0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

ABD gitmeden terör bitmez

Sadece Ortadoğu’da değil bütün dünyada uzun yıllardan beri terör örgütlerini büyüten, besleyen ve silahlandıran başlıca uluslararası gücün ABD’nin ta kendisi olduğu her geçen gün kanıtlanıyor. 

Terör ve gerçekler        

Bugün Batı dünyasının insafsız, küstah ve haddini bilmez şekilde “İslami terör” diye adlandırdığı El Kaide örgütünü 1979’da Afganistan’da kim kurmuştur? DEAŞ örgütü hangi ülkenin işgali altındaki topraklarda 2014 yılında birdenbire ortaya çıkmıştır?  PYD terör örgütüne hangi ülke silah ve para akıtıyor? FETÖ terör örgütünün elebaşısı sahte mehdi kimlerin koruması altında bulunuyor? 

Gerçeklerin anlaşılması için pek fazla çaba sarf etmemiz gerekmiyor aslında. Yeter ki önyargısız olalım, ya da daha da önemlisi kendimizi teröristlere karşı savunacak cesaretimiz ve sağlam duruşumuz olsun. İşte 15 Temmuz’da en büyük ABD terör saldırısına direnmemiz ve Cumhurbaşkanımızın kararlı tutumu sonunda bize bu olanağı sağlamıştır. 

Yeni dönem 

Çok uzun yıllardan beri ilk kez ülkemize dışardan yöneltilen terör saldırılarına karşı iki ülkede silahlı kuvvetlerimiz mücadele ediyor. Bu mücadele aslında ABD ile mücadeledir. Bugün içerdeki yerli işbirlikçilerinin de katkısıyla sanki ABD de bu operasyonlarımızı destekliyormuş gibi bir hava estiriliyor. ABD, Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki varlığına mecburiyetten katlanıyor. Bizi etkisiz hale getirmek için de elinden geleni yapıyor. 

ABD’nin Ortadoğu için hiçbir olumlu projesi yoktur. Bölgeye kan, ateş ve yıkımdan başka bir vaadi de yoktur. Amacı bölgeyi istikrarsızlaştırarak Çin ve Hindistan’ın enerji kaynaklarını kontrol etmektir. Zaten 1990 körfez savaşından beri sayısız ABD operasyonları olmuş ve bunların her birinde Ortadoğu’daki durum daha da kötüleşmiştir. ABD önderliğindeki koalisyonun Musul operasyonundan sonra da sonuç farklı olmayacaktır. Türkiye’nin oradaki varlığı zararı azaltmak ve kendi sınırlarını korumak içindir. 

Musul oyunu 

ABD’nin açıklanmış olan Musul planları bile aslında bir suç itirafıdır. ABD yetkilileri Musul’un üç taraftan çevrilip, Güney Batı kısmının açık bırakılacağını söylemektedirler. Burada açıklanan amaç, DEAŞ unsurlarının şehri terk etmesinin sağlanmasıyla sivil kayıplarının önüne geçmektir. Bu sadece bir bahanedir. Zaten, koalisyon güçleri ayrıca savaşçıların Suriye’ye kadar gitmelerine izin vereceklerini açıklamaktadırlar. Oyun bellidir, son aylarda Suriye’de güç kaybeden ABD, Irak’taki DEAŞ güçlerini Suriye’ye taşıyarak oradaki savaşı yeniden alevlendirmek istiyor. Bu arada, Irak’taki PKK unsurlarını Kerkük’e sokarak PKK terörüne de yeni olanaklar hazırlıyor ve bu yolla Türkiye’yi sıkıştırıyor. 

Suriye’deki yerel kaynaklara göre DEAŞ’ın Suriye’deki başkenti sayılan Rakka’ya Musul’dan gelen 100 kadar savaşçı şimdiden yerleşmiştir. Bunların çöl coğrafyasında nasıl seyahat edebildikleri her şeyi yeteri kadar açıklıyor. Rus Novosti ajansına konuşan Hoşavi Ebubekir adlı Kürdistan Demokratik Parti yetkilisi DEAŞ unsurlarına çıkış koridoru açıldığını doğrulamıştır. 

Terör kaydırması 

Rusya kaynakları ABD’nin asıl amacının 9 bin DEAŞ savaşçısını Doğu Suriye’ye yerleştirerek Deyrizor ve Palmira bölgelerinde yeniden büyük çatışmalar başlatmak olduğunu söylüyorlar. Bu arada, DEAŞ’ın Musul bölgesinden çekilmesi boşalan toprakların kontrolü için Şii milisler, Sünni aşiretler ve Kürtler arasında kanlı kavgalara yol açacak ve ABD’nin bölgeyi parçalama planlarında eli rahatlayacaktır. 

ABD, Irak ve Suriye’de uyguladığı bölünme senaryolarında epeyce ilerleme kaydetmiştir. Şimdi sıra Türkiye ve İran’a gelmiştir. Bu stratejide Türkiye’nin demokratik rejimi ve halkın sağduyusu ülkemizin en büyük silahıdır. Halkımız 15 Temmuz darbe ve işgal girişimini Cumhurbaşkanı Erdoğan önderliğinde püskürtmemiş olsaydı FETÖ’cü “yurtta sulh, dünyada sulh” cuntası içerde Türkiye’yi bölmek, dışarda da bir Türkiye-İran savaşını kışkırtmak için elinden geleni yapacaktı. Bugün de her iki ülkede ABD adına mezhep çatışması lobisi yapanlar eksik değildir. 

ABD’nin sabıkası 

Bölgemiz sorunlarının çözümü yine bölge ülkelerinin girişimleriyle olacaktır. Halep’teki, Musul’daki, Şam’daki sıkıntılar bahane edilerek ABD’yi müdahaleye çağıranlar, Birleşmiş Milletleri göreve davet edenler eğer sadece iyi niyetli saf değillerse, bu kadar deneyimden sonra artık açıkça ihanet içindedirler. 

ABD’nin dünyada kendi çabasıyla çözdüğü ya da başka bir deyişle daha da işin içinden çıkılmaz hale getirmediği tek bir sorun dahi olmamıştır, yoktur. Bırakalım Ortadoğu’yu genel terör sorunu için de bu böyledir. Zaten daha kuruluşundan itibaren, Amerikan yerlileri üzerindeki terörle yıldırma operasyonlarından başlarsak ABD’nin bu konudaki sabıka dosyası oldukça kabarıktır. Sadece bizi ilgilendirenleri ele alacak olursak tarihteki Filistin’deki Siyonist terörünü de, Taşnak ve Asala eylemlerini de, Kıbrıs Rum “Megalo İdeacılarını” da destekleyen güç bellidir. 

Bitecek 

Devletimiz artık kararlı görünüyor.  Her gün birkaç şehidimizi küresel oyun ve planlara kurban vermeyeceğiz. Terörü ve destekçilerini her ne pahasına olursa olsun bitireceğiz. 

Kayahan Uygur Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX