Gerçekler hızla kaybolurken 

Son dönem dünyadaki gelişmeleri takip etmek başımızı döndürüyor. Her şey o kadar hızlı gelişip değişiyor ki bir adım sonrasını öngörmek imkân dışı kalıyor. İş adamları için böyle bir hava, eğer hazırlıklı iseniz, kârınızı maksimize edebileceğiniz bir “pazar” bulduğunuz anlamına gelir. Trump’ın yaptığı da bu. 

İnsanları şaşırtmak her zaman önemli olagelmiştir. Göz bağcılık, büyücülük, sihir gibi kavramlar ile nitelendirilen bu hızlı trafiğin nerede, nasıl duracağını tüm insanlar, şirketler ve devletler merak etmektedir. Fakat bu arada olan, su kadar, oksijen kadar değerli olan “gerçek”lere olmaktadır. Artık hangi olayın hangi durumu yarattığı, hangi durumun hangi olaylara sebep olduğunu takip etmekte kitleler ve şirketler zorlanmaktadır. Devletlerin işi ise nispeten kolaydır. 

Trump’ın yaptıkları Amerikan siyasal, ekonomik ve askeri kültürü incelendiğinde fazlası ile öngörülebilir niteliktedir aslında. ABD’nin sosyal tarihi; her zaman iç ve dış politikasını ve iç/dış ekonomisini hep belirlemiştir ve belirlemeye devam edecektir. ABD’nin çeşitli atraksiyonlarına devletler neredeyse tepkisiz kalmaktadır. Bunun ABD’nin gücünden mi kaynaklandığı bilinmemektedir. Ayrıca ABD için iyi mi kötü mü olduğu da soru işaretidir. 

Tam da bu noktada gerçekler hızla ortadan kaybolmaktadır. Çünkü diplomasinin temel kaidesi sayılan “ebedi dostlar ve ebedi düşmanlar yoktur, sadece ülkelerin çıkarları vardır” düsturu hiç bu kadar canlılık kazanmamıştır. “Pazar”ın dinamikleri hızla değişiyor ve/veya değiştiriliyorsa hızlı tepki vermek de beklenen bir şeydir. Trump’ın yaptığı da budur. Gerçekler böyle durumlarda ortadan kayboluyorsa bundan zarar görecek olanlar listesi de uzun olur. 

Son 400 yılın ekonomik, siyasal, askeri, teknolojik, coğrafi ve istihbari “lider”i batı dünyasıdır diyebiliriz. Bu bağlamda gerçeklerin izini yine tarihte ve geleceğin tasavvuru olan bilim kurgularda bulabiliriz. Yine tam bu noktada “Sapiens” ve “Homo Deus” gibi iki kitaba ve buralarda ifade edilen öngörülere mercek tutabiliriz. 

İslam dünyasının kolayca ağlara takılmasının sebebi olan geçmişte iki kitap vardı, Marx’ın “Das Kapital”i ve Darwin’in “Türlerin Kökeni” kitabı. Yani Komünizm ve Evrim Teorisi. Bu iki ideoloji hala bugün İslam dünyasının beynine vurulan en kuvvetli prangalar olarak durmaktadır. Çünkü ülkemize ve İslam dünyasına sızmalar bu iki ana ideolojiye saldırı ile ve İslam’ı savunur gözükme ile yapılmıştır. Bu sebeple önümüzdeki dönemde İslam dünyası “Sapiens” ve “Homo Deus” odaklı yeni bir pranga ile pasifize edilme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Kur an-ı Kerim'in surelerini dikkatli şekilde okuyup anlasak bu prangalar bize işlemezdi. Fakat Allah her konuda adildir, çalışana vermektedir. İsabetli, akıllı ve Allah'ın akıl nimetini en güzel biçimde gösteren, karşılığını almaktadır. 

Bu bağlamda sürekli insanları şaşırtıcı politika ve stratejiler izleyen Trump’ın çok önceden, çok iyi senarize edilmiş ve güncel gelişmeler ışığında sürekli düzeltilen ve rafine hale getirilmiş bir programı uyguladığı da çok açıktır. Trump’ın katıldığı TV programları bir incelenirse, Trump’ın, üzerine oturan bir senaryoyu çok başarılı bir şekilde oynadığı görülecektir. 

Beyin avcılığı konusunda lider ülkeler, G-7 ülkeleridir. Bu sebeple büyük kaoslarda önce “gerçek”ler gözden uzaklara saklanır. Bilinir ki, objektif gerçekler değil ürettiğiniz gerçek size hizmet eder. Trump kendi gerçeğini üretebilen bir mekanizmanın süper beyinli bir oyuncusudur ve yaptığı işi iyi bilmektedir. 

Gerçeklerin ipini sıkı tutarsak, üretilen gerçeklerin tsunamisi bizleri hırpalar, fakat sürükleyemez.