0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Bedel

Soğuk savaş yılları… Türkiye’de düşman bellidir, bütün kötülüklerin merkezi olarak Rusya gösterilir. CIA’nın psikolojik harp uzmanları, komünizme karşı İslam’ı kullanırken daha yüksek fayda elde etmek üzere Rusları “Kızıl Domuz” olarak çizerler. Hiçbir sorunun altında, dost ve müttefik bildiğimiz ülkeler aranmaz. Bir kuşağın ömrü, Karadeniz üzerinden Türkiye’ye sarkacak Rusları gözlemekle geçer. Ne gelen olur, ne de giden… 
Soğuk savaş yıllarında, silahlı sol örgütler, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nu (DİSK) kendilerine “devrimci müttefik” olarak görürler. Oysa DİSK’in devrimciliği sadece sloganiktir, arkasında ağırlıklı olarak Almanya, biraz da İngiltere vardır. Sendika, Avrupa merkezli distribütör sermayenin işyerlerinde örgütlenmiş ve düzenin değişmemesi için mücadele etmektedir. Fakat sol, bunu göremez, elde tabanca dolaşarak, Amerikalıları denize atarak Türkiye’yi bağımsızlığa kavuşturacağını zanneder. Oysa bu, bir bilgi işidir. 

Mayıs 1950’de Türkiye, serbest seçim sistemine geçer, seçimleri Demokrat Parti kazanır. “Zafer”den bir kaç ay sonra, İstanbul’a gelen Amerikan Haberler Bürosu İstanbul Şubesi eski Müdürü Huntington Damon ışıldayan gözleriyle Milliyet gazetesi yazarı S.D.D’nin elini hararetle sıkar, “Nasıl kazandık, değil mi?” diye sevinir ve “1946 seçimleriyle bugünü kıyas dahi edemeyiz” der. Yazar  “Damon, 1946 seçimlerinde bizimle beraber üzülmüştü. Şimdi bizimle beraber seviniyor” der. (Milliyet, 28.07.1950, Sayfa 2) 

Aslında kazanan DP değil, Amerika’dır. Orta sağ giderek güçlenmekte, Komünizmle Mücadele Dernekleri kendiliğinden mantar gibi çoğalmaktadır. İngiltere, Türkiye’deki gidişattan rahatsızdır. 1960 ihtilaliyle solun önü açılır. Londra, sola yeni bir ayar yapar, solculuk, Amerikan düşmanlığına indirgenir, Amerikan aleyhtarı olmayanın solculuğu kabul edilmez, Avrupa emperyalizminden hiç bahseden olmaz. Nazım Hikmet’in dışında Moskova’ya sığınan solcu da olmaz. Bir sebeple Türkiye’den kaçanlar, soluğu Moskova ya da Pekin’de değil; İsveç, Norveç, Hollanda ve Belçika gibi İngiliz nüfuz bölgelerinde alırlar. Türkiye’nin bağımsızlığını arzu edenler, İngiltere tarafından Amerika’ya karşı kullanılırlar. 

Dönemin komünistlerinin şifreli dilinin esrarengizliği arkasında daha derin bir şüphe ve tereddüt mevcuttur. Ancak, Çin-Sovyet anlaşmazlığının iç yüzünü, Moskova ve Pekin arasındaki ideolojik mücadeleyi hangi dereceye kadar komünistler arasındaki bir anlaşmazlık olarak değerlendirebiliriz? Bu ideolojik ayrılık, kardeş partileri olduğu kadar, dış dünyayı da yanlış yola sevk etmek, nasyonalizm ve emperyalizm emellerini gizlemek için ne dereceye kadar kullanılmış bir maskedir? Bunlar, Türkiye’deki sol tarafından ele alınmış değildir. 
Soğuk savaş döneminin bir başka az bilineni ise bu dönemdeki Rus-Amerikan ilişkileridir. Hitler Almanyasını devirmek üzere kol kola mücadele veren ABD ve Rusya’nın, daha sonra neden kanlı bıçaklı olduğu tartışılmaz. 

New York Times’ın Türkiye büro eski şefi (1996-2000) olan gazeteci-yazar Stephen Kinzer'e göre “Eskiden (Soğuk savaş yılları) Türkiye'nin bağımsız bir dış politikası yok gibiydi. NATO'nun parçası olarak Ankara, ittifak ve Amerikalılar ne istediyse onu yaptı.” 
Amerikalıların, Türkiye’deki SSCB düşmanı sağcıların listesini Ruslara, Rusların da Türkiye’deki Amerika düşmanı solcuların isim listesini ABD’ye verdiği bilinmez. 
Türkiye, dünyada, soğuk savaşın bedelini en ağır ödemiş ülkelerden biridir. 

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX