0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Farkında mısınız yorgun olan sadece Erdoğan! 

Geçen yazımda nerede olduğumu, neler gördüğümü, biraz da ince iğne misali arz etmiştim. Daha sonrasında makul bir tepki almadığımı peşinen söylemek istiyorum! Kimi hayalinin bile ötesinde dünya nimetlerine gark olmuşlardan panik içerisinde tepkiler! Bir taraftan da kendisini sanki dünyanın en bulunmaz Hint kumaşı görüp, bu özelliği için geçmiş dönemlerde milletvekilliği listelerinde yer almış, seçilince de gecesini gündüzüne katmış da yeni listelerde yer bulamadığı için, “E ben olmazsam böyle olur! Hele dur bak...” modunda olanlar var! Onlar da sanki, “Ahmetçiğim çok güzel yazmışsın” tepkisini verdiler. Bir de bunların yanı sıra listelerde yer bulamayıp yaklaşan mahalli seçimlere beklentisini nadasa bırakanlar var! 

Neyse ben kaldığım yerden devam edeyim efendim, geçen yazımda da bahsettiğim gibi Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nin tertip ettiği “Darbeler” konulu uluslararası sempozyumda sahnede bendenize ayrılan koltuğa oturdum. Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sayın Cavit Bircan hocamızın yönettiği oturumda bendeniz, geçmişte Halk Bankası Genel Müdür Yardımcılığı görevinde de bulunmuş Aydın Milletvekili ve aynı zamanda da milletvekili adayı Sayın Mustafa Savaş, Prof. Dr. Sayın Mehmet Şahin, Dr. Sayın Mehmet Levent Yılmaz konuşmacı bulunduk. 

Hocalarımız hoca olmalarının sayın vekilimiz de vekil olmalarının gereğince bendenizin de çok faydalandığım konuşmalarını yaptılar. Karşımızda dinleyici durumunda olanların çoğu da ya hoca ya da konuşulan konu hakkında hocalarımızı tenzih ederek söylüyorum bendenizden fazla söz söyleyecek bilgi ve kapasitede olan kişiler. Bendenize de mesleğim icabı tahmin ettiğiniz gibi artistlik düştü! Serde de UNESCO tasdikli meddahlık olunca ister istemez oruçtan da hafif uyku modunda olan hazirun başladılar kikirdemeye(!) Aslını sorarsanız bendeniz daha komiklik safhasına geçmemiş espri safhasındaydım zira esprili olmakla komiklik farklı şeylerdir! 

Konu darbeler, yer Aydın, tarih de 28 Mayıs olunca söze başlayan, ister istemez merhum Adnan Menderes ve 1960 İhtilali’yle başlıyor ve 15 Temmuz, kimilerine göre darbesi, bendenize göre de başarısız işgal girişimiyle bitiriyor! 

Bendeniz evet, artisttim artist olmasına, ama asıl hikâye anlatıcısıyım aynı zamanda! Hikâyenin de olmazsa olmazı “zaman ve mekan” dilidir! Yani hikâye bir zamanda ve bir mekânda geçmeli ki, hikâye olsun! Konuştuğumuz her şey aslına bakarsanız bir hikâye ve sayın hocalarımız bu hikâyenin sebeplerini ve sonuçlarını konuşup gelecekte de bu hikâyenin nasıl devam edebileceği üzerine ışık tuttular.   

Tamam da, biz bu hikâyenin zaman ve mekân tarifini yaptık mı? 

Bir başka ifadeyle bu hikâye 29 Ekim 1923’te mi başlamış ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde mi geçmiştir? Siz eğer bu zaman ve mekân tarifini sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve bu devletin  kuruluşundan başlatırsanız bu hikâyeyi doğru anlatamazsınız ve sebep sonuç tahlilini de yapamazsınız, çünkü bu hikâye bu tarihte başlamaz bu hikâyenin öncesi de vardır ki hem de nasıl vardır! Siz eğer Sultan Abdülaziz’in ölümünden (4 Haziran 1876) başlatmazsanız bu hikâyeyi tam anlatamazsınız! Yetmedi raporunu tutanlar gibi bu ölüme intihar derseniz hikâyeye de yanlış başlamış olursunuz! Bitmedi siz eğer bu hikâyenin asıl kahramanlarından Ali Şükrü Bey'e ve nasıl katledildiğine (27 Mart 1923) yer vermezseniz hikâye asıl mecraından sapar ve o hikâye değil masal olur!  İşte tam da bendeniz bunları sorup ahaliyi uyandırdım ki, bir soru geldi “Bu Dolar ve Euro’daki artış ne olacak?” haliyle eski bankacı olması hasebiyle de cevap sayın vekilimize düştü! Baktım ki biraz önce yarı uyur olan ahalinin gözleri fal taşı gibi açılmış! 

Konu para olunca da bizim hikâye yarıda kaldı! 

Sempozyum bitince, Aydın’da seçim humması bir başka olur dedim saldım kendimi Aydın sokaklarına! Evet, bendeniz Aydın, Nazilli, İncirliova, Köşk hatta ve hatta Bozdoğan’ı çok ama çok iyi bilirim, lakin Aydın’da seçimin emaresini bile görmedim! 

İftara yetişmek üzere İstanbul Haliç Kongre Merkezi’ne yola çıktım ve Sayın Cumhurbaşkanımızın katıldığı sofraya oturdum! Kendilerine birkaç sorum ve arzım olacaktı ki vazgeçtim! 

Neden biliyor musunuz? 

Belki de 2 bin kişilik iftarda yorgun olan sadece Sayın Cumhurbaşkanıydı! 

Ahmet Yenilmez Diğer Yazıları

Pers Aklı

18 Nisan 2024

Benden demesi

16 Nisan 2024

Distopya

14 Nisan 2024

Gerçekten o kadar etkili miyiz dünyaya?

11 Nisan 2024

Seçim mi seferberlik mi?

09 Nisan 2024

Beceremedi

07 Nisan 2024

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX