On yıldır ayazdayız! 

Dile kolay tamı tamına 10 yıl! 

Köln Havaalanında, onun saçlarını tarayan kızım Ayşe Hanzade 20’sinde, gecenin bir saatinde İzmir’de evimi aradığında,‘’Buyur Başkanım’’ diye telefonu açan oğlum Satuk Buğra’nın bir kız evladı oldu, ben ise artık bir dedeyim! 

Başka daha nelerin olduğunu yazmayı o kadar çok isterdim ki, ama ne yazıp senin aziz ruhunu rahatsız edeyim ne de kendime küfrettireyim! 

Sen gittin gideli çok şey değişti, lakin senin değişmesini istediğin hiçbir şey değişmedi! 

Yarın, senin adına yine programlar düzenlenecek! 

10 yıl önceki gibi, yine Mart ve yine mahalli seçimler var, belki de mitinglerde adın da anılacak! 

Parti...? 

Onun adını bile anmam yasak! 

Arkadaşlar...? 

Çoğu birbirine küs! 

Ben...? 

Hani, yanına geldiğimizde herkese, ‘’ Şimdi ne işle uğraşıyorsun?’’ diye sorardın da hep beni atlardın da ‘’Bana neden sormuyorsun Başkanım?’’ diye sorduğumda da, ‘’Kardeş tanıdığım günden beri aynı işi yapan tek sen varsın’’ derdin! 

Evet, doğru! 

Ben yine aynı işi yapıyorum. 

Yine Anadolu yollarındayım. 

Oyunum mu? 

Hani, gecenin bir vaktinde, ‘’Gel kardaş seninle bir yere gidelim’’ deyip Ankara Hamamönü Tacettin Dergâhı’na götürmüştün beni, orada bana merhum Mehmet Akif Ersoy’u, ve  İstiklal Marşımızı yazdığı binayı anlatıp, sonra da, ‘’Bak bu ülkede bir tek Akif tiyatro oyunu yapılmadı, Mehmet Akif Ersoy konulu bir tiyatro oyunu yapsan’’ demiştin ya! 

İşte, ben o oyunu yaptım, 81 ili dolaştım ve hala da dolaşıyorum! 

Hani, Köln Havaalanında kızım Hanzade saçlarını taramak istemişti de sen de bundan çok mutlu olmuştun! Hanzade şimdi Konya Selçuk Üniversitesi Devlet Konservatuarında Türk Müziği okuyor şimdi ona uğradım ve bu yazıyı da Konya’da yazıyorum! 

Oturduğum mekânın önünden seçim arabaları anons yaparak geçmekte... 

Hatırlıyorum da, son seçim çalışmasını bir daha kullanmamak üzere çöpe attığın arabayı tekrar alıp, onunla yapmıştın, kapısı bile kapanmıyordu! 

Yine bir seçim çalışmasının son gününde Konya’daydın, arkadaşlarla etli ekmek yiyordun da, biri sana ‘’Başkanım kaç yıl oldu, biz ne zaman iktidar olacağız?’’ diye sormuştu! 

Sen de, ‘’kardaş biz ne zaman iktidar olacağız bilmem. Allah bana kulum Muhsin neden iktidar olmadın diye sormayacak, kulum Muhsin benim için ne yaptın diye, soracak! Ben de Allah’ım yaz demedim, kış demedim, şehir demedim, köy demedim, ama eksik ama fazla senin rızanı kazanma adına neye inandımsa onu anlattım, ama bu kulların var ya, bana inanıp da oy vermediler dersem, siz ne yapacaksınız?’’ demiştin! 

On yıl oldu, tam on yıl! 

Hani, zaman yaralara kabuk bağlatırdı? 

Öyle acıyor ki, sensizliğin yarası! 

Mekanın cennet olsun…