalga olması halinde belirsizlikler ilk dalgadaki kadar olağan karşılanmayacaktır. El dezenfektanı kullanımı ve sağlık yetkilileri tarafından önerilmesi halinde uygun şekilde maske kullanımını temin edilmelidir. Uzaktan öğrenmeye yatırım yaparak, uzaktan öğrenme fırsatlarını geliştirilmeli. Öğrencilerin okulların kapalı olduğu dönemde maruz kaldıkları endişeleri bilip öncelikle duygusal olarak uyum sağlamalarına odaklanılmalıdır. Öğrenme kayıplarını ve eksiklerini telafi etmekle birlikte, okulların kapalı olduğu dönem için her öğrencinin bir üst sınıfa geçmesini ve mezun durumda olanların mezuniyetini sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır. Öğretmenler için çevrimiçi mesleki gelişim, meslektaş koçluğu, birebir çalışma gibi yenilikçi yöntemleri kullanarak mesleki becerilerin geliştirilmesi ve kapasite geliştirme hızlandırılmalıdır. Dezavantajlı öğrenciler için eğitim öğretim süreçlerinde, içeriklerinde, materyallerinde ve sürelerinde uyarlamalar yapılmalıdır” açıklamasında bulunuldu.

Etiketler : TEDMEM okullar korona koronavirüs salgın hastalık
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX