Arda geliyor

Arda, Başakşehir’e geldi. Bence çok iyi oldu. Orada Abdullah Hoca var çok yakından takip edebilir. Otoritenin en iyi oluştuğu kulüp. Bir başka kulüpte mesela GS, FB, BJK da olsaydı basın ona rahat vermezdi. Başakşehir’de çok özel bir disiplin var. Emre onun GS’de beraber oynadığı kişi. Arkadaşlık ayrı bir şey futbol çok ayrı bir şey yöntemiyle ligin ilk yarısını biterken liderlik koltuğunda onlar vardı. Türkiye’de ilk defa lige yeni gelen bir kulüp ilk yarıyı lider bitiriyor. Arda, orada daha mutlu olacak. Galatasaray’da olsaydı, basında her gün haber olurdu, o haberler moral de verir huzur da kaçırabilirdi. Aslında Arda‘nın ne yapacağını düşünemiyoruz, çünkü bizim bildiğimiz Arda eski yıllardaki gibi olmanın çok ötesinde. Buraya gelince ülkesinin verdiği güven hissiyle daha moral bulur, onu sıkan yaşam tarzından kurtulunca daha iyi olabilir. Altın tepsi gibi bir yerden çıkıp Barcelona gibi bir kulüpte futbol oynayan insanda, beyni ile duyguları arasında savaş çıkar. O savaş İspanya’da başarı sağlatır ama aniden duygular egemen olunca değişiverir. Çocukluğunda ve  gençliğinde hayal dahi edemediği konuma gelince alışık olmadığı bir hayatı yaşamaya başlarlar, belirli bir zaman sonrasında  da yaptıklarından kurtulmak isteyen beyin bazen galip gelir, bazen de mağlup olur, duygu baskın çıkar. Arda’nın bir kaç ay sonra hangi yola gireceğini bilemez. Yaşadıkça onlar meydana çıkar. Duygular galip gelirse gücü ve futbolu çabuk biter. Çünkü bu konumdaki statüde akıl yer alamaz. İradesi galip gelirse, güçlü ise Arda daha uzun yıllar top oynayabilir, yetenekleriyle akıl beraber olunca en az beş sene daha sahalarda alkışlanır. Arda’ya doping olacak konu onu GS, BJK, FB’nin istememesi olacak, işte o zaman gururu şaha kalkabilir. Kaderin iyisini yaşasın…

YALMAN VE GALATASARAY YÖNETİMLERİ

Galatasaray, Tanrıyar döneminde şaha kalkmış idi. Futbol takımı şampiyonluklar kazanıyor, Avrupa kulüplerinin de tozunu atıyordu. 14 yıl şampiyon olamamış bir kulüp şaha kalkmıştı. Kulübümüz birkaç yıl içinde toparlanamazsa aynı acıklı yıllara dönüş yapabilir. Tanrıyar döneminde ben de yönetici olarak görev yapıyordum. Taraftarlar çok kızgındı, kulüp ekonomik krizdeydi. Kurtuluş için İnan Kıraç da dışardan yardımcı oluyordu. Yönetim kurulunu yazalım; Alp Yalman, Faruk Süren, Özkan Olcay, Doğan Sarıbeyoğlu, Ali Kurt, Ergun Gürsoy… Önce nakit para akışını sağladık, sonra Florya’da reform yaptık. Derwall ve Denizli, Yalman başkanlığında Florya toparlandı. O yıl ligi BJK ile eşit puanlarla bitirdik, averajla kupa elimizden gitti. Bir sonraki döneme hem yönetimdeki değişimle hem de mali sorunu toparlayarak girdik. Alp Yalman’ın Selçuk Uygur’la yürütmekte olduğu futbol şubesine Ergun Gürsoy da dahil oldu. Ben ve Süren de destekliyorduk. Taleplerini yerine getiriyorduk. Hastaneme gelen futbolcuların sağlık durumunu da çok bilgili olanlara tedavi ettiriyordum. Futbolcularla iyi bir ilişki olmuştu. Transferler de mali durumumuz iyi olduğu için güçlü bir ekip oluşturulmuştu. Yalman sonuna kadar o şubenin başındaydı. Selçuk ayrılmış, Ergun etken olmuştu. Hem arka arkaya gelen kupalar hem de Avrupa’daki başarılar gelmeye başlamıştı. İşte o günlerin sonucunda, şampiyon kulüpler turnuvasında final grubuna kalmıştık. Sonraki yıllarda Süren’le yaptığı seçimi kaybetmişti. İçerisindeki kulüp aşkı bitmediği için yönetici de olmuştu. Başarısına rağmen girdiği her seçimi kaybediyordu. Duygun Yarsuvat’a bile mağlup olmuştu. İçindeki futbol aşkı bitmediği için en son Dursun Özbek’in futbol şubesine davetini kabul edip Florya’ya gelmişti. Bana da beraber olalım gibi  bir laf etmişti ama uzun sürmedi. Florya’dan uzaklaşma zorun da kaldı. Ünal Aysal başarılı bir dönem yarattı. Terim’le beraber olunca kupalar kazandırdı. Mevcut yönetimini değiştirdi, akıl  verenlerden  kurtuldu. Ama genel kuruldan istediği bir şey ret edilince istifa edip başkanlığı bırakıverdi. Şimdi Başkan Özbek’e bakalım. Kendisinden daha az kulüp işlerini bilenlerle yürüyor. Kendisinin de tecrübesi çok az olunca işler mutlu sonuçlara ulaşamıyor. Terim, uzun zamandır boştu niye ona o zaman gitmedi. Şimdi seçime gitmeden önce Terim’le anlaşmasının altında güç kazanma duygusu var. Seçim arifesinde yönetim kadrosuna alacağı çok değerli ve yöneticilik yapmış, tecrübeli bir Holding sahibini son anda listesinden çıkarıvermiş olması korkusundandır. Yalman’a seçim kaybettiren genel kurulumuz bakalım D. Özbek mi, yoksa M. Cengiz mi başkan yapacak? Yaşayarak göreceğiz.

TERİM HAZIRLANIYOR

Teknik direktörlük Galatasaray’da zor iştir. Terim olunca durum değişiyor. Aynı zamanda genel kurul üyemiz ve divan kurulu üyemiz olması onun severek hizmet etmesini sağlıyor. Kendi takımını çalıştırmak keyif veren bir olay. Şu anda Florya’da otorite oluşmuş konum da. Tudor’la Ayhan’ın birlikteliğinde bu kulübü bu hale getireceğini bilmeyen başkanımız, artık gerçekleri görmeye başladı. Disiplini kardeşi Mehmet’in sağlayacağını düşünmek bile büyük hata idi. Paraların çarçur harcanmamasını önlemekle yapacağı iyilik az olmaz. Parayı hırsızlara kaptırmasın derken çalıp gideceklerini düşünmüyorum hani bir tabir var; ‘Har vurup harman savurma’ derler, onu kast ediyoruz. Ben Terim’in olduğu yerdeki otoritesine çok güvenirim. Şansızlık, transfer döneminde kimlerin alınabileceği konusunda tereddüdüm var. Emre Mor gelirse çok önemli bir kazanç sağlanmış olur. Orta alan ve ileri uçta rakip defansı çok zorlar. Hep söyleyip yaptıramadığım iki şey vardı; biri geleceğin yıldızı Sinan ve defans için Hakan… Terim gelir gelmez Hakan’ı aldı, Sinan’a da önem veriyor. Geleceğin starı olacak. Cenk’i ilk defa Gaziantep’de gördüm. Hep söyledim, durdum, aldırış eden olmadı. Buyurun bakalım kaybolan 100 milyona ne diyeceksiniz.  O dönem Terim olsaydı, onu kapardı. Ben Florya’nın esas gelecek sene güçleneceğine inanıyorum. Fenerbahçe’nin eski futbolcuları çatlasınlar.