0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Moody's, Doğan Medya ve ulusalcılar aynı safta 

Moody’s tarafından Türkiye’nin notunun kırılması aslında ekonomik bir darbe girişimiydi. “Girişimiydi” diyorum, çünkü dolar yerinde saydı, belki birkaç kuruş oynadı. Ama Hükümetin yaptığı açıklamada da belirtildiği gibi daha bir hafta önce Türkiye’nin 15 Temmuz’da ortaya çıkan riskleri tamamıyla atlattığını söyleyen Moody’s ne olmuştu da not kırmıştı? 

15 Temmuz’dan sonra gerçekten bir ekonomik kırılganlık ortaya çıkmıştı ama ilk Moody’s raporunda da belirtildiği gibi bu risk atlatılmıştı. Alınan son kararın Cumhurbaşkanımızın ABD’de yatırımcılarla yaptığı görüşmelerden sonraya denk getirilmesi manidardır. Açıktır ki not kırma olayı siyasaldır ve bir algı operasyonudur. Hükümetin de dediği gibi darbeyi planlayanlar aynı zamanda Türkiye ekonomisi kötüye gidiyor algısı yaratmak istiyorlar. 

İçerdeki işbirliği 

Peki, dış güçler bu tür kumpaslar hazırlarken içeriden yardım almıyorlar mı? Tabii ki alıyorlar. Ülkemiz uzun yıllardan beri olduğu gibi yine çapraz ateş altındadır. Bir yanda ulusalcılar, bir yanda liberaller ülkemiz üzerindeki ekonomik operasyonlara içeriden destek oluyorlar. Bunu yaparken kendilerine muhafazakâr kanatta da mecralar buluyorlar. 

Bilindiği gibi Moody’s kararından sonra borsanın açıldığı ilk gün pazartesiydi. Bu kararın etkili olup olmadığı orada belli olacaktı. Hafta sonu bir muhafazakâr mecrada neler görelim!  Darbe bitmemiş, risk devam ediyormuş. Bu sefer Amerikalılar yerine İngilizler gelmiş. Güneydoğu’daki Kürt aşiretlerinin banka borçlarının tümünü nasıl yapmışlarsa kapatmışlar. Kasım ayı gelmeden yeniden darbe olacakmış. Tabii ne aşiret ismi var, ne İngilizlerin isimleri, ne somut bilgi, ne de belge… 

Yalancı çoban hikâyesi 

Röportaj yapılan sayın emekli Albayın ve röportaj yapan gazetecinin iyi niyetlerinden endişe etmem için bir neden yok. Ama maalesef yaptıkları iş ekonomik darbecilerin amaçlarına hizmet etmiştir. Türkiye’de risk vardır demek aslına “Moody’s haklıdır” demekten farksızdır. Elbette dikkatli olmalı, uyanıklığımızı elden bırakmamalı ve teyakkuz halinde bulunmalıyız.  

Uyarılar bu açıdan doğrudur ama öte yandan da olay “filanca yerde bomba var” şeklinde yapılan münasebetsiz telefon şakalarını hatırlatmaktadır. Gelen şehit haberleri nedeniyle yüreğimiz ağzımızdayken doğrusu bu tür şakaları kaldıracak halimiz yok.  Belki de üsluptan kaynaklanan bu tür uyarılar belki kısa bir süre için insanların ilgisini çekebilir. Ama sık sık tekrarlanırsa “yalancı çoban” hikâyesine döner. 

Panik olmamalı 

Öte yandan 15 Temmuz’da Türkiye’miz sanki hiç zafer kazanmamış, sanki Fetö’nün askeri gücü büyük ölçüde tasfiye olmamış, binlerce terör unsuru devletten temizlenmemiş gibi, kısacası hiçbir şey olmamış gibi umutsuzluk, korku ve panik yayanlar artık bazı gerçeklerin farkına varmalıdırlar. Yaydıkları her ümitsizlik hapisteki FETÖ’cüler için bir moral kaynağıdır. Bu tür haberler örgütün çökmesini geciktirmekte, gizli bilgilere sahip olanların konuşmasını engellemektedir. 

Liberal destek 

Öte yandan aynı dış çevrelere hizmet eden liberal kanat da bu not indirimini başka bir açıdan desteklemiştir.  Onlara göre bu karar kesinlikle siyasi değildir. Aydın Doğan’ın akıl hocası ve eskiden beri FETÖ’nün siyasal destekçisi olan Taha Akyol, “Ekonomistlerin bileceği bir konu, ben ekonomist değilim” dedikten sonra koca bir makale döşenip Moody’s kararının haklı olduğunu kanıtlamaya çalışmıştır. 

Doğan Holding’in Hükümet’e ve Türk ekonomisine verdiği destek bu olsa gerek. Bunun destek mi, köstek mi olduğunu ileride herkes anlayacaktır. Bakın Doğan Yayın Holding Taha Akyol aracılığıyla Hükümet’e nasıl aba altından sopa gösteriyor: “Fakat bir gün umarım fazla gecikmeden iktidar normal şartlara dönüldüğünü düşünerek OHAL’i kaldıracak. O zaman ekonomi, dış politika ve hukuk alanlarındaki sorunlarımız daha bir göz önüne gelecek, gündemde yukarılara tırmanacak. Hatta OHAL döneminde ekonomik rasyonalizme, kurumların rasyonel ve hukuki işleyişine yargının tarafsızlığına olan güveni daha da sarsan uygulamalar yüzünden yapısal sorunlarımız zorlaşmış bile olabilir.” 

Ne sevdaymış bu! 

Aydın Doğan’ın akıl hocası makalesini “en öfkeli zamanlarınıza bile ‘reform’ kavramını unutmamalıyız” diyerek bitiriyor. Bu liberallerin ‘reform’ sevdası asla bitmeyecek gibi görünüyor, neyin reformuysa bu! Anlaşılan Türkiye’nin anahtarlarını ABD’ye teslim etmeden hiçbir yapısal önlem onları kesmeyecek.  

Görüldüğü gibi liberallerin programı aslında FETÖ ile aynıdır. Ama sonuçta ulusalcılar da onlara destek veriyor. Ulusalcılar “Türkiye’de risk vardır” diyerek  “Moody’s haklıdır” derken liberaller de “Alınan kararlar gerçekçi değil, Türkiye’de yapısal sorunlar var” diyorlar. 

Liberal eşittir ulusalcı 

Aslında liberallerin programı açıktır: Siyasette ABD’ye, ekonomide IMF’ye, kültürde Hollywood’a tabi olmak. Ulusalcılar da Batı yanlısı olduklarına göre sonuçta gelip gelecekleri nokta aynıdır. Batı yanlısı her ulusalcı bir gün liberalliği tadacaktır. Veya herhangi bir liberali biraz kazırsanız altından bir ulusalcının tepeden inmeci ve darbeci yüzü çıkar.

 

Kayahan Uygur Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX