Camia olmak

Zor, çok zor bu bütünlüğü sağlamak. Her platformda bir bütün olarak çarpışmak. 

Sacın tüm ayakları eşit ve dengeli bir biçimde basmalı yere. Bir tanesi havada kaldı mı, diğerleri de önemini yitirir. Peki neden bu sezon bütünlük sağlanamadı? Fundamental eksikliği? Konsantrasyon problemi? Yok yok! Unutun bu süslü ama içi boş yorumları. Yıllardır bunlarla yıkadılar beyninizi. Gelin ben size yekten anlatayım. 
Global futbolun dünya üzerinde 2 farklı tanımı var. Avrupa’nın elit kategori liglerinde bunun adına “güzel futbol” diyorlar. Bizim gibi her devrin takımlarının çoğunlukta olduğu, sesi fazla çıkanın ipi göğüslediği liglerde ise tanım ‘lobi’. Peki nedir ‘lobi’nin gerektirdikleri? Öncelikle düzenli olarak düzene ayak uydurmalısın. Her devrin takımı olmalısın. Yeri geldiğinde karışıp turuncu veya yeşili bulmalısın. Diğer altın kural ise ‘Derin tanıdıklar’. Zamanı geldiğinde bu tanıdıkları devreye sokmasını bilmelisin. Hatırla! Ne demişti Türk futbolunun Aziz Konfüçyüs’u zamanında? “Maçların sahada değil, masada kazanıldığını geç öğrendim”. Bu iki kriteri yerine getirdin mi, sana ya şampiyon diyorlar ya da yılın spor adamı seçiyorlar. Dedim ya, artık kimin sesi daha gür çıkıyorsa… 

Peki bunları yapmadan camia nasıl olunur? Her zorlukta tüm işi taraftara ve sosyal medyaya bırakmayacaksın. TFF ve kurulları üzerinde ağırlığını koyacak, radikal olacaksın. Değerlerine saldırana yekvücut olup, seni çıkarları için değil, çıkarsız savunanlara sahip çıkacaksın. Unutma. Medya senin emniyet supabındır. Kısacası sistemli olacaksın. İşte ancak böyle camia olursun.