Almanya İçişleri Bakanı: Aşırı sağcılık demokrasimiz için en büyük tehdittir

Yayın Tarihi: 22 Ağustos 2022 Pazartesi 19:19:00

Güncelleme Tarihi: 22 Ağustos 2022 Pazartesi 19:43:00

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, "aşırı sağcılığın demokrasi için en büyük tehdit olduğunu" söyledi.

Faeser, Rostock kentinde mültecilerin ve Vietnamlı sözleşmeli işçilerin kaldığı binalara yönelik aşırı sağcı saldırıların 30'uncu yıl dönümünde yaptığı açıklamada, Lichtenhagen ilçesindeki mülteci yurdunda yaşayanlara yönelik saldırıların savaş sonrası Almanya tarihinin en vahim ırkçı saldırılarından biri olduğunu duyurdu.

Bu saldırılarda şans eseri kimsenin hayatını kaybetmediğini aktaran Faeser, Almanya'nın ortasında insanların hayatlarından endişe duymak zorunda kaldığını kaydetti.

Olaylarda güvenlik güçlerinin saldırılara müdahale etmede tereddütlü davranmasını ve toplumda mültecilere yönelik empati eksikliğini eleştiren Faeser, "Aşırı sağcılık demokrasimiz için şu anda da en büyük tehdittir. Aşırı sağdan gelen tehlikeyi kimse hafife almamalı. Aşırı sağcılığa karşı kararlıkla mücadele ediyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

BAŞBAKAN SCHOLZ'TAN IRKÇILIKLA MÜCADELE ÇAĞRISI

Kanada'da resmi ziyarette bulunan Başbakan Olaf Scholz da Twitter'dan yaptığı paylaşımda, 30 yıl önce aşırı sağcıların Rostock'un Lichtenhagen ilçesindeki "ayçiçeği evi"ni ateşe verdiğini ve orada olayı seyredenlerin saldırıları alkışladığını anımsatarak, "İnsanlar koruma aradıkları yerde saldırıya uğradılar. Korkunç bir eylem. Bu olay bize her gün nefrete ve ırkçılığa karşı mücadele etmemizi hatırlatmalı" ifadelerini kullandı.

Lichtenhagen ilçesinde, cephesinde çiçeklerin bulunduğu için "ayçiçeği evi" olarak bilinen ve içinde mültecilerin ve Vietnamlı sözleşmeli işçilerin bulunduğu binaya 22 Ağustos 1992'de aşırı sağcılar saldırı düzenlemişti.

Yabancı düşmanı sloganlar atan yüzlerce Neonazi, mülteci yurduna molotofkokteyli ve taş atmıştı.

26 Ocak 1992'ye kadar süren olaylarda polis etkisiz kalırken olayı izleyen binlerce kişi saldırganları alkışlamıştı. Olayların ardından yüzlerce saldırgandan yaklaşık 50 kişi ceza alırken, sadece 3'üne hapis cezası verilmişti. Dönemin Alman hükümeti ise iltica yasalarını sertleştirmişti.