0530 708 54 54
0530 708 54 54
14 Aralık 2019 Cumartesi 13:45:00 - Güncelleme:14 Aralık 2019 Cumartesi 13:54:00

İsrail, Rumlarla anlaşmış olsa da gazını Türkiye üzerinden gönderme seçeneğini değerlendiriyor

Türkiye ve Libya arasındaki anlaşmanın kıta sahanlığı Doğu Akdeniz'e kıyısı olan ülkeleri 'B planı' hazırlamaya yöneltti. Bölgede Türkiye'nin hayati öneme sahip olduğunu belirten, Kıbrıs İlim Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ata Atun, "İsrail, GKRY ile anlaşma yapmış olsa da hala gazını Eastmed projesine kıyasla daha fizıbıl bir seçenek olan Türkiye üzerinden gönderme seçeneğini değerlendiriyor." açıklamasında bulundu

Kıbrıs İlim Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ata Atun, Türkiye ve Libya arasındaki anlaşmanın kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgeyi de kapsadığını belirterek, "Türkiye, mutabakata ve 1946 Kıta Sahanlığı Sözleşmesi'nden doğan hakkına dayanarak bölgede sondaja başlayabilir, BM'ye münhasır ekonomik bölge ilanında bulunmasına gerek yoktur." dedi.

TÜRKİYE, İSRAİL İÇİN HAYATİ ÖNEME SAHİP"

Öte yandan bölgede İsrail için Türkiye'nin hayati öneme sahip olduğunu ifade eden Atun, "İsrail, GKRY ile anlaşma yapmış olsa da hala gazını Eastmed projesine kıyasla daha fizıbıl bir seçenek olan Türkiye üzerinden gönderme seçeneğini değerlendiriyor. Hatta İsrail'in bu konuyu büyük bir Türk şirketiyle görüşmekte olduğu biliniyor. 2020 ABD seçimlerinden sonra İsrail de tavrını değiştirebilir." dedi.

Atun, Suriye'de Esed rejiminin ekonomik anlamda zor durumda olduğunu ve Türkiye ile barışmak için bir kıvılcım aradığını dile getirerek, Suriye ile de gelecek yıllarda ülke istikrara kavuştuktan sonra benzer bir anlaşma yapılabileceğini söyledi.

Lübnan ile GKRY arasında 2007'de yapılan deniz sınırı anlaşmasının Lübnan Meclisinde reddedildiğini anımsatan Atun, Lübnan ile Türkiye arasında da gelecekte mutabakata varılabileceğini ifade etti.

Atun, Türkiye ve Libya arasındaki anlaşmanın kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgeyi kapsadığını belirterek, "Türkiye bu mutabakata ve 1946 Kıta Sahanlığı Sözleşmesi'nden doğan kıta sahanlığı hakkına dayanarak, bölgede sondaja başlayabilir, BM'ye münhasır ekonomik bölge ilanında bulunmasına gerek yoktur." diye konuştu.

"KIYIDAŞ DEVLETLERİN TÜRKİYE'NİN YAKLAŞIMINI BENİMSEMESİ LEHLERİNE"

Bölgede ayrıca Suriye, Mısır ve İsrail ile anlaşmalar yapılması gerektiğini dile getiren Gürdeniz, şunları kaydetti:

"Tüm kıyıdaş devletlerin Türkiye'nin yaklaşımını benimsemesi kendi lehlerine. Mesela, İsrail'in Afrodit gaz sahası dahil 6 bin kilometrekare alan kaybı var. Yunanistan, Girit Adasına tam yetki verilmesini istiyor. Mısır, eğer ortay hat olarak Yunanistan ana karası yerine, Girit'i sayarsa 15 bin kilometrekarelik büyük bir alan kaybediyor. Türkiye, bu manevrasıyla adalara tam alan yetki verilmemesi tartışmasını başlattı. GKRY egemen olmayan bir ada devleti ama bir kıta devleti olan Mısır ile ortay hattı çizdi. Uluslararası hukukta adaların böyle bir hakkı yok."

(AA)

Etiketler :
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX