Dünya Kupası

Futbol, bir afyon mudur bilemem, lakin tüm dünyayla birlikte ben de bu sporun hastasıyım. Zaten, şunun şurasında kaç spor dalına ilgimiz var ki? Basketbol Milli takımımız, 10 yıl da bir başarı yakalarsa maçlarına göz atarız. Voleybol milli takımımızın kızları her yıl birbirinden ayrı başarılar gösterir, bir ara açar göz atarız. Diğer spor dallarında Milli başarılar gösteren sporcularımızı da, ancak ve ancak altın madalya kazandıklarında hatırımıza getiririz. Maalesef, milletçe asıl değer vermemiz gereken, asıl destekleyip isimlerini herkesin hafızalarına kazımamız gereken sporcularımızı (olimpik sporcularımız) gözardı ediyoruz. Ki onlar, spor hayatlarını sürdürebilmek için futboldan kat be kat az ilgiye ve maddi olanaklara sahip olmalarına rağmen, çok büyük başarıları (altın madalya vb.) futbolun Şampiyonlar Ligi grup aşamasındaki bir galibiyetten fazla ses getiremiyor. Bazı konularda sürekli kendimizi eleştiriyorum, ama bu seferkinde yalnız değiliz. Tüm dünyada bu böyle, futbolun enteresan bir sihri var ve kadın, erkek, çocuk demeden herkesi etkisi altına alan bir sihir bu. Futbol, amatör sporlar ve olimpik sporlar açısından, ele alınacak çok konu var. Herkes gibi ben de bu konularda iki kelam edecek bilgiye sahip olduğumu düşünüyorum, lakin bugün girmeyeceğim bu konulara. İleride, peyderpey değineceğim, Pazar günlerinizi bir nebze olsun neşelendirmek ve bilgilendirmek için. Evet, başta da söylediğim gibi futbol bir afyon mu bilemem, ama futbol, dünya insanlığına verdiği en büyük hediye olan, "Dünya Kupası" nın startını bugün veriyor. Bizlere bir aylığına da olsa, bazı dertlerimizden zaman zaman kaçabilmemiz için de olanak veriyor. Gönül isterdi ki, Türkiye Milli takımımız da Katar'daki Dünya Kupası'nda olsun, ama ne yapalım bizim de kaderimiz, 25 yılda bir Dünya Kupası'nda ülkemizi destekleyebilmekmiş. Dünyada en çok parayı harcayan ülkelerden biri olmamıza rağmen, Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası'na katılım derecelerimiz korkunç denebilecek derecelerde (Milli takımımızın dünya klasmanında nerede olduğuna bakarsak daha iyi anlarız). Tabi, bu konu da uzun uzadıya konuşulup yazılacak bir konu, ama neşemizi kaçırmayacağım bugün. İşinin ehli insanlar yeterince konuşuyor zaten, ama ne çare ? Bizim memleketin sorunu sadece "konuşmak zaten, icraate gelince herkes birbirine düşman, birbirinin boğazına sarılmış halde! Ne kadar tutmaya çalışsam da kendimi, bir şeyler söylememek için zihinde dolaşan fikirlerim parmaklarımı esir alıyor maalesef! Benim favorim kim, diye merak ediyorsanız, arz edeyim efendim, içimden bir ses Arjantin'in kupayı alacağını söylüyor. Messi gibi bir isim, kariyerini Dünya kupasız kapatmamalı, diye de içimden geçmiyor değil. Hayırlı Pazarlar efendim...