0530 708 54 54
0530 708 54 54
23 Ocak 2020 Perşembe 11:19:00 - Güncelleme:23 Ocak 2020 Perşembe 11:42:00

Libya'daki tek çözüm siyasi çözüm

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Davos Zirvesi'nin 3. gününde yaptığı açıklamalarda, Libya'daki tek çözümün siyasi çözüm olacağını belirtti.

50. Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) düzenlendiği İsviçre’nin Davos kasabasında bulunan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, açıklamasında bakanlar düzeyinde yeni Libya konferansının ne zaman yapılacağını, bu görüşmelerden beklentilerin ne olduğunu, Astana formatının Libya için örnek olup olamayacağını, ülkesinin Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarıyla ilgili görüşlerini ve bu konuda Rusya-Türkiye işbirliğinin mümkün olup olmadığını anlattı.

Sputnik'in sorularını yanıtlayan Çavuşoğlu, şu ifadeleri kullandı:

Şubat ayında bakanlar düzeyinde yapılması gereken Libya konulu yeni Berlin Konferansı’nın tarihini biliyor musunuz?

Şubatın ilk haftası olur diye düşünüyorum. Ama bu tarihi Almanya’dan, Heiko Maas’tan almamız gerekiyor. Onun bu tarihi, katılmak isteyen diğer bakanlarla koordine edeceğini düşünüyorum. Biz zaten yeni görüşmenin yapılması fikrine destek verdik.

Libya’daki askeri uzman sayısını artırma niyetiniz var mı?

Hayır. Ateşkese uyulduğu sürece kimsenin ek danışman veya asker ya da komşu ülkelerden paralı asker göndermeyeceği ve hiçbir ek personel olmayacağı konusunda anlaştık. Herkes bunu taahhüt etti.

Berlin’de alınan ambargo kararının nasıl uygulanacağı konusunu yeni Libya konferansında masaya yatıracak mısınız?

Birleşmiş Milletler’in Libya’ya yönelik ambargo ve yaptırım kararı var. Bu çok net. Aynı zamanda BM Güvenlik Konseyi’nin 2259 sayılı kararı, tüm üye ülkeleri ulusal hükümet anlaşmasını, yani (Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanı Fayiz) Serrac hükümetini desteklemeye ve ülkeyi istikrara kavuşturmak ve aynı zamanda diğer aktörlerden, ki (Libya Ulusal Ordusu Komutanı Halife) Hafter’i kastediyor, ayrılmaya çağırıyor. Ama en önemli konu ve kriter ateşkestir.  Herkes ateşkese uyduğu sürece Libya veya başka ülkelere yaptırımı konuşmayacağız, politik süreç ve bu süreci hızlandırma konusuna odaklanacağız.

Geçen hafta Cenevre’de Libya konulu 5+5 askeri komitesinin toplantısı bekleniyor. Bu toplantıdan ne bekliyorsunuz? Tarafların birbiriyle gerçekten konuşacağını düşünüyor musunuz?

Hafter uzun süre boyunca bu komiteye için isimlerini açıklamamıştı. Serrac en başından insanları atamıştı. Bu, Moskova’daki ortak açıklamaya birlikte koyduğumuz şeydir, ama Hafter imzalamamıştı.

Askeri komitenin toplantısı çok önemli olacak, ateşkes ve iki taraf arasında temas hattının belirlenmesi konusunda belirleyici rol oynayabilir. Genel olarak bu görüşme, Hafter ve Serrac arasında güveni güçlendirme yönünde iyi bir tedbir olabilir.

İlk görüşme elbette önemli. Bu girişime destek verdik. Umarım işe yarar. Libyalılar, farklı binalarda veya farklı odalarda bulunmamalı, birlikte çalışmaya başlamalı. Kalıcı barış, ateşkes ve siyasi çözüm için bir araya gelmeli ve birlikte çalışmalılar.

Halihazırda AB, Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarıyla ilgili Türk şirket ve vatandaşlara karşı yeni yaptırımları görüşüyor. Bu konuda ne söyleyebilirsiniz?

Mesela Rusya’ya uygulanan yaptırımlar var. Ama birçok AB ülkesi bu yaptırımlara uymuyor ve Rusya’yla işbirliği yapıyor, bu iyi bir şey.

Üyelik görüşmeleri yapan bir ülke olarak biz en baştan beri bu yaptırımlara karşı olduğumuzu ve Türkiye’nin bu yaptırımlara katılmayacağını söyledik. Çünkü adaylardan ve görüşmeler yapan ülkelerden de Avrupa Birliği’nin açıklamalarına ve kararlarına katılmaları bekleniyor.

AB gerçekten dengeli ve tarafsız rol oynamalı. AB dayanışmadan dolayı üye ülkelerine destek vermek zorunda. Ama bu sorunu çözmez. Türkiye’ye karşı açıklamalarda bulunmak veya kararlar almak yerine bu sorunu çözmek için bir yol bulmalılar.

AB’ye, bu sorun çözülene kadar dürüst bir aracı olmasını teklif ettik. AB sadece Kıbrıslı Rumların değil, Kıbrıslı Türklerin de haklarını savunmalı. Ama maalesef Avrupa Birliği çifte standart ve ikiyüzlülük sergiliyor. Özellikle Kıbrıs konusunda AB ve diğer aktörlerden Kıbrıslı Türklerin hidrokarbon rezervler üzerindeki haklarını garanti altına alacak bir çözüm bulunmasını istedik, ama Kıbrıslı Rumlar dahil tüm taraflar bunu katiyen reddetti. AB ise Kıbrıslı Türklerin haklarını garanti etmek için hiçbir şey yapmadı.

Bu yüzden sondaj, işletme veya keşif gibi tek taraflı faaliyetlerle ilgili nasıl paylaşacağımızı ve birlikte nasıl çalışabileceğimizi öğrenmeliyiz. Türk tarafı buna hazır. Bu ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Başkanı Putin’in de görüştüğü bir şey. Gelecekte bence bu alanda Türkiye ve Rusya arasındaki işbirliği yapılabilir.

Etiketler :
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX